Mesnevi Okumaları - 2
Mesnevi yazılarının ikincisi ile devam ediyoruz.
Bu yazıları fakire nasip eden Rabbimize sonsuz hamdolsun.
Geçenki yazımızda, ABD’de en çok okunan kitap Mesnevi imiş. Neden
ben de hiç okumadım, dedim. Anadolu’muzun öz değeri Hz. Mevlana’mızın eşsiz
eseri Mesnevi’yi 2017’de okumaya karar verdik inşallah, diye yazmıştık.
Rahmetli Şefik Can dedemizin (1909-2005) Mesnevi tercümesinde Hz.
Mevlana Mesnevi 1. Cilt Önsöz’ünde şöyle demiştir:
"Bu kitap, Mesnevi kitabıdır. Mesnevi, hakîkate ulaşmak ve
Allah'ın sırlarına agâh olmak, akıl erdirmek isteyenler için bir yoldur. Mesnevi,
din asıllarının asıllarının asıllarıdır. Allah'ın en büyük şaşmaz şerîati,
hakîkate giden nurlu yoludur. Mesnevi, içinde kandil bulunan kandilliğe benzer.
Sabahlardan daha nurlu bir surette parlar. Hakîkati arayan gönüller için bir
cennettir. Mesnevî'nin pınarları var, dalları var, budaklan var, bu pınarlardan
bir tanesine "Selsebîl" derler. Burası makam sahiplerince, kalpleri
uyanık insanlarca en hayırlı duraktır. En güzel dinlenme yeridir. Hayırlı
insanlar, iyi kimseler, orada yerler, içerler, neşelenirler, ferahlanırlar.
Mesnevi imanlılara şifâ, imansızlara hasrettir. Nitekim, Hakk:
"Kur'ân-ı Kerîm ile çoğunun yolunu azıtır, çoğunun yolunu doğrultur.
Hidâyete eriştirir." demişlerdir. Şüphe yok ki Mesnevi, temizlenmiş
kişiler için gönüllere şifâdır. Hüzünleri giderir. Kur'ân'ı açıkça anlamaya
yardım eder. Huyları güzelleştirir. Gönülleri temiz-insanlardan, hakîkati
sevenlerden başkalarının Mesnevî'ye dokunmalarına müsâade yoktur.
Mesnevi âlemlerin Rabbi'nden gönüle inmiş hakîkatleri ihtiva eder.
Gerçekten de Mesnevi Rabbü'l-âlemîn tarafından ilham olunmuş bir kitaptır.
Bâtıl, onun ne önünden ge-lebilir, ne de ardından. Allah onu korur."
Yani Hz Mevlana, Mesnevi’yi anlamayı Allah herkese nasip etmiyor.
Onu anlamak için nefsani arzulardan arınmış temiz bir gönül lazım, aşk ile
yanmış bir gönül gerek, diyor.
Yeryüzünde şu an yaşayan son Mesnevihan (Hz. Mevlana’nın eseri Mesnevi’yi her yönüyle en
iyi bilen kişi) sevgili Hayat Nur Artıran
Hanımefendi’den dinlemiştim:
Mesnevi’de 260’dan fazla hikaye anlatılmıştır. Hz. Mevlana her
hikayede ayrı bir hikmet bildirir. Mesela 1. Padişah ve Cariye hikayesindeki
hikmet şudur: (Geçenki yazıda vardı.)
Padişah, insan ruhunu temsil eder. Cariye ise nefsimizi… Cariyenin
aşık olduğu kuyumcu ise dünya sevgisini sembolize etmektedir.
Bu hikmetleri anlayabilmek içinse Mesnevi’yi roman gibi değil,
yavaş yavaş, tekrar tekrar düşünerek acele etmeden okumalıyız.
Bir de Mesnevi okurken çok etkilendiğimiz birşey okuduk, hemen onu
paylaşmalıyız. Bizi anlayabilecek biriyle hemen paylaşmalıyız. Telefon veya
whatsup’la, vs…
Ben şimdi Mesnevi’de şöyle bir beyit okudum, deyip karşılıklı fikir
alışverişi yapmalıyız. Zaten Fakir’de Twitter’da etkilendiğimiz sözleri
paylaşıyorum, dedi Nur Hocamız.
Evet bendenizde acizane bunun için bu yazıları yazmaktayız. Sevgili
Hayat Nur Artıran Hanıma dostluğu için müteşekkiriz. Onun gibi gerçek bir Hak
aşığı alim ile fakiri dost eyleyen Rabbimize binlerce hamdolsun.
Nur Hanımın bu tavsiyesi üzerine yavaş yavaş okuyoruz. Onbeş gün
oldu fakat düşüne düşüne okuduğumuz için henüz ellinci sayfadayız.
3. HİKAYE: KİNDAR YAHUDİ PADİŞAHIN HİLEKAR VEZİRİ
Hz. Mevlana bu hikayede, İsa AS devrinde, güya Musa AS dinini
korumak isteyen, İsa düşmanı zalim ve gaddar bir yahudi padişahın hilekar
oyuncu düzenbaz vezirinin, masum Hristiyanları nasıl fitneye düşürdüğünü
açıklıyor.
O vezir öyle bir plan kuruyorki, önce insanlara İsa aşıkı Hristiyan
olarak kendini sevdiriyor. Yani herkes onun gerçek yüzünü bilmeden öl dese
ölecek hale geliyor.
Hatta öyle hilekar ki, en son kendini öldürüyor ki, kendisinden
sonra baş olma kavgasından yüzbinlerce Hıristiyan ölüyor.
Hz. Mevlana hikaye içinde pekçok hikmet pınarı mesajlar verir.
Bazıları:
“Padişah gibi vezir de cahil ve gafildi. Varlığı vacip olan Kadim
Tanrı ile pençeleşiyordu. Öyle kudretli bir Tanrı ile pençeleşiyordu ki bir
anda yoktan bu gibi yüz tanesini var eder.”
“Senin gözüne kendini görmek hassasını verince nazarında alem gibi
yüzlerce alem meydana getirir. Her ne kadar dünya senin yanında azametli ve
nihayetsizse de bil ki kudrete karşı bir zerre bile değildir. Zaten bu alem
sizin canlarınızın hapishanesidir; uyanın, o tarafa gidin! Zira o taraf sizin
sahranız, mesire yerinizdir.”
“Bu alemin hududu vardır, o alem ise esasen hadsizdir. Nakış ve
suret, o manaya settir,maniadır.”
“Firavun’un yüz binlerce mızrağını tek bir Musa’nın bir tanecik
asası ile kırdı. Yüz binlerce Calinus’un yüz binlerce hekimlik hünerleri vardı;
İsa’nın ve nefesinin yanında batıl oldu.”
“Yüz binlerce şiir defterleri vardı, bir tek Ümmi’nin kitabına
karşı ayıp ve ar haline geldi.”
“Ey hayırsız evlat! Nihayet sen Ademoğlusun, ne vakte dek alçaklığı
şeref sayarsın. Niceye dek “ben alemi zaptedeyim, bu cihanı kendi varlığımla
doldurayım” dersin? Dünyayı baştan başa kar kaplasa güneşin harareti, bir
görünüşte onu eritir.”
“O vezirin vebalini de, daha onun gibi yüz binlercesinin vebalini
de Tanrı bir kıvılcımla yok eder. O, aslı olmayan hayelleri, tamamı ile hikmet yapar;
o, zehirli suyu şerbet haline getirir. O zan ve şüphe doğuran sözleri, hakikat
ve yakin haline getirir. Kin ve adavet sebeblerinden dostluk ve muhabbet
belirtir.”
“İbrahim’i ateş içinde besler; korkuyu, ruhun emniyeti ve selameti
yapar. Onun sebep yakıcılığına hayranım. Onun hayallerinde Sofestai gibiyim.”
“Mutlaka ben bunu açar, anlatırdım, fakat bir fikir bile sürçmesin,
(bundan) korkarım. Nükteler keskin bir çelik kılıç gibidir. Eğer kalkanın yoksa
gerisin geriye kaç! Kalkansız bu elmasın karşısına gelme. Çünkü kılıca
kesmekten usanç gelmez. Ben bu sebepten kılıcı kına koydum; Ters okuyan birisi,
aykırı mana vermesin.”
(Hz. Mevlana Mesnevi’de yazan beyitleri düz manasıyla anlamamızın
inkara kadar gidebileceğini belirtiyor, ve kalkansız gelme diyor. Yani
kanaatimce önyargısız, önce bir Kuran bilgisiyle okumalıyız.)
***
Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak.
Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip
etsin.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder