Mesnevi Okumaları – 30 – Ölümsüzlük Ağacını Arayış
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Yüce
Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır
Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri
olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.
Şimdi yine sözü çok uzatmadan 30. Mesnevi
yazısına başlamak istiyoruz:
ÖLÜMSÜZLÜK AĞACINI
ARAYIŞ
Meyvesinden yiyenin ölmeyeceği bir ağacı arayış
• Bir bilgin masal olarak dedi ki: "Hindistan'da
bir ağaç vardır.
• Kim o ağacın meyvesinden yerse, ne ihtiyarlar,
ne de ölür."
® Bir pâdişâh bu sözü sâdık bir dostundan işitti.
O ağaca, meyvesine âşık oldu.
® Dîvan adamlarından bilgili birisini, o ağacı
bulmak ve meyvesinden getirmek için Hindistan'a gönderdi.
• Adam o ağacı bulmak için Hindistan'da ve
çevresinde yıllarca dolaştı durdu.
® Bu istenen şeyi elde etmek için şehir şehir
gezdi; ne ada, ne dağ, ne de ova bıraktı.
O ağacı
kime sordu ise, sorulan kimse onun sakalına güldü. "Böyle bir ağacı arayan
delidir." dedi.
® Çok kimse de şaka ederek onun ensesine vurdular
da; "Sen şu dünya dertlerinden kurtulmuş, muradına ermiş, saf bir
kişisin." dediler.
• "Senin gibi gönlü temiz, saf bir kişinin
bu araştırması boş olur mu? Lâf olsun diye hiç arar mısın?"
® Bu şekilde onunla alay etmeleri, eğlenmeleri de
ona başka bir tokat oluyordu. Bu manevî tokat, onu maddî tokattan daha çok
sarsıyordu.
© Alay ederek onu övüyorlar; "Ey azîz
varlık!" diyorlardı "Filân yerde çok ulu bir "ağaç vardır.
® O ormanda yemyeşil, pek yüce, yaygın, her dalı
kalın bir ağaç vardır."
• Pâdişâhın adamı herkesten bir çeşit haber
duyuyor ve o ağacı bulmak için çok gayret sarfediyordu.
® Adam Hindistan'da yıllarca dolaştı. Pâdişâh da
ona mallar, paralar gönderiyordu.
® O gurbet diyarında bir çok yorgunluklara
katlandı. Nihayet bıktı, usandı ve ağacı aramaktan âciz kaldı.
® Çünkü ona aradığından hiç bir iz görünmedi; boş
bir haber peşinde koştu durdu.
® Böylece onun ümit ipliği koptu ve aradığını
artık aramaz oldu.
• Geriye dönmeye, pâdişâhın yanına varmaya karar
verdi. Hem ağlıyor, gözyaşı döküyor, hem de durmadan yol alıyordu.
© Pâdişâhın adamının ümitsizliğe düşüp
memleketine dönerken yolda konakladığı yerde, kerem sahibi, kutupluğa ermiş bir
şeyh vardı.
• 'Garip adam ümitsiz bir hâlde; "Ben o kutbun
huzuruna gideyim. Onu ziyaret ettikten sonra yine yola düşerim." dedi.
• "Belki onun duası benim yoldaşım olur.
Çünkü gönlümün arzu ettiği şeyden ümîdi kestim."
® Gözü yaşlı olarak şeyhin huzuruna vardı. Bulut
gibi gözyaşı yağdırıyordu.
• "Şeyhim!" dedi "acımanın ve
esirgemenin tam zamanı. Ümitsizim; lütfetmenin, iyilik etmenin vakti bu
saattir."
ÖLÜMSÜZLÜK AĞACI
ASLINDA NEYMİŞ?
• Şeyh; "Açık söyle!" dedi. "Ne
derdin var? Bu ümitsizlik nedendir? İstediğin ne idi? Ne yapmak istiyordun?
Neye yüz tutmuştun?"
® "Pâdişâhlar pâdişâhı, bir ağaç bulmak için
beni seçti." dedi.
® "Dünyada eşi pek zor bulunur bir ağaç
varmış. Onun meyvesinde âb-ı hayat gizli imiş.
® O ağacı yıllarca aradım. Sarhoşların alayından,
beni maskara yerine koymaktan başka hiç bir belirtisini bulamadım."
® Şeyh güldü ve ona dedi ki: "Ey gönlü
temiz, saf kişi! Bu ağaç, bilgili kişilerdeki bilgi ağacıdır. Yâni bilgi
sahibindeki bilgidir.
® O bilgi ağacı, çok büyük, çok yüksek, çok
yayvandır. Allah'ın uçsuz bucaksız, her şeyi kaplayan büyük denizinden meydana
gelmiş bir 'âb-ı hayat'tır.
© Ey hiç bir şeyden haberi olmayan kişi! Sen
surete, görünüşe kapılmışsın da, bilgi ağacını bayağı ağaç sanmışsın. O yüzden
de o ağacın dalından meyve koparamamışsın.667
Mesnevi’nin
Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik
Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu
yazmış:
667 Sevgili Peygamberimiz
Efendimiz; "Cennet ağaçlarından bir ağaca rastladığınız zaman, onun gölgesinde oturun ve yemişinden yiyin!" diye
buyurmuş. Sahabeden
birisi; "Yâ Resûlallah! Cennet ağacına biz hayatta iken nasıl rastlıyabiliriz? Yâni bu hal bize bu dünyada nasıl mümkün olur?" diye sormuş.
Peygamber Efendimiz de bu
soruya cevap olarak; "Gerçek bir bilgine
rastladığınız zaman cennet ağaçlarından bir ağaca rast gelmiş olursunuz." diye
buyurmuş. Dikkat edersek,
bu hadisle Resû-lullah
Efendimizin ilme ne kadar kıymet verdiği bir kere daha belirmiş olur.
® O bilgiye, bazen ağaç, bazen güneş, bazen deniz,
bazen de bulut adı verilir.
9 Aslında o tektir, fakat yüzbinlerce eseri var,
yüzbinlerce belirtisi vardır. Belirtilerinin en değersizi, en aşağısı da
ölümsüz bir ömürdür.
© O, bilgi olarak tektir, ama binlerce eseri, izi
olduğu için, o tek bilginin sayısız adı var. '
' s
© Bir adam senin baban olur, ama o bir başka
birinin de oğludur.
® Bir başkasına kahırdır, düşmandır, başka
birisine ise lûtuftur, iyiliktir.
© Bir tek insan olduğu hâlde onun yüzbinlerce adı
vardır. Onun bir vasfını bilen, diğer vasıflarına karşı kördür.
® Kim onu bir ad olarak ararsa, bir ada takılıp
kalırsa, senin gibi ümitsizliğe düşer, perişan olur gider.
© Sen, bu ağaç adına ne diye sarılıp kalırsın, ne
diye muradına eremiyor, talihsiz oluyorsun?
© "İlim (=bilgi) Hakk'ın sıfatlarındandır.
Sen addan geç de sıfatlara bak: O sıfatlar seni zâta götürsün, yâni seni Hakk'a
ulaştırsın.
® Halkın ayrılığa, aykırılığa düşmesi ad yüzündendir,
mânâya ulaşan rahat eder.
DÜŞÜNCELER
Hz. Mevlanamız, Mesnevi’nin
2. Cildinin bu bölümünde gerçek alimlerin sözlerinin abı hayat yani hayat suyu
olduğunu ve o bilgilerin bizi Allah’a ulaştıracağını anlattı, Allah ondan razı olsun.
Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren,
Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur
Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder