Futbol karşılaşmalarına
farklı bir açıdan bakış...
Az önce Galatasaray
Fenerbahçe maçı bitti. Bir Fenerbahçeli olarak kazanmamıza çok sevindim. (Bu
yazının ilk halini Nisan 2012 de yazmıştım.) Ama ben futbol
karşılaşmalarına farklı bir gözle bakıyorum. Biliyorsunuz İslamın şartı
beştir. Kelime-i şehadet, namaz kılmak, oruç tutmak, zekat vermek, hacca
gitmek...
Ama İslamın bana
şartı ikidir. Kelime-i şehadet ve namaz kılmak. :) Ataksi ve Şeker hastasıyım oruç tutamıyorum.
Zekat verecek zenginliğim yok. Engelliyim hacca da gidemem. Ama engelli olmak
namaza engel değildir. Oturduğum yerde teyemmümle namazımı kılıyorum...
Beni dünyadaki
milyonlarca engelli içine koysanız, namaz kılmamdan müslüman olduğumu
anlarsınız. Ama anlatmak istediğim konu bu değil. Konu imanımız... imanımız
eksik çünkü...
Peygamberimiz SAV imanlı
olmanın şartının altı tane olduğunu söylüyor. Allah'a , meleklerine ,
kitaplarına , peygamberlerine , ahiret gününe inanmak ve altıncısı kaza ve
kadere iman, yani hayır yada şer herşeyin Allah'tan geldiğine inanmaktır.
Bunları şöyle bir
düşünelim. Hangi konuda imanımız zayıftır...
Evet, altıncısı yani kader konusunda... İman bütündür. İman, paket halindedir. Birine inanmayan
imandan çıkar. İmansızların yerini biliyorsunuz Allah korusun.
Televizyonlarda ve
çevremde gördüğüm kadarıyla, futboldaki bir başarıyı yada başarısızlığı
Allah'ın nasip ettiğini algılayamıyoruz. Takım şampiyon olamazsa hocayı
değiştiriyorlar. Mesela ben Fenerbahçe’den kovulan Brezilyalı teknik direktör Zico'ya
hala acıyorum.
Allah ona, 2007 de
Fenerbahçe’de şampiyonluk, Şampiyonlar liginde yarı final oynamayı nasip etti. Bir
sene sonra kovuldu. Nedeni Fenerbahçe’ye Allah'ın nasip ettiği ikincilik...
Ondan sonra yaşlı Aragones’i aldılar. Başarısız oldu. Çünkü Zico'ya vefasızlık
ettiler. İspanya’nın Avrupa şampiyonu olmasını Allah'tan değil, Aragones’ten
bildiler.
Önceden ben de
olaylara böyle bakıyordum. Şöyle olsaydı gol yemezdik, taca vursaydı gol
yemezdik, ayağı kaymasaydı golü atardı, kafasına oturmadı.... Böyle uzayıp
giden kuruntulara zamanında ben de kapılmıştım. Adam orda faul yapsaydı, kaleci
erken çıksaydı, Defans az daha hızlı koşşaydı gol olmazdı...
Veya bıraksaydı
arkadaki oyuncu golü atardı. Bir adım geride olsaydı ofsayt olmazdı. Burak olsaydı yenerdik. İşte cumartesi Burak
yoktu ve Trabzonspor Beşiktaşı yendi. (Bu yazının ilk halini Nisan 2012 de
yazmıştım.)
Velhasıl maçın sonucu
da, goller de, kimin kart göreceği de herşey kaderde yazılıdır. Allah
katında bütün herşey yaşanmış bitmiştir. Biz geleceği bilmiyoruz. Aslında
tabir uygunsa Allah maçların tekrarını izliyor. Yani sonucu biliyor.
Aslında kader de budur
aslında. Allah olayları önceden biliyor. Ama kaderi yanlış anlamayın. Ezeli
ilmiyle başımıza gelecek olayları, irademizle seçeceğimiz kararları bilip
kaderimize yazmıştır. İrademize karışmıyor.
Arkadaşlar, maç
sonunda birbirimizi tebrik edelim. Küfürleşmeyelim. Allah ve Peygamberimiz SAV
fahiş sözleri sevmez. Sonuçta sahada oynayan biz değiliz. Allah'ın nasip ettiği
bir başarızlığa neden üzülelim. Allah'ın yarattığı kaderin hikmetlerini
yani gizli nedenlerini bilemiyoruz.
Belki de Galatasaray
kendi evinde yenildi ama Kadıköy’de Fenerbahçe’yi yenecek ve şampiyonluk turu
atacak. Allah ne nasip edecek bakalım. (Nitekim lig sonundaki play-off da
Galatasaray Fenerbahçeyi Kadıköyde yenerek şampiyon olmuştur- 2012) Maç
sonucunda kavga edenler kadere isyan etmiş oluyorlar... Allah bizleri bu
imansızlıktan korusun.
Dünyanın kendi
etrafındaki dönme hızı saatte 1670 km olarak imiş. Ve deniyor ki
tabancadan çıkan bir merminin saatteki hızı 1800 km. Allah'ın kudretine
bakın. Dünyayı, içindeki dağları, denizleri, bizleri hep birlikte döndürüyor.
Ve hiç hissetmiyoruz, motor sesi duymuyoruz...
Acaba dünyayı bir
mermi hızında döndüren Allah, mesela 35 metreden saatte 110 km hızla vurulan
bir topu auta yada kaleye attıramaz mı?
Herşey ama herşey
Allah'ın yaratması iledir. Ve her an yaratma devam ediyor. Sayısını
bilemiyorum, Allah saniyede kaç trilyon hücremizi öldürüyor ve yeni hücre yaratıyor.
Şöyle bir ayet hatırlıyorum. Oku atan sen değilsin... Google amcadan
sordum buldum.
ENFAL Suresi, 17.ayet:
"(Savaşta) onları siz öldürmediniz, fakat Allah öldürdü onları;
attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı (onu). Ve bunu, müminleri güzel
bir imtihanla denemek için (yaptı). Şüphesiz Allah işitendir, bilendir. "
Ayetin tefsirinde
deniyor ki :
Allahû Tealâ, Bedir
Savaşı'ndan bahsetmektedir. Her savaşta insanlar ölür. Bazıları başkalarını
öldürdüklerini zannederler ama aslında öldüren Allah'tır. Ölüm bir kaderdir.
İnsanlardan, "Savaşa gittiler, öldüler. Gitmeselerdi,
ölmeyeceklerdi." diye düşünenler de olacaktır, ama Allah'ın realitesi öyle
değildir. Savaş olmasaydı bile o insanlar başka bir sebeple, ama aynı yerde ve
aynı dakikada, hatta aynı saniyede öleceklerdi. Savaşta düşmanlar, insanları
katletmiş, öldürmüş görünüyor ama aslında öldüren değil, Allah'ın onları
öldürmesine sebebiyet verenlerdir.
Yani topa vurma
fiilini yapan futbolcudur. Yani sebep sonuç açısından futbolcu topa vurur,
Allah'ta gol nasip eder. Bu ayet gibi başka bir ayet aklıma geldi. "...Allah'ın
izni olmadan bir yaprak bile kımıldamaz..." (Enam suresi, 59.ayet)
Yani kainatta
atomlardan galaksilere kadar herşey Allah'ın dilemesi ile hareket ediyor. Futbolu
bunun dışında düşünmek mümkün mü?
Sonuçta bu sene
şampiyonluğu Kadıköydeki son maç belirleyecek gibi görünüyor. Bakalım Allah
kime nasip edecek. Tabi bir de Allah kime neden nasip eder meselesi var. Ben
acizane bunu şöyle yorumluyorum.
Allah çalışana ve
inanana nasip ediyor. Ben bazen görüyorum maçtan sonra basın toplantılarında
başarıyı kendilerine mal ediyorlar. El, kol, mimik hareketleri belli ediyor.
Allah kendini beğenenleri sevmez. Şöyle diyeni ne zaman göreceğiz merak
ediyorum:
"Bu şampiyonluğu
nasip eden Allah'a sonsuz hamdolsun. Ben ve oyuncularım çok çalıştık,
namazlarımızda topluca dua ettik. Bazen oldu kaybettiğimiz maçlarda yine
Allah'a şükür inancımızı kaybetmedik. Maçlarda her oyuncum takım arkadaşına dua
etti. Bu ekip işi.
Sonra yardım yaptığımız hasta çocukların
duaları, kulüp olarak okuttuğumuz yetimlerin duaları, afrikada kestirdiğimiz
kurbanların sevapları ve en önemlisi her maçta yalnız bırakmayan ve içten dua
eden taraftarlarımızın hürmetine Allah bize bu şampiyonluğu nasip etti.
Emeği
geçen herkese çok teşekkürler. Şimdi topluca Sultan Ahmet camisine namaza
gidiyoruz. Yarında inşallah öğle namazından sonra Eyüp Sultan’da mevlid
okutacağız ve yemek dağıtacağız. "
Allah bizi
imansızlıktan korusun... Düşünürsek gerçekleri buluruz inşallah
Celal Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder