29 Ocak 2018 Pazartesi

Hikaye: Çatlak Kova ve Düşündürdükleri


Hikaye: Çatlak Kova ve Düşündürdükleri

 

Merhaba sevgili gönül dostlarımız,

Yüce Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.

 

Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.






Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Suriye Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtındaki ilk şehidimiz Piyade Astsubay Üstçavuş Musa Özalkan ... O zaten cennette, Allah ailesine sabır versin.  Beş aylık kızı varmış. 22 Ocak 2018
 
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK) Afrin'e düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtı sırasında şehit olan Piyade Astsubay Üstçavuş Musa Özalkan'ın vasiyeti ortaya çıktı. Piyade Astsubay Üstçavuş Özalkan'ın vasiyetinde, şehit olunca devletin ailesine vereceği parayla Telafer´deki çocuklar için anaokulu, kreş veya kültür merkezi yapılması olduğu belirtildi. (Bu vasiyetin gerçekleştirileceği açıklandı.)

Bu haftaki yazımızda çok güzel bir kısa hikaye paylaşıp, hikayenin hatırlattıklarını anlatacağız. Allah yuvalarımızda huzur, rızkımızda genişlik, işlerimizde başarı versin.

 

 

Hİkaye: Çatlak Kova

 

Çin'de bir adam, her gün omzuna koyduğu sopanın iki ucuna astığı büyükçe kovalarla, çalıştığı eve su taşırmış. Adamın su taşıdığı kovalardan biri çatlakmış.
 

Sağlam kova içine doldurulan suyun tamamını eve ulaştırabilirken, çatlak kova yalnızca doldurulan suyun yarısını ulaştırabilirmiş. Bu durum aylarca devam etmiş. Adam her seferinde eve bir buçuk kova su taşıyabilmiş.

Kovalardan ise sağlam olanı görevini hakkıyla yerine getirmenin gururunu yaşarken, çatlak olan kova görevini yerine getiremediği için sürekli boynu bükük durmaktaymış.

Bir gün artık dayanamamış çatlak olan kova... Ve adama:

- Senden özür dilemek istiyorum! demiş.

"Neden?" diye sormuş adam. Kova:

- Aylardır gövdemde bulunan çatlak sebebiyle, görevimin sadece yarısını yerine getirebiliyorum. Sen ise benim bu kusurumdan dolayı emeğinin tam karşılığını alamıyorsun.

Adam "Lütfen kendini suçlama!" demiş, "Lütfen eve dönerken yolun kenarındaki çiçeklere bir bakın!".

Kova yol boyunca, yol kenarındaki güzel çiçekleri izlemiş... Sonra da çiçeklerin sadece yolun bir kenarında olduğunu farketmiş... Eve varıldığında ise yine eksik getirdiği sudan dolayı üzülmekteymiş...

Eve vardıklarında adam:

- Gördün mü? demiş kovaya... Yolda sadece senin tarafında çiçekler vardı. Ben senin kusurunu bilmekteyim, o yol kenarındaki çiçekleri de ben ektim. Senin kusurundur o güzel çiçeklere hayat veren...



Ben de o çiçeklerle her gün patronumun sofrasını süslemekteyim. Senin kusurun olmasaydı o güzel çiçekler yetişmezdi, patronum da evinde böyle bir güzelliği yaşayamazdı.

 

*************

 

 

HASTALIĞIM AŞKIMIN ŞAHİDİDİR

 

Hepimiz Hz Musa AS ve Hızır AS kıssasını biliyoruz. Kehf suresinde anlatılıyor. Hz Musa ledün ilmini öğrenmek için Hızır AS ile arkadaşlık etmek istiyordu. Hızır AS’ın şartı şuydu ki, “yaptıklarıma itiraz etmeyeceksin”.

 

Hızır AS yolculuk esnasında bindikleri fakirlere ait gemiyi deliyordu. Hz Musa AS Ona, fakirlerin gemisini niye deliyorsun, diye itiraz ediyordu. Sonuçta Hz Musa AS iki olaya daha itiraz edince Hızır AS arkadaşlığı bitiriyordu ve itiraz ettiği olayların hikmetini açıklıyordu.

 

Gemi hakkında şunu diyordu biliyorsunuz:

 

"Gemi, denizde çalışan yoksullarındı, onu kusurlu yapmak istedim, (çünkü) ilerilerinde, her (sağlam) gemiyi zorbalıkla ele geçiren bir kral vardı." 

(Kehf suresi, 79.ayet)

 


Yukarıdaki hikaye ile bağdaştırırsak acizane şöyle düşündüm. Allah bir insana engellilik verdiyse faydası içindir, bana hastalık verip engelli yaptı ki, dünyanın kötülüklerinden beni korudu inşallah. Hayırsız eş, şeytanın şehvet tuzağına düşme gibi…

 

Belki de sağlıklı olsaydım, nefsime yenik düşüp günahlar işleyecek ve bu imana kavuşamayacaktım. FA (Friedreich Ataksisi) hastalığımı çok seviyorum, benim mahşerdeki mahkemede şahidimdir inşallah.

 

"AŞK BİR DAVAYA BENZER, CEFA ÇEKMEK DE DAVANIN TANIĞIDIR. TANIĞI OLMAYAN HER DAVA MUTLAKA KAYBEDİLİR. CEFA, IZDIRAP, KEDER SENİN AŞKININ TANIKLARIDIR. "


Hz. Mevlânâ, Mesnevi, c.3, 4008

 

Daha dünya kurulmadan EZELDE bize dava açıldı. Allah'a olan aşkını ispat et diye.

 

Mahşerdeki büyük mahkemede, Allah'a olan aşkımızın şahitleri, çektiğimiz hastalıklar, dertler, sıkıntılar, üzüntüler, ve sabrettiğimiz ibadetler, haramlar, günahlar olacaktır.

 

Rabbimiz bazı inatçı inanmayanlara hiç hastalık, dert, ızdırap, sıkıntı vermiyor. Ki, Allah’ı hatırlamasınlar. Firavunun ömrü boyunca başı bile ağrımadı, diyor Hz Mevlana.

 

Başımıza gelen her musibet Allah’tan bize  gelen ilahi  mesajlardır. Eğer ki bizler, dert ve sıkıntılarımızın sevgilimizden geldiğini anlayabilirsek, o zaman bu sıkıntı ve  kederlerimizin içindeki rahmeti fark eder, dolayısıyla da sevinç duyar, lütfedilen bu nimete bol bol şükrederiz.  

 

 

ENGELLİNİN DUASINI ALIN

 

Biz engelliler birer çatlak kovayız. Çatlak kovanın kusurunu bilen adam ondan faydalanıp çiçek yetiştiriyordu.

 

Normal sağlıklı insanlarda biz engellilerden faydalanıp, dualarını almalılar. Minik hediyelerle engellileri ziyaret edip kalplerini hoşnut edip dua istemeliler. Çünkü Efendimiz SAV “Hastanın duası makbuldur. (Kabul edilir) buyurmuştur.

 

Engellilerin Duası Neden Makbûldür?

 

Kur’ân-ı Kerim’de “Duânız olmazsa ne ehemmiyetiniz var.” (Furkan suresi, 77.ayet) diye buyuran Cenab-ı Hak, insanın yaradılış gayesinden birinin de duâ olduğunu beyan ediyor.

 

 Samimi duâ etmenin ve Allah’a yalvarmanın bir sebebi olan hastalıklar, insana acizliğini zayıflığını hissettirir. İnsan da dergâh-ı İlâhiyeye iltica edip o acizlik ve zayıflığın diliyle çok içten, riyasız bir duâ eder.

 


Kıymetli bir islam aliminin sohbetinde dinlemiştim:

 

Normal günlerde bir annenin çocuğuna muamelesi nasıldır? Bazen bağırır, bazen terlik :) Ama çocuğu hastalandığında annenin varolan o şefkati coşar.

 

Battaniyelerle üstünü örtmeler, sıcak tarhana çorbaları, hatta çocuğun canı bişey istese, annesi, kar da yağsa koşa koşa markete giderek alır.

 

İşte annelere o şefkati veren Rabb-i Rahim’imiz, kuluna hastalık verdiğinde, kulu güzelce sabreder ve şükrederse, rahmeti coşar ve dualarını geri çevirmez.

 

Engellinin kalbi saftır ve daima hüzünlüdür. Peygamber Efendimiz SAV, Allah nerede bulunur diye soran birine buyurur ki:

 

“Allah hüzünlü kırık kalplerdedir.”

 

ADAMIN ÇATLAK KOVADAN FAYDALANIP ÇİÇEK YETİŞTİRMESİNİ acizane bir de ŞÖYLE ANLIYORUM. Ben babama, size yıllarca hep yük oldum, dediğimde babam dedi ki:

 

“Oğlum sen benim veli nimetimsin. Sana hizmet ederek aldığım sevaplarla cenneti kazanacağım inşallah. Seni çok seviyorum.”

 
Ankara Eryaman Göksu Parkı - 2006

***

 

"Bazen hoşunuza gitmeyen bir şey, hakkınızda hayırlı olabilir ve hoşunuza giden bir şey de hakkınızda şer olabilir. Allah bilir siz bilmezsiniz." (Bakara suresi, 216. ayet)

 


Engelli kardeşlerim asla üzülmeyiniz, aksine Allah beni seçti diye sevinmeliyiz.

 

Cenabı Allah’a binlerce hamdolsun. Bu hastalık bana Allah'ın hediyesidir.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

1 yorum:

  1. Yazdıklarınızdan çok faydalanıyoruz.Allah razı olsun sizden ve ailenizden.sevgi ve muhabbetle kalın.

    YanıtlaSil