Mesnevi Okumaları – 25 – Ağzına Yılan Kaçan Adamın Hikayesi
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Yüce
Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır
Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri
olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.
Şimdi yine sözü çok uzatmadan 25. Mesnevi
yazısına başlamak istiyoruz:
ADAMIN AĞZINA
YILAN KAÇTI
Bir emîrin, ağzına yılan kaçan birisini incitmesi
® Akıllı birisi atına binmiş gidiyordu. Uyumuş
bir adamın da ağzına yılan giriyordu.
® Atlı onu gördü. Yılanı ürkütüp kaçırmak için
atını sürdü ise de başaramadı.
® Atlının aklı fazla idi. Yâni çok şeye aklı
erdiği için, uyuyan adama var gücü ile bir kaç topuz vurdu.
© Adam topuzun acısından sıçradı, bir ağacın
altına kaçtı.
® Ağacın altına bir çok çürük elma dökülmüştü.
Atlı; "Ey dertli kişi bu elmalardan ye!" dedi.
® Adama o kadar elma yedirdi ki artık yedikleri
ağzından geri gelmeye başladı.
® Elma yiyen garip; "Ey Emîr!" diye
bağırdı. "Ben sana ne yaptım ki bana böyle zulm ediyorsun? Bunun sebebi
nedir?
® Gerçekten de canıma bir kasdın varsa bir kılıç
vur. Birden kanımı dök, iş bitsin." dedi.
® "Sana göründüğüm saat ne uğursuz saatmiş,
senin yüzünü görmeyen kişi ne mutlu kişidir.
® Bir cinayet işlemeden, az çok bir suç yapmadan
bu sitemi, bu zulmü dinsizler bile caiz görmez.
® Söz söylerken bile ağzımdan kan fışkırmada.
Allah'ım bu adamın cezasını ver."
® Her an ona kötü sözler söylemekte, lanet
etmekte idi. Atlı ise "Bu ovada koş bakalım." diye durmadan ona
vuruyordu.
® Adam atlının korkusundan, topuz acısından rüzgâr
gibi koşmaya başladı. Koşuyordu ama, yüz üstü yerlere kapaklanıyordu.
® Karnı
tıkabasa dolu idi. Gözünden uyku
akıyordu. Yorgundu. Ayakları,
yüzü yara bere içinde kaldı. Bedeninde de yüzlerce yara açıldı.
® Atlı akşama kadar o adamı koşturdu durdu.
Sonunda adamın safrası kabardı. Kusmaya başladı.
® Onun yediği her şey ağzından çıktı. O yemeklerle
beraber yılan da dışarı fırladı.
AĞZINDAN YILAN
ÇIKINCA ATLININ DOST OLDUĞUNU ANLADI
© Ağzından o yılanın çıktığını görünce, o iyi
kalpli kişinin, o atlının önünde yerlere kapandı.
® O kara, çirkin, iri yılanı görünce bütün
dertlerini unuttu.
® Atlıya dedi ki: "Sen rahmet cebrâilisin,
yahut da nimetler veren bir lütuf sahibisin.
® Seni gördüğüm saat ne kutlu bir saatmiş; ben
ölmüş gitmiştim; bana yeniden can bağışladın.
® Senin yüzünü görene, yahut ansızın mahallene
gelene ne mutlu...
© Ey tertemiz ve övülmeye lâyık olan rûh! Sana ne
kadar kötü, ne kadar boş sözler söyledim.
® Ey benim efendim! Ey pâdişâhlar padişahı!
Kusura bakma, o sözleri ben söylemedim. Benim bilgisizliğim söyledi.
© Eğer bu hâli azıcık bilmiş olsaydım,
münasebetsiz sözler söylemezdim.
® Bunu bana birazcık açsaydın ey güzel huylu! Ben
seni överdim, hem de çok överdim.
® Fakat susuyor, coşup köpürüyor, bir şey
söylemeden başıma vuruyordun.
® Başım sersemledi, aklım başımdan gitti. Zâten
beyni küçücük olan bu başta akıl mı kalır?
® Ey güzel yüzlü, ey güzel işli! Beni bağışla,
söylediklerimi deliliğime ver."
® Atlı adam dedi ki: "O hâli birazcık
anlatsaydım ödün patlardı. Ciğerin de o anda erir, su kesilirdi.
® Yılanı sana anlatsaydım, onun nasıl olduğunu
söyleseydim, korkudan canın çıkıverirdi.
İÇİMİZDE OLAN
NEFİS YILANINI EĞER BİLSEYDİK
® Hz. Mustafa (s.a.v.) efendimiz de buyurmuştur
ki: 'Sizin kendi içinizde, canınızda olan düşmanı, yâni nefsinizi size açıkça
anlatacak olsam,
® Cesur kişilerin bile ödleri patlardı. Ne yola
gidebilir, ne de bir işin çâresine bakarlardı. 497
Mesnevi’nin
Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik
Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu
yazmış:
497 Hz. Mevlâna bu hikâyeyi anlatırken, adamın
içindeki yılanı bilmesinin, onun için ne kadar korkulu bir hâl olduğunu
belirttikten sonra; bizim içimizdeki yılanın, şehvetin, nefs yılanının
bilinmesinin bizim için ne kadar korkunç olacağını bize haber vermekte ve
Peygamber efendimizin şu hadislerine işaret etmektedir: "Bildiğimi
bilseydiniz, az güler çok ağlardınız, yemek içmek içinize sinmezdi"
(Câmiu's-sağîr, c. II s. 10) "İki yanının, böğrünün arasında bulunan
nefsin senin en büyük düşmanındır."
® Eğer Peygamber efendimizin bildiklerini bir
kişi bilmiş olsaydı, ne niyaz etmeye, yalvarmaya gönlünde bir güç bulabilirdi,
ne bedeninde oruç tutmaya, namaz kılmaya bir kuvvet kalırdı.
® Kedinin önündeki fare gibi, yok olur giderdi.
Kurdun önündeki kuzu gibi ölürdü.
® Ne hilesi kalırdı, ne de yolu yordamı. Onun
için, ben, içinizdeki korkunç düşmanı size söylemeden sizi terbiye etmede,
yetiştirmedeyim."
ATLI YILANDAN
BAHSETMEMİŞ ÇÜNKÜ
® Atlı içine yılan giren adama dedi ki:
"Eğer sen içindeki yılanı bilseydin, ne elma yemeye kuvvetin kalırdı, ne
yol yürümeye, ne de kusmaya...
® Senden uygunsuz sözler işitmekle beraber, atımı
sürüyor, seni koşturuyordum. İçimden de: 'Yâ Rabbi, yılanın çıkmasını
kolaylaştır.' diye duâ ediyordum.
® Seni koşturduğumun sebebini söylemiyordum.
Fakat seni kendi hâline bırakmak da elimden gelmiyordu."
® Yılandan kurtulan adam secdeler ediyor;
"Ey bana kutluluk, ey benim devletim, definem, hazinem!
® Ey yüce kişi, bu hayırlı işin karşılığını
Allah'tan bul. Bu zayıfın sana şükr etmeye gücü, kuvveti yok.
® Ey kendisine uyulan er! İyiliğinin karşılığını
sana Allah versin. Bende sana şükredecek dudak da yok, çene de yok, ses de
yok."
® İşte akıllıların düşmanlığı böyle olur. Onların
verdikleri zehir bile cana safadır, ruha gıdadır.
DÜŞÜNCELER
Hz. Mevlanamız, Mesnevi’nin
2. Cildinin bu bölümünde bize faydalı ipuçları verdi. İmtihan olarak Allah’ın her
insanın içine koyduğu nefis denen yaratığın tehlikesini anlamamızı sağladı.
Ve Allah’ın verdiği her emri
uygularsak –namaz, oruç gibi- nefsi etkisiz hale getireceğimizi ve Allah’ın
yapmamızı istediği herşeyin aslında bizim faydamıza olduğunu anlamamızı
sağladı. Allah ondan razı olsun.
Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren,
Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur
Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.
Rabbim hepimizin o nefis yılanından kurtulmamızı nasip etsin
inşallah.
Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.
Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize
nasip etsin.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder