10 Mart 2013 Pazar

Futbol karşılaşmalarına farklı bir açıdan bakış...


Futbol karşılaşmalarına farklı bir açıdan bakış...

 

Az önce Galatasaray Fenerbahçe maçı bitti. Bir Fenerbahçeli olarak kazanmamıza çok sevindim. (Bu yazının ilk halini Nisan 2012 de yazmıştım.) Ama ben futbol karşılaşmalarına farklı bir gözle bakıyorum. Biliyorsunuz İslamın şartı beştir. Kelime-i şehadet, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca gitmek...

 

Ama İslamın bana şartı ikidir. Kelime-i şehadet ve namaz kılmak. :)  Ataksi ve Şeker hastasıyım oruç tutamıyorum. Zekat verecek zenginliğim yok. Engelliyim hacca da gidemem. Ama engelli olmak namaza engel değildir. Oturduğum yerde teyemmümle namazımı kılıyorum...

 

Beni dünyadaki milyonlarca engelli içine koysanız, namaz kılmamdan müslüman olduğumu anlarsınız. Ama anlatmak istediğim konu bu değil. Konu imanımız... imanımız eksik çünkü...

 

Peygamberimiz SAV imanlı olmanın şartının altı tane olduğunu söylüyor. Allah'a , meleklerine , kitaplarına , peygamberlerine , ahiret gününe inanmak ve altıncısı kaza ve kadere iman, yani hayır yada şer herşeyin Allah'tan geldiğine inanmaktır.

 

Bunları şöyle bir düşünelim. Hangi konuda imanımız zayıftır...  Evet, altıncısı yani kader konusunda... İman bütündür.  İman, paket halindedir. Birine inanmayan imandan çıkar. İmansızların yerini biliyorsunuz Allah korusun.

 

Televizyonlarda ve çevremde gördüğüm kadarıyla, futboldaki bir başarıyı yada başarısızlığı Allah'ın nasip ettiğini algılayamıyoruz. Takım şampiyon olamazsa hocayı değiştiriyorlar. Mesela ben Fenerbahçe’den kovulan Brezilyalı teknik direktör Zico'ya hala acıyorum.

 

Allah ona, 2007 de Fenerbahçe’de şampiyonluk, Şampiyonlar liginde yarı final oynamayı nasip etti. Bir sene sonra kovuldu. Nedeni Fenerbahçe’ye Allah'ın nasip ettiği ikincilik... Ondan sonra yaşlı Aragones’i aldılar. Başarısız oldu. Çünkü Zico'ya vefasızlık ettiler. İspanya’nın Avrupa şampiyonu olmasını Allah'tan değil, Aragones’ten bildiler.

 

Önceden ben de olaylara böyle bakıyordum. Şöyle olsaydı gol yemezdik, taca vursaydı gol yemezdik, ayağı kaymasaydı golü atardı, kafasına oturmadı.... Böyle uzayıp giden kuruntulara zamanında ben de kapılmıştım. Adam orda faul yapsaydı, kaleci erken çıksaydı, Defans az daha hızlı koşşaydı gol olmazdı...

 

Veya bıraksaydı arkadaki oyuncu golü atardı. Bir adım geride olsaydı ofsayt olmazdı.  Burak olsaydı yenerdik. İşte cumartesi Burak yoktu ve Trabzonspor Beşiktaşı yendi. (Bu yazının ilk halini Nisan 2012 de yazmıştım.)

 

Velhasıl maçın sonucu da, goller de, kimin kart göreceği de herşey kaderde yazılıdır. Allah katında bütün herşey yaşanmış bitmiştir. Biz geleceği bilmiyoruz. Aslında tabir uygunsa Allah maçların tekrarını izliyor. Yani sonucu biliyor.

 

Aslında kader de budur aslında. Allah olayları önceden biliyor. Ama kaderi yanlış anlamayın. Ezeli ilmiyle başımıza gelecek olayları, irademizle seçeceğimiz kararları bilip kaderimize yazmıştır. İrademize karışmıyor.

 

Arkadaşlar, maç sonunda birbirimizi tebrik edelim. Küfürleşmeyelim. Allah ve Peygamberimiz SAV fahiş sözleri sevmez. Sonuçta sahada oynayan biz değiliz. Allah'ın nasip ettiği bir başarızlığa neden üzülelim. Allah'ın yarattığı kaderin hikmetlerini yani gizli nedenlerini bilemiyoruz.

 

Belki de Galatasaray kendi evinde yenildi ama Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenecek ve şampiyonluk turu atacak. Allah ne nasip edecek bakalım. (Nitekim lig sonundaki play-off da Galatasaray Fenerbahçeyi Kadıköyde yenerek şampiyon olmuştur- 2012) Maç sonucunda kavga edenler kadere isyan etmiş oluyorlar... Allah bizleri bu imansızlıktan korusun.

 

Dünyanın kendi etrafındaki dönme hızı saatte 1670 km olarak imiş. Ve deniyor ki tabancadan çıkan bir merminin saatteki hızı 1800 km. Allah'ın kudretine bakın. Dünyayı, içindeki dağları, denizleri, bizleri hep birlikte döndürüyor. Ve hiç hissetmiyoruz, motor sesi duymuyoruz...

 

Acaba dünyayı bir mermi hızında döndüren Allah, mesela 35 metreden saatte 110 km hızla vurulan bir topu auta yada kaleye attıramaz mı?

 

Herşey ama herşey Allah'ın yaratması iledir. Ve her an yaratma devam ediyor. Sayısını bilemiyorum, Allah saniyede kaç trilyon hücremizi öldürüyor ve yeni hücre yaratıyor. Şöyle bir ayet hatırlıyorum. Oku atan sen değilsin... Google amcadan sordum buldum.

 

ENFAL Suresi, 17.ayet: "(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları; attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. "

 

Ayetin tefsirinde deniyor ki :

 

Allahû Tealâ, Bedir Savaşı'ndan bahsetmektedir. Her savaşta insanlar ölür. Bazıları başkalarını öldürdüklerini zannederler ama aslında öldüren Allah'tır. Ölüm bir kaderdir. İnsanlardan, "Savaşa gittiler, öldüler. Gitmeselerdi, ölmeyeceklerdi." diye düşünenler de olacaktır, ama Allah'ın realitesi öyle değildir. Savaş olmasaydı bile o insanlar başka bir sebeple, ama aynı yerde ve aynı dakikada, hatta aynı saniyede öleceklerdi. Savaşta düşmanlar, insanları katletmiş, öldürmüş görünüyor ama aslında öldüren değil, Allah'ın onları öldürmesine sebebiyet verenlerdir.

 

Yani topa vurma fiilini yapan futbolcudur. Yani sebep sonuç açısından futbolcu topa vurur, Allah'ta gol nasip eder. Bu ayet gibi başka bir ayet aklıma geldi. "...Allah'ın izni olmadan bir yaprak bile kımıldamaz..." (Enam suresi, 59.ayet)

 

Yani kainatta atomlardan galaksilere kadar herşey Allah'ın dilemesi ile hareket ediyor. Futbolu bunun dışında düşünmek mümkün mü?

 

Sonuçta bu sene şampiyonluğu Kadıköydeki son maç belirleyecek gibi görünüyor. Bakalım Allah kime nasip edecek. Tabi bir de Allah kime neden nasip eder meselesi var. Ben acizane bunu şöyle yorumluyorum.

 

Allah çalışana ve inanana nasip ediyor. Ben bazen görüyorum maçtan sonra basın toplantılarında başarıyı kendilerine mal ediyorlar. El, kol, mimik hareketleri belli ediyor. Allah kendini beğenenleri sevmez. Şöyle diyeni ne zaman göreceğiz merak ediyorum:

 

"Bu şampiyonluğu nasip eden Allah'a sonsuz hamdolsun. Ben ve oyuncularım çok çalıştık, namazlarımızda topluca dua ettik. Bazen oldu kaybettiğimiz maçlarda yine Allah'a şükür inancımızı kaybetmedik. Maçlarda her oyuncum takım arkadaşına dua etti. Bu ekip işi.

 

     Sonra yardım yaptığımız hasta çocukların duaları, kulüp olarak okuttuğumuz yetimlerin duaları, afrikada kestirdiğimiz kurbanların sevapları ve en önemlisi her maçta yalnız bırakmayan ve içten dua eden taraftarlarımızın hürmetine Allah bize bu şampiyonluğu nasip etti.

 


    Emeği geçen herkese çok teşekkürler. Şimdi topluca Sultan Ahmet camisine namaza gidiyoruz. Yarında inşallah öğle namazından sonra Eyüp Sultan’da mevlid okutacağız ve yemek dağıtacağız. "

 

Allah bizi imansızlıktan korusun... Düşünürsek gerçekleri buluruz inşallah

 

Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder