18 Ocak 2015 Pazar

Bunları ‘Kul Hakkı’ saymıyoruz!


Bunları ‘Kul Hakkı’ saymıyoruz!


 

Herkes şu gerçeği biliyordur eminim: Allah-u Teala, hesap günü kul hakkına karışmıyor. Kendisine ait hakları ise, dilediği kulları için affeder, dilediğine ise ceza verir. 

 

Cenab-ı Hakk’ın biz kulları üzerindeki hakkı nedir diye netten araştırırken şu hadisi buldum:

 

“ ... ‘Ey Muaz! Allah’ın kulları üzerindeki ve kulların da Allah üzerindeki hakkı nedir, biliyor musun?‘ Dedim ki: ‘Allah ve Rasulü daha iyi bilir.‘  Buyurdular ki:

 

‘Allah’ın kulları üzerindeki hakkı: Yalnız O’na ibadet etmeleri ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmamalarıdır.’... “  (Buhari ve Müslim)

 

Yani, namaz, oruç, hac gibi ibadetlerimizi tamamlayamadan ölürsek, bu hakkını sevip razı olduğu kulları için affedebilir. Allah beni sevsin diye ibadet edip günahlardan kaçıyorum.

 

Bol bol kaza namazı kılıyorum, fakat tamamlayamadan ölürsem, inşallah affolunurum.

 

İnsanların birbirleriyle ilgili her türlü münasebetten doğan haklar, kul hakkıdır. Sadece maddi değil, manevi de kul hakkı vardır ve aslında farketmeden çok kul hakkına giriyoruz. 

 


Hindistan Evliyasından Ferideddin-i Genc-i Şeker hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün mahallenin gençleriyle sohbet ederken;

 

 Sordular :

- Efendim, kul hakkı sadece maddi şeylerde mi olur?

- Hayır, maddi olmayan kul hakları da vardır, buyurdu.

 

 Misal istediler.

 - Mesela “Gıybet” kul hakkına girer, buyurdu. Ayrıca, “Su-i zan”, “kalb kırmak”, hatta “Mümine sert bakmak” bile kul hakkıdır.

 

Peygamber Efendimiz SAV bizleri kul hakkı konusunda şöyle uyarıyor:

 

“Kim bir kul hakkı yemişse (ölmeden önce) derhal o kardeşi ile helalleşsin. Çünkü (kıyamet günü) dirhem de geçmez, dinar da. Böyle olunca o (hak yiyen) kişinin sevapları alınır, o adama yüklenir. Eğer sevapları yoksa, o hakkını yediği adamın günahları buna yüklenir.”   (Buhari, Rikak, 48 )

 

"Kibri, hıyâneti ve kul borcu olmayan mü'min, Cennete girer."  [Nesâî]

 

Bizler kul hakkını hep maddi şeyler sanıyoruz. Yani hırsızlık yaptı, pişman oldu, geri verdi, helalleşti. Evet tamam çok güzel, o maddi kul hakkından kurtuldu...

 

Peki ama ya farkında olmadan girdiğimiz manevi kul hakları?

 

Radyoda bir alimden şunu dinlemiştim: İnsan bir grup yada cemaat hakkında gıybet yaparsa, o topluluktaki herkesle tek tek helalleşmesi gerekir ki, kul hakkından kurtulsun.

 

Devam ediyor; ille de, o dedikoduyu yapacaksa, bari tümünü katmasın, birkısım, bazısı, desin.

 

Mesela, ‘Bu araplar pis millet’, demesin; ‘Bazı araplar temizliğe pek dikkat etmiyorlar’ , desinler.

 


Şimdi yazıyı uzatmamak için, başlıkta belirttiğim kul hakkı sayılmaz sandığımız kul haklarından bazılarını paylaşmak istiyorum. Eminim sizlerinde aklına daha nice manevi kul hakları gelecektir:

 

- Trafikte çiğnenen kurallar... hatalı sollama ... kırmızıda geçmek....

 

- Öğrenci sınavda kopya çeker, haketmediği notu alır, kopya çekmeyen arkadaşından fazla not alarak onun hakına girer.

 

- İşyerinde patronuna yağcılık yaparak veya arkadaşına çelme takarak haketmeden terfi eder.

 

- Bir işi daha hızlı yaptırmak için biri rüşvet alır, öbürü rüşvet verir.

 

- Babasına kardeşinden daha iyymiş gibi görünerek mirasta daha yüksek pay alır, kardeşinin hakkına girer.

 

- Otobüs beklerken sıraya girer, otobüs gelince herkesin önüne geçer.

 

- Namaz, oruç borcu Allah'adır, fakat zekat borcu toplumsaldır. Zekat vermeyince fakir komşusunun hakkına giriyor.

 

Bunun gibi yüzlercesi...

 


Yine radyoda bir alimden şu dinlediklerim ile yazıyı bitiriyorum: 

 

Ölmeden kul haklarını ödeyip helalleşin. Mahşer günü Allah’ın huzuruna kul hakkı ile çıkmayın. Şayet tövbe etmiş ve hakkına girdiğiniz şahsı arayıp bulamazsanız veya ölmüşse, yakınlarıyla helalleşin. 

 

Ve yine de helalleşmek niyetiyle bol bol sadaka verin. Ve o kişiye çok dua edin...

 

Eğer biz güzel ahlak ve ibadetlerimizle Allah’ı razı edip kendimizi Allah’a sevdirmişsek, namaz, oruç gibi borçlarımız varsa affedebilir... 

 

 

Artık kim zerre ağırlığınca bir hayır işlemişse, onun mükâfatını alacaktır. Kim de zerre ağırlığınca bir kötülük yapmışsa, onun cezasını görecektir.

(Zilzal suresi 7,8. ayet)

 

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder