2 Nisan 2018 Pazartesi

Mesnevi Okumaları – 24 – Hz Musa Ve Çobanın Hikayesi


Mesnevi Okumaları – 24 – Hz Musa Ve Çobanın Hikayesi

 

Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.

 

Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.

 
Yeğenlerim Ceren (10) ve Azra (7) - 12 Mart 2018 Sungurlu

Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.

 

Şimdi yine sözü çok uzatmadan 24. Mesnevi yazısına başlamak istiyoruz:

 

 

HZ MUSA AS VE ÇOBAN

 

Mûsâ (a.s.)'ın bir çobanın candan yakarışını, münâcâtını hoş görmemesi

 

® Mûsâ (a.s.) yolda bir çoban gördü. Çoban; "Ey Allah! Ey Allah!" diye sesleniyordu.

 

® "Sen neredesin? Sana kul, kurban olayım; senin çarığını dikeyim, saçlarını tarayayım.  ,

 

® Elbiseni yıkayayım, bitlerini kırayım, ey büyükler büyüğü! Sana süt getireyim.

 

® Ellerini öpeyim, ayaklarını ovayım, uyku zamanı gelince, yatacağın yeri silip süpüreyim.

 

® Bütün gecelerim sana kurban olsun, seni andığım, hey hey diye feryâd ettiğim Rabbim!"

 


® O çoban bu çeşit boş sözler söyleyip durmada idi. Hz. Mûsâ; "Sen kiminle konuşuyorsun, bu sözleri kime söylüyorsun?" diye sordu.

 

® Çoban; "Bizi yaratanla, bu yeri göğü halk edenle." diye cevap verince,

 

® Hz. Mûsâ dedi ki: "Hey! Kendine gel; aklını mı kaybettin? Sen müslüman olmadan kâfir olmuşsun.

 

® Bu ne saçma söz, bu ne küfür, bu ne ağıza alınmayacak laf, bunları söylememek için ağzına pamuk tıka.

 

® Küfrünün pis kokusu dünyayı kokuttu. Senin küfrün din kumaşını yıprattı.

 

® Çarık ve dolak sana ve senin gibilere lâyık; bir güneşe bunlar lâyık olur mu?

 

® Böyle sözlere ağzını kapamazsan bir ateş gelir, halkı yakar yandırır.

 

® Bu sözleri kime söylüyorsun? Amcana mı? Dayına mı? Beden sahibi olmak, bir şeye ihtiyacı bulunmak, celâl sahibi Allah'ın sıfatları arasında varmı?  

 

® Çoban; "Ey Mûsâ!" dedi. "Sen bu sözlerinle, bu azarlarınla benim ağzımı diktin, bağladın. Pişmanlıktan beni perişan bir hâle getirdin. Canımı yaktın."

 

® Çoban elbisesini yırttı. Yana yakıla bir âh çekti. Sonra çöllerin yolunu tuttu.

 

 

HZ MUSA’YA VAHİY GELDİ

 

® "Bizim kulumuzu bizden ayırdın." diye Hz. Musa'ya vahiy geldi.

 

® "Sen kullarımı bana yaklaştırmak, benimle buluşturmak için mi geldin? Yoksa ayırmak için mi?

 

® Gücün yettikçe ayrılık yoluna ayak basma. Benim için en hoşlanılmayan şey boşamaktır.472

 

Mesnevi’nin Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu yazmış:

 

472 Bir hadis-i şerifte; "Allah, kadın boşamaktan daha sevimsiz bir helâl yaratmamış tır" diye buyrulmuştur.  Câmiu's-Sağîr, c. I, s. 4.

 

® Ben herkese bir huy, bir sîret; herkese bir çeşit ta'bir, bir çeşit ıstılah verdim.

 

® Onun hoşuna giden övüş, meth ü sena senin için çekiştirme olur. O söz ona bal gibi tatlı gelir, sana ise zehir olur.

 

® Biz ise tamamıyla temizlikten de, pislikten de münezzeh; ağır canlılıktan da, çeviklikten de beriyiz.473

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

473 Temizlik, pislik, fânî varlıklar içindir. Cenâb-ı Hakk herşeyden münezzehtir. Bilinmeyen bir şeyi anlamak için başka bir şeye benzetilir veya benzemez olduğu bildirilir. Allah'ın benzeri ve zıttı olmadığından, ikisi ile de ta'rif edilemez.

 

® Ben kullarıma 'İbâdet ediniz.' diye emrettim; bu bir kâr, bir fayda el de edeyim diye değildir. Kullara ihsanlarda, iyiliklerde bulunayım diyedir.

 


© Allah'ı herkes kendi dili ile teşbih eder. Allah da herkesin dilini anlar. Hindliler Hindce kelimelerle, Sindliler de Sindce kelimelerle övgüde bulunurlar.

 

© Ben kullarımın beni tesbîh etmelerinden arınmam, pâk olmam. Onların beni tesbîh ye takdîs etmelerinden yine kendileri arınır, pâk olur ve dilleri manen inci saçar.474

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

474 Bir İranlı şâir; "Allah'ım! Seher kuşları her sabah kendi dilleri ile seni meth ve sena ederler, överler." diye Hakk'a hitap eder. Yalnız insanlar, hayvanlar, bitkiler değil; sular, ırmaklar, kayalar, taşlar, topraklar isti'dadlan dili ile Cenâb-ı Hakk'ı zikr ve tesbîh etmektedirler. İsrâ Sûresi'nin 44. âyetinin meali şöyledir: "Hiç bir şey yoktur ki Allah'ı tesbîh ve ona hamd ve sena etmiş olmasın. Fakat ey insanlar, siz onların teşbihini anlamazsınız." Muhyiddin-i Arabî hazretleri Futuhât-ı Mekkiyye'smûe; "Ben canlı cansız bütün varlıkların teşbihlerini kulaklarımla duyuyorum." diye bu yurmuştur.

 

 

ALLAH SÖZE DEĞİL KALBE BAKIYOR

 

® Biz dile, söze bakmayız; gönle ve hâle bakarız.475

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

475 Bir hadis-i şerifte: "Allah sizin suretlerinize, sözlerinize, yaptığınız ibâdetlerinize bakmaz, belki kalbinize, niyyetlerinize bakar." buyrulmuştur. Yâni yaptığınız ibâ detleri, iyilikleri Allah rızâsı için mi yapıyorsunuz? Yoksa gösteriş için mi yapı yorsunuz? Allah ona nazırdır.

 

® İsterse söz içli olmasın, güzel olmasın. O, gönülden bize bağlı ise, gönülle bize yaklaşmışsa, biz ona bakarız.

 

® Çünkü gönül cevherdir. Söz ise a'râz. A'râz eğretidir. Esas maksat cevherdir.476

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

476 Cevher; varlığın cismi, dış yüzü. A'râz; ona arız olan vasıf, mânâ, huy. Meselâ, gülün kendisi bir cevherdir; rengi, kokusu a'râzdır.

 

© Mânâsı gizli ve kapalı yahut başka olan sözler ne vakte kadar sürecek? Ben yanıp yanıp yakılma isterim. Sen gönlünde o ateşi uyandırmaya çalış... ■

 

® Ruhunda aşk ile bir ateş tutuştur da, baştan başa bütün düşünceleri, bütün sözleri yak gitsin...

 

® Ey Mûsâ! Bilginlerin adları başkadır. Ruhu, gönlü yanık âşıklarınki bile başkadır.

 

© Âşıklar her an bir başka çeşit yanarlar, yakılırlar. Yıkık bir köyden ne haraç alınır, ne de vergi.

 

® Hakk âşıkı yanlış bir söz söylerse, onun için yanlış söylüyor diye.kanlara boyanıp şehit olursa, onu yıkama.

 

® Şehitler için kan sudan daha değerlidir. Onlar hakkında bu yanlış, yüzlerce doğrudan üstündür.

 

© Aşk dini, bütün dinlerden ayrıdır. Âşıkların şerî'ati de, mezhebi de Allah'tır."

 

® Ondan sonra Cenâb-ı Hakk Hz. Musa'nın gönlüne, gizlice, söze sığmayacak, dile gelmeyecek sırlar söyledi.

 

® Mûsâ'nın gönlüne sözler döktüler, Görmekle söylemeği birbirine kattılar.

 

® Hz. Mûsâ kaç defa kendinden geçti, kaç defa kendine geldi, kaç defa ezelden ebede doğru uçtu?

 

® Bundan ötesini anlamaya kalkışırsam ahmaklık etmiş olurum. Çünkü bunu anlatmak, anlayışın da, anlatışın da ötesindedir.

 

® Eğer söyleyecek olursam, akıllar yerlerinden kopar, uçar, biter; yazarsam nice kalemler dayanamaz, kırılır gider.

 

 

HZ MUSA BU AZARDAN SONRA ÇOBANIN PEŞİNE DÜŞTÜ

 

© Hz. Mûsâ Hakk'tan bu azarı işitince, çöllere düştü, çobanın peşinde koştu.

 

® O başı dönmüş, aşk sarhoşu olmuş çobanın ayak izlerini izledi. Kır yolunun tozlarını kaldırdı.

 

® Sonunda Hz. Mûsâ çobanı buldu. Ona dedi ki: "Müjdemi ver. Senin için Allah tarafından kulluk izni geldi. Sana ibâdet müsâdesi verildi.

 

® Allah'a ibâdette hiç bir edep ve tertip arama, daralmış gönlüne ne gelirse çekinmeden söyle.

 

® Senin küfrün dindir. Dinin de can nurudur. Sen eminliğe ermişsin. Bütün bu dünya da senin yüzünden emanda.

 

® Ey 'Allah dilediğini yapar' âyeti ile bağışlanmış kişi! Hiç bir şeye aldırmadan, korkusuzca yürü. Ağzına geleni çekinmeden söyle."477

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

477 "Allah dilediğini yapar." âyeti Kur'ân'da bir kaç yerde geçer: Âl-i îmrân Sûresi'nin 40. âyetinde, İbrahim Sûresi'nin 27. âyetinde, Hacc Sûresi'nin 18. âyetinde.

 

 

ÇOBAN İLAHİ AŞKI BULMUŞ

 

® Çoban: "Ey Mûsâ!" dedi. "Ben önce bulunduğum cezbe hâlinden geçtim. Şimdi ben gönlümün kanlarına bulanmışım.

 


® Ben 'sidretü'l-müntehâ'yı geçmiş, oradan da ötelere yüzbinlerce yıllık yol almışım.478

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

478 Sidretü'lmüntehâ: Yedinci kat göğün üstünde bir yer. Göğün son hudûd işareti. Halkın akıl ve şuuru oradan ileri gidemez. Miraç gecesinde Hz. Peygamberimizi oraya kadar götüren Cebrail (a.s.) Peygamberimize; "Ben daha ileri geçemem, bir adım bile atsam yanar, yakılırım." dedi ve orada kaldı. Hz. Peygamberimiz ilâhî aşkla her şeyi göze alarak yürüdü, geçti, Hakk'a ulaştı.

 

 Bu hâdiseyi Süleyman Çelebi Mevlidinde şu beyitlerle açıklar:

"Ger gecem bir zerre denlü ilerü,

Yanarım baştan ayağa ey ulu."

Ve Peygamberimizin mübarek dilinden de şu beyti söylemiştir:

"Çün ezelden bana aşk oldu delil

Yanar isem ben yanayım ey halil."

 

® Sen bir kamçı vurdun, atım şahlandı, sıçradı gök kubbeyi aştı.

 

© 'Lâhût' bizim 'Nâsut'umuza mahrem oldu. Senin eline ve koluna aşk 1790 olsun.479

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

479 "Nâsut âlemi"; şu üzerinde yaşadığımız çokluk âlemi, madde âlemi, mülk ve şehâdet âlemi de denilen bu âlemi duygularımızla görür ve biliriz. "Lâhut âlemi" ise; vahdet âlemi, ulûhiyyet âlemidir. Sûfîlere göre nâsut âlemi, lâhut âleminin zuhurudur. Ayrı bir varlığı yoktur. Yâni maddî bir âlem, bir gölge âlem olan nâsut âlemi bir görüntüden ibaret olup mânâ âleminin, lâhut âleminin zuhurundan, görünüşünden başka bir şey değildir.

 

® Şimdi benim hâlim söze sığmaz, bu söylediğim sözler benim hâllerim değildir.

 

® Aynada bir nakış, bir şekil görürsün; gördüğün senin şeklindir. Aynanın nakşı, aynanın sureti değildir.

 

® Neyzenin neye üflediği nefesten çıkan ses neye mi aittir? Hayır, o ses neye üfleyen neyzenindir."480

 

Yine Şefik Can dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:

 

480 Bu ve bundan evvelki beyitlerde bazı incelikler var: Şöyle ki Hz. Mûsâ, çoban ile Hakk arasında adetâ bir tercüman gibidir. Çoban kendini önce aynaya benzetiyor. Orada görünen Musa'dır. Neyde de öyle; çoban neyin sembolüdür. Mûsâ da ona üfleyen, onu seslendiren neyzendir. Çoban demek istiyorki: "Yâ Mûsâ, benden ne çeşit sözler işittinse, onlar benim değildir. Senindir. Benim kabiliyetim olsaydı, senden aldıklarımı aksettirir, daha güzel sözler söylerdim."

 

® Ey Allah'a yalvaran kişi! Kendine gel kendine. Sen Allah'ı bütün gücünle bütün takarınla uygun kelimelerle övsen de, hamdetsen de; bu övüş, bu hamd çobanınki gibi Hakk'a lâyık olmayan bir övüştür.

 

® Senin övüşün çobanınkinden daha da iyi olsa, Allah'a karşı yine de değersizdir. Yakışıksızdır. Sonu gelmez.

 

® Ben hamdediyorum, Allah'ı övüyorum, şükrediyorum diye ne söylenip duruyorsun. Göz önünden perdeyi kaldırdıkları, her şeyi olduğu gibi gösterdikleri vakit, zannedilen şeylerin öyle olmadığını anlarsın...  

 

 

DÜŞÜNCELER

 

Hz. Mevlanamız, Mesnevi’nin 2. Cildinin bu bölümünde ibadette önemli olan ve eksikte olsa kabulunun şartı olan şeyin, ihlas ve samimiyet olduğunu Hz Musa ve çoban hikayesiyle aklımıza yakınlaştırdı, Allah ondan razı olsun.

 


Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren, Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.

 

Rabbim hepimize yaptığımız ibadetlerde samimiyet nasip etsin inşallah.

 

Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.

Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip etsin.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder