26 Mart 2018 Pazartesi

Duanın Kabul Edilmesini İstiyorsan


Duanın Kabul Edilmesini İstiyorsan

 

Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.

 

Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.


 
 

 
Güzel havayı bulmuşken Ankara Sincan Harikalar Diyarı parkında dolaştık
Harikalar Diyarı parkı dünyanın 6. Büyük, Avrupa'nın 2. Büyük parkı. Tam 1200 dönüm. 240 futbol sahası

İçinde yok yok. Büyük havuzunda büyük bir ada bile var. Masal adası

Bu haftaki yazımızda Youtube’da rastladığımız bir videoda geçen yaşanmış hikayeyi, uygulanıp duamızın kabul olması için aktarmak istiyoruz.

 

Aktarıyoruz çünkü dostum ve eski komşum ilahiyatçı Efkan Vural hocam fakirinize, bir Hadisi Şerife iltibasla, Celal sen çok iyi bir ilim taşıyıcısısın, der.

 

Hikaye, dört büyük mezhepten birisinin kurucusu büyük Hadis alimi imam Ahmet Bin Hanbel Hazretlerinin yaşadığı bir olay.

 

Bu hadiseyi, Hanbel Hazretlerinin kitabından arapça çevirip videoda bize anlatan İbrahim Gadban isimli bir Hocaefendi. Allah ondan razı olsun.

 

Video şu: (5dk)

 


 

Şimdi aynen anlatılan hikayeyi anlatarak yazıya başlıyoruz:

 

 

İSTİĞFAR ET Kİ DUAN KABUL OLSUN

 

Ahmet bin Hanbel Hazretleri hadis derlemek amacıyla uzak bir yere giderken yolda yağmur başlıyor, ama sicim gibi yağıyor rahmet. İmam Ahmet o şehrin Camisine giriyor, geceyi orada geçireyim, diyor.

 

Fakat biraz sonra birisi gelip camiide kalamayacağını caminin tadilatta olduğunu söylemiş. Bari eşikte yatayım demiş, onada hayır demiş. Alim bir zat olduğu için münakaşaya girmemiş.  Şehirde ilerlemeye başlamış. Fakat sicim gibi yağmur yağıyor.


Ahmet bin Hanbel hazretleri bir fırının önünden geçerken fırıncı merhamet edip içeri davet ediyor. Gel bari islanma bu gece yanımda dur diye ona bir yer gösteriyor. İmam Ahmet fırıncıyı seyretmeye başlıyor.


Fırıncı fırından her ekmeği çıkardığında, sürekli Estagfirullah diyormuş. Birinci ekmeği çıkarıyor, Estağfirullah, ikinci ekmeği çıkarıyor Estağfirullah, … hep Estağfirullah diyormuş.

Ahmet bin Hanbel Hazretlerinin dikkatini çekmiş. Ve fırıncıya, görüyorumki dilini sürekli istiğfara alıştırmışsın, peki bu istiğfarın meyvesini, faydasını gördün mü diye sormuş.

Fırıncı, istiğfarım sayesinde bugüne kadar Rabbimden ne istediysem bana verdi, iş, aş, ev, çocuk, vs. sadece bir dua'm halen kabul olmadı, demiş.

 

Acaba o kabul olmayan dua neydi?

Ahmet bin Hanbel Hazretleri, nedir o kabul olmayan dua diye sormuş.

Fırıncı demişki; Ahmet bin Hanbel Hazretlerinin mübarek yüzünü görüp, duasını alıp, sohbetiyle şereflenmekti.

Ahmet bin Hanbel Hazretleri;

“Müjdeler olsun sana, Allahü teâlâ duanı öyle bir kabul etti ki, beni sana getirdi, Ahmet bin Hanbel benim'' buyurmuş.

 

*******

Videoda hikayeyi nakleden İbrahim Gadban Hocaefendi şunları söyleyerek videoyu bitiriyor:

 

Derdin mi var, istiğfara sarıl.

Borcun mu var, istiğfara sarıl.

Çocuğun mu olmuyor, istiğfara sarıl.

Çocuğun laf mı dinlemiyor, istiğfara sarıl.

Zalimlerle mi başın dertte, istiğfara sarıl. …

 

Her türlü sıkıntının devası istiğfar da var Allah’ın izniyle.

 


*************

 

Ben bizzat şahidim, ben de dualarımda bol bol Estağfirullah diyip Allah’tan bağışlanma dilerim, belki yüz kez söylerim ve pek çok duam aynen kabul edildi elhamdülillah.

 

Yazımızı, konuyu araştırırken internette rastladığımız şu yazıyla bitiriyoruz:

 

 

İSTİĞFARIN ÖNEMİ

 

Birgün adamın biri İbni Barzak’a gelir ve derki:

“Ey Hazret evlendim seneler geçti fakat hala bir çocuğum olmadı.”

 

İbni Barzak rahmetullahi aleyh kendisine;

İstiğfar getir, “Estağfirullah el-Azim” kelimesini dilinden eksik etme, der.

 

Birkaç ay sonra adam tekrar gelir ve der ki;

“Ey Hazret dediğini yaptım karım hamile kaldı.” der.

 



Başka bir adamda Hasan Basri’ye gelir ve der ki;

“Ey Hasan Basri gökyüzü yağmuru kesti, kıtlık vardır.”

 

Hasan Basri rahmetullahi aleyh;

İstiğfar getir “Estağfirullah el-Azim” (Şânı pek yüce olan Allah’tan bağışlanmamı diliyorum) kelimesini dilinden eksik etme, der.

 


Başka biri gelir yine Hasan Basri’ye:

“Ya Hasan Basri çok fakirim ekmek bulamıyorum.” Der.

 

Hasan Basri bu kişiye de;

İstiğfar getir “Estağfirullah el-Azim” kelimesini dilinden eksik etme, der.

 

Ardından meclistekiler Hasan Basri’ye her gelip şikayet edene “istiğfar getir “Estağfirullah el-Azim” kelimesini dilinden eksik etme” diyorsun diyerek bir nevi sitem ederler.

 

Hasan Basri onlara Allah tealanın şu ayetini okumuyormusunuz diyerek onlara Nuh suresinin 10-12 ayetlerini okudu;


فَقُلْتُ اسْتَغْفِرُوا رَبَّكُمْ اِنَّهُ كَانَ غَفَّارًا يُرْسِلِ السَّمَاءَ عَلَيْكُمْ مِدْرَارًا وَيُمْدِدْكُمْ بِاَمْوَالٍ وَبَنٖينَ وَيَجْعَلْ لَكُمْ جَنَّاتٍ وَيَجْعَلْ لَكُمْ اَنْهَارًا


“Dedim ki: ‘Rabbinize istiğfar getirin; çünkü O, çok bağışlayıcıdır.’ ‘Bağışlama dileyin ki, üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin.’ Mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsan etsin, sizin için ırmaklar akıtsın.”    (NÛH suresi 10-12. ayet)

 


**********

 

İSTİĞFÂRIN ÜÇ  FAYDASI

 

Rasûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- bir hadîslerinde, istiğfârın faydalarını şöyle beyan buyurmuşlardır:

 

“Bir kimse istiğfârı dilinden düşürmezse, Allah Teâlâ ona her darlıktan bir çıkış, her üzüntüden bir kurtuluş yolu gösterir ve ona ummadığı yerden rızık verir.” (Ebû Dâvûd, Vitir, 26/1518; İbn-i Mâce, Edeb, 57)

 

 
Peygamber Efendimiz SAV; Her kim şu istiğfarı yaparsa günahları bağışlanır, der. Ben de her gece yatarken üç kez okurum, inşallah tavsiye ederim:


Estağfirullâh’ellezî lâ ilâhe illâ hû, el-Hayye’l-Kayyûme ve etûbü ileyh: 

“Kendisinden başka ilâh bulunmayan, ebedî hayatla daima diri olan, her şeyin varlığı kendisine bağlı olup kâinatı yöneten Allah’tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim’ 

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder