30 Ocak 2017 Pazartesi

Yalan Dünya


Yalan Dünya



Sevgili gönül dostlarımız,


Biliyorsunuz okullar yarıyıl tatiline girdi.
İki hafta yeğenlerimle vakit geçirdiğimizden kitap okumaya ve yazı yazmaya zaman bulamıyoruz. Zaten laptop çoğu zaman meşgul, oyun oynuyorlar.

Hoşgörü ve izninizle Mesnevi Okumaları yazı dizisine 2 hafta ara verdik. 3. yazımızı Allah nasip ederse 9 şubat 2017 perşembe yayınlayacağız inşallah.

Şimdi önceden hazırladığımız son yazımızı paylaşmak istiyoruz.

Güzel yeni bir hafta dileklerimizle...  

Allah işinizde kolaylıklar, ülkemizde huzur ve selamet versin...
 
Celal

 
***

Fakiriniz, 1973’te Anadolu’muzun yeşil şirin ilçesi Konya Ereğli’de doğmuşum. 44 yıllık hayatım bazen neşeyle ama çoğu zaman -elhamdülillah- acılarla, hüzünlerle anlamadan rüya gibi hızla gelip geçti.

 

19 yıldır tekerlekli sandalyeye mahkumum. Zaten kendimi bildim bileli ömrüm boyunca düzgün yürüme nedir nasıldır hiç hissetmedim. Bendeniz defalarca rüyamda kendimi yürüyor gördüm.  

 


Sevgili dostum Hülya Keleş Hanım rüyalar hakkında şöyle bir yazı göndermişti:

 

RÜYAYI ALLAH BOŞUNA YARATMAMIŞTIR

 

İnsan rüya görürken gerçek zanneder. Karanlık odasında, karanlık beyninde güler, ağlar, öfkelenir, korkar. Uyandığında ise "rüyaymış" der.

 

Rüyada çok zaman geçirdiğini zanneder, ama bilim adamları sadece bir kaç saniye olduğunu söyler. Bu bilgiler ışığında akla şu soru geliyor:

 

Peki, ya gerçek ve uzun yaşadığımı zannettiğim dünya hayatım da rüya kadar kısa bir hayalse?

 

Ki, Dünya hayatının yalnızca bir oyun ve oyalanma olduğunu bizlere hatırlatan Cenab-ı Allah, aynı zamanda dünyada yaşadığımız 60–70 senenin de “sanki, bir akşam veya bir kuşluk” vakti kadar kısa olduğunu bildiriyor:

 

“Dedi ki: "Yıl sayısı olarak yeryüzünde ne kadar kaldınız?" Dediler ki: "Bir gün ya da bir günün birazı kadar kaldık, sayanlara sor." Dedi ki: "Yalnızca az (bir zaman) kaldınız, gerçekten bir bilseydiniz," (Müminun Suresi, 112-114)

 

Rüyadayken gerçek zannederek yaşadıklarımız, uyandığımızda bizim için hiçbir şey ifade etmez. Çünkü hepsinin hayal olduğunu anlarız.

 

Peki ya gerçek zannettiğimiz dünya hayatı da sadece kısa bir hayalse ve ölüm de aslında bir uyanış ve sonsuz hayatın başlangıcı ise...

 

Rüyalar aslında, bir sure sonra uyandığımızda karşılaşacağımız ahiret hayatımızın gerçek hayatımız olduğunu bize hatırlatan küçük birer ilahi ipuçlarıdır.

 

DÜNYA HAYATI EN ALÇAKTADIR

 

“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden (oyalanmadan) başka bir şey değildir.

Müttakî olanlar (fenalıklardan/Allah’a karşı gelmekten sakınanlar) için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır.

Hâla akıl erdiremiyor musunuz?/akıllanmayacak mısınız?” (En'am suresi, 32. ayet)

 

 (Ve mâl hayâtud-dunyâ illâ le'ibun ve lehvun) “Bu dünya hayatı ancak bir oyun ve eğlenceden ibarettir”

 

 “Dünya hayatı” bir sıfat tamlamasıdır. En alçak hayat, demektir.

 

 Bu, değer anlamında bir alçaklıktır. Bir de ahirettten önce olmak, anlamında zamansal bir sıfattır. Yani zımnen içinde, bu hayatın değersizliğini barındırır..

 

 Deni=aşağı, aşağılık   

denaet=alçaklık ,   

dünya=en alçak  

dünya hayatı=en alçak hayat

 

Bir de bu alçaklık mekan olarak aşağıda anlamındadır. Hz. Adem AS babamız cennette yasak meyveyi yediği için Allah onu cennetten dünyaya indirdi.

 

“Allah dedi ki, «Oradan aşağıya ininiz, şeytan ile siz birbirinizin düşmanısınız, sizler belirli bir süre yeryüzünde barınacak geçineceksiniz.” (Araf suresi, 24)

 

Bu ayetin onlarca mealine baktım, hepsinde “inin!” diyordu. Yani bu dünya alçakta, aşağıdadır, tabiri caizse kuyunun dibindedir.

 

Amacımız bu kuyudan tırmanıp yukarıya ulaşmak, tekrar asıl vatanımıza kavuşmaktır.

 


Cenab-ı Allah bizi asla terketmedi ve yol gösterdi. Kuran gönderdi. Allah’ın emir ve yasaklarına uyarsak, yani Kuran’ın ipine sarılırsak bu kuyudan tırmanıp çıkarız.

 

Bakın Zaten Cenabı Hak buyuruyor:

“Hepiniz toptan, Allah’ın ipine (dinine) sımsıkı sarılın.” (Ali İmran, 103)

 

Ne farkederki hepimiz kuyuda hapisiz. Ben bir odada ve tekerlekli sandalyeye hapisim. Sağlıklı insanlar ise açık cezavinde… Sonuçta hepimiz kuyunun dibinde zindandayız.

 

İşte bu alçak hayat, ancak oyun ve oyalanma (eğlence)den ibarettir.

 

 Elbette hayatın bir yüzü böyledir, ve dünyanın aşağılık yanı, inkarcılar içindir.

 

 Bir mümin için olması gereken, oyun ve oyalanma hayatı değildir.

 

 Efendimizin (SAV) buyurduğu gibi:

 (Ed-dünyâ, mezrâetü'l-akhirah) “dünya ahiretin tarlasıdır”

 

Ahiretteki sonsuz mükafat ve mutluluk sonuçları, inşallah bu dünya tarlasında atılan tohumlarla gerçekleşir.


 
MAYMUN YAKALAMA TUZAĞI

Asya'da maymun yakalamak için kullanılan bir çeşit tuzak vardır.


Bir Hindistan cevizi oyulur ve iple bir ağaca veya yerdeki bir kazığa bağlanır. Hindistan cevizinin altına ince bir yarık açılır ve oradan içine tatlı bir yiyecek konur.

Bu yarık sadece maymunun elini açıkken sokacağı büyüklüktedir. Yumruk yaptığında elini dışarı çıkaramaz.

Maymun tatlının kokusunu alır, yiyeceği yakalamak için elini içeri sokar, ama yiyecek elindeyken elini dışarı çıkarması imkansızdır.


Sıkıca yumruk yapılmış el, bu yarıktan dışarı çıkmaz. Avcılar geldiğinde maymun çılgına döner, ama kaçamaz. Aslında bu maymunu esir eden hiçbir şey yoktur. Onu sadece, kendi bağımlılığının gücü esir etmiştir. 

Yapması gereken tek şey, elini açıp yiyeceği bırakmaktır. Ama zihninde açgözlülüğü o kadar güçlüdürki bu tuzaktan kurtulan maymun çok nadir görülür.


Bizleri de tuzağa düşüren ve bu değersiz alçak dünyaya bağlanmamıza neden olan şey, nefsani arzularımız ve zihnimizde onlara bağımlı oluşumuzdur.

Yapmamız gereken; elimizi açıp bağımlı olduğumuz şeyleri serbest bırakmak, yani vazgeçmek ve dolayısıyla hür olmaktır!

O maymun gibi; (biriktirdiğimiz malları) avucumuzda tuttuğumuz sürece (faydalanamasak bile) sahip olduğumuzu sanmıyor muyuz? 

Ve ancak parmaklarımızı gevşetip bunlardan vazgeçtiğimiz zaman gerçekten özgür oluruz.

 

Amaç hırsla dünyaya bağlanmayalım. Gezelim, eğlenelim, yiyelim, içelim. Helal olan şeyler bize yeter. Fakat dünya sevgisi kalbimize girmesin.

 

VAZGEÇER KANAAT EDER, ALLAHIN NASİP ETTİĞİNE RAZI OLURSAK, HUZUR BULURUZ.

 

Bendeniz, aşırı DOYANA KADAR YEMEKTEN, FAYDASIZ İŞLERDEN (maç,dizi,oyun,), ÇOK UYUMAKTAN, TV İZLEMEKTEN VAZGEÇTİM VE ÇOK HUZURLUYUM…

 


Ne kadar yaşarsak yaşayalım sonunda öleceğiz, bu hayat fanidir. Candan Erçetin’in şarkısında dediği gibi; Dünyada ölümden başkası yalan… Burası yalan dünya…

 

Allah, yalan dünyaya kanmayıp ahireti ön plana alarak yaşayanlardan eylesin.

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder