İki Vazgeçilmezim: Namaz ve Çay
Sevgili gönül dostlarımız,
Biliyorsunuz okullar yarıyıl tatiline girdi.
İki hafta yeğenlerimle vakit geçirdiğimizden kitap okumaya ve yazı yazmaya zaman bulamıyoruz.
Hoşgörü ve izninizle Mesnevi Okumaları yazı dizisine 2 hafta ara vermek istiyoruz. 3. yazımızı Allah nasip ederse 9 şubat 2017 perşembe yayınlayacağız inşallah.
Şimdi geçtiğimiz hafta içi yazdığımız son yazımızı paylaşmak istiyoruz.
Güzel yeni bir hafta dileklerimizle.
Allah işinizde kolaylıklar, ülkemizde huzur ve selamet versin...
Celal
***
Her gece seher vakti babacığımı uyandırıyorum. Geliyor lazımlık ördekle küçük tuvaletimi yaptırıyor, başıma yastık desteği koyup tekrar yatıyor. Allah razı olsun.
Seher vakitleri dünya semasına inip kullarının duasını bekleyen
Rabbimle başbaşa kalıyorum. Teheccüd namazını kılıp Rabbime içimi döküyorum.
Yani baklavalı dua ediyorum. (Ağlamak bana baklavadan
lezzetli geliyor.)
Sonra uyumayıp Kabe TV’yi izleyerek Kuran dinliyorum. Sabah
namazının vakti girdiğinde sabah namazını kılıyorum, güneş doğana kadar ilahi
dinliyorum.
Güneş doğunca, 45 dk zikir yapıp iki rekat işrak namazı kılıyorum.
Mesela bugün güneş Ankara’da 8:01’de doğdu. 8:46’da işrak namazı kıldım. (18
Ocak 2017)
Peygamber Efendimiz SAV buyurmuş ki:
“Bir kimse sabah namazını cemaatle
kıldıktan sonra oturup güneş doğuncaya kadar zikir ile meşgul olsa, güneş
doğunca da iki rekât (işrak) namaz kılsa, bir nafile hac ve umre sevabına nail
olur.” (İhyâ, c.1, s.336)
Zikir olarak 41’er ez Ayetel Kürsi, Felak ve Nas surelerini
okuyorum, 3 ihlas 1 Fatiha ile bitiyorum. Hem zikir vakti doluyor, hem de
günboyu vesveseden korunuyorum.
Her sabah, nafile hac ve umre sevabı gibi muhteşem müjdelere nail
olmak var inşallah.
İşrak namazından sonra babam motorlu yatağa oturuma gelmeme yardım
ediyor. Blog sayfamda dini güzel bir yazı yayınlayıp 9 email grubuna o yazıyı
gönderiyorum.
Derken anneciğim tepsiyle kahvaltı getiriyor. Ekmeksiz zeytin,
peynir ve şekersiz çay…
Sonra 2+2 dört rekat kuşluk namazı kılıyorum…
Ebu Hüreyre (r.a.) ise
konuyla ilgili şöyle demiştir:
“Dostum Resûlullah (s.a.v.) bana üç şeyi tavsiye etti; onları ölünceye kadar bırakmam: Her aydan üç gün oruç tutmak, duhâ (kuşluk) namazı kılmak, vitir namazı kılıp da uyumak.” (Tecrid-i Sarih Tercümesi, c:4, s. 151)
“Dostum Resûlullah (s.a.v.) bana üç şeyi tavsiye etti; onları ölünceye kadar bırakmam: Her aydan üç gün oruç tutmak, duhâ (kuşluk) namazı kılmak, vitir namazı kılıp da uyumak.” (Tecrid-i Sarih Tercümesi, c:4, s. 151)
Şimdi bunları şundan anlattım ki, bazen babam, annem, kardeşlerim
beni düşündükleri için, kendini neden bu kadar yoruyorsun, diyorlar.
Mutasavvuf Yazar Osman Nuri Topbaş Hocaefendi şöyle der:
“Hakikati idrak etmiş bir insanın bu dünyada boşa geçirecek bir
an’ı yoktur.”
Hocamızın dediği gibi ben hakikati idrak ettim. Dünya hayatı fani
ve ahiret ise sonsuzdur.
Sürekli yattığım için hep ölümü düşünüyorum. Ölsem kabirde nasılsa
uyuyacağım, derim. Dünyaya asla geri dönüş olmayacak. Sonsuza kadar sevaplarımı
artırma şansı verilmeyecek ve ibadetlerimi çoğaltmadığıma pişman olacacağım,
diyorum.
Ve hastalığım sürekli ilerliyor, bırakın da çeşme akıyorken testimi
iyice doldurayım.
Çocuklarımızı neden Namaza alıştıralım?
Neden mi? Her insan mutlaka ölecektir. Biz öldükten sonra amel
defterimiz kapanmasın, kabrimizde sevap gelmeye devam etsin diye...
Hani Peygamber Efendimiz SAV, ölen kişi arkasında üç şey bırakırsa
amel defteri kapanmaz diyor ya, birincisi kendisine dua eden evlat idi,
hatırladınız.
Peygamber Efendimiz SAV buyurur ki:
“İnsan ölünce amel defteri kapanır, üç şey bunun dışındadır.
Kendisine dua eden evlat, sadaka-i cariye (okul,
hastane, köprü, cami, çeşme, vs. faydalı eser yaptıran) , yararlanılan
ilim/eser bırakan (kitap, öğrenci yetiştirmek,
vs) , bunların amel defteri kapanmaz, mezarında da sevap gelmeye devam
eder. ”
İşte acizane elimden gelen sadece yazı ve kitap yazmak...
Fakir, acaba evlat nasıl dua edecek diye düşünüyordumki
keşfettim. Efendimiz SAV çocuklarınızı
NAMAZA alıştırın demiş aslında.
Çünkü bilirsiniz Her namazda selamdan önce Rabbena duası okunur.
Okunuşu: Rabbenâğfirlî ve li-vâlideyye ve lil-mü'minîne yevme yekumü'l
hisâb. Birahmetike yâ Erhamerrahimîn.
Anlamı: Ey bizim Rabb'imiz! Beni, anamı ve babamı ve bütün
mü'minleri hesap gününde bağışla. Ey Rabb'im merhamet edenlerin merhamet
edicisi, bize rahmetinle muamele eyle.
Evet her beş vakit namaz kılan kişi, günde onüç defa ana babasına
dua etmiş oluyor.
ÇAY
Ne güzel demiş şair; ‘’Geleydin bir çay içimi, sen çay dökerdin,
ben de içimi.’’
Biz Türkler samimi kişileriz, bir bardak çaya hikayemizi veririz.
84 yıllık çileli ömrünün 28 yılını aralıklarla hapishanede geçiren Büyük
islam alimi Bediüzzaman’dan geriye (1876-1960) sadece iki şey kalmış; Seccade
ve çaydanlık.
Çaysız yarım kalır sohbetler, hayatın tadı çaydır.
Anneciğimin demlediği çayına herkes hayrandır. Çaysever dostlarım,
Aydın Kaynarca bey, Efkan Vural hocam, Ali Kırmızıgül bey annemin çayına
doyamazlar.
Telefonla arayıp dostum Nuriye ablaya çay koydur, sohbete geliyoruz
derler.
Mütevazi Ereğli müftüsü Yusuf Eseroğlu hocamı geçen yaz Ereğli’de
eve çaya davet ettim. Kırmayıp geldi sağolsun, Celal’ciğim ben bir bardak çay
içsem yeter, dedi.
Sonra bir bardağı bitirince annemden varsa bir çay daha alabilir
miyim, dedi. Hocam, dedim gelin demlik bitene kadar içelim, sohbetiniz çok
güzel, dedim.
Olur Celalciğim, Ben heryerde çay içemem ondan bir bardak dedim ama
Nuriye abla maşallah çok lezzetli
demlemiş, dedi sonra beraber demliği bitirdik.
Yazımızı güzel bir şiirle bitiriyoruz:
Kimi onda kimi bunda tat bulur
Bizim keyfimiz de çay ile olur
Bu çay muhabbetten rengini alır
Ama tadı veren duman diyorlar
Çorba bitsin çaylar nerde diyoruz
Devadır bu çaylar derde diyoruz
Çok fazla içmek de istemiyoruz
Bir günde kırk bardak filan diyorlar
Serdar Tuncer
Allah'ım öncelikle acil şifalar versin inşallah rabbim cumlemizi kendı yolundan ayırmasın amin
YanıtlaSil