8 Mayıs 2014 Perşembe

Annem için evlenmedim


Annem için evlenmedim

 

Bugün (7 Mayıs 2014 Çarşamba) kıymetli dostum Aydın Kaynarca bey bizi ziyaretiyle mutlu etti. Sohbet sırasında birde Facebook’tan İsmail Coşar’ın bir kasidesini dinledik.

 


Aydın bey, İsmail Coşar’la yaptığı bir sohbeti anlattı. Bu Pazar anneler günü olması hasebiyle anne ile ilgili bir yazı düşünürken, bu anı tevafuk etti, inşallah yazmak istedik...

 

Annesiz büyüyen dostum Aydın Kaynarca beyin babası da 2006 yılınca ölmüş. Aydın bey, ablası ve onu büyüten rahmetli halası (babasından 10 ay sonra yangında ölmüş) ile beraber babasına İsmail Coşar Hocadan mevlid okutmak istemişler.

 

Bir haftasonu Kocatepe Camiinde İsmail Coşar mevlid okumuş. Sonra Kocatepe’nin altında yemek vermişler. Aydın bey, yanına oturan İsmail Coşar’la o yemekte sohbet etmişler.

 


Aydın bey, nasıl böyle güzel bir sese sahip olduğunu sormuş. İsmail Hoca derinden bir iç çekmiş. Muhakkak bu ses Allah’ın lütfu, ama rahmetli anamın hem fiili, hem de kavli dualarının çok etkisi vardır.

 

Kavli (sözle) dua tamam da, fiili dua nasıl hocam? Ben çok küçüktüm. Rahmetli anacım hafız olmamı çok istediği için beni Kuran öğrenmem için köyümüzün camisinin imamına götürdü.

 

Sesimin gür olması nedeniyle imam, anneme bu çocuğun sesi pişerse çok güzel Kuran okur, demiş. Annem peki nasıl deyince, imam çok ağlayıp sesimin açılması için bir yol tavsiye etmiş.

 

Anacım geceleri, beni saatlerce bahçemizdeki bir büyük su fıçısının içine koyardı. Ben karanlıktan ve korkumdan ağlardım, sonra durur durur, saatlerce bağırarak ağlardım...

 



Tabi o zaman nedenini bilmeden sadece sabredip ağlıyordum. Yıllar sonra hafızlıktan mezun olup sesine hayran olunan ve aranılan bir delikanlı hafız olunca anacığımın değerini anladım.  

 

Evet arkadaşlar, hani Rabbimizin dediği gibi başımıza gelen şer gibi görünen nice olaylarda hayır gizlidir. Aslında başımıza gelen her musibette, çaresini arayarak aktif sabretmeliyiz.

 

Eminim, hastalıklarımıza sabretmemizin vesilesiyle Allah imanımızı arttırıyor, hamdolsun. Aktif sabır, şükretmektir. Şükretmenin en kestirme yolu NAMAZdır.

 

İnternette araştırma yaptık, İsmail Coşar’ın web sitesini bulduk. Orada kısaca özgeçmişi var, fakat bu su fıçısına değinmemiş. Sayfasındaki maile bu yazıyı gönderdik ve onay aldık.

 


 

Websayfasında annesinin ettiği duanın kabul olduğunu anlatıyordu: İsmail Coşar, bu yaşlarda Kandil günlerinde annesi Edibe Hanım ile radyodan Kuran-ı Kerim dinler ve sesini duyduğu hafızların “kendisine dost olması” yönünde anne duası alırdı.

İsmail Coşar ve annesi
 

Yine dostum Aydın bey, İsmail hocanın, uzun yıllar evlenmediğini söylediğini aktardı. Hanımı annesini üzebilir, kalbini kırarsa diye annesine duyduğu sevgi, saygı ve endişesinden dolayı yani annesi için evlenmemiş.

 
Annesi hayattayken oğluna ahlakını beğendiği bir kızla evlenmesini teşvik etmesi üzerine, geçte olsa otuzbeşli yaşlarında, yine annesi mürüvvetini görsün, mutlu olsun diye evlenmiş.
 

Websayfasında 1950 Bursa doğumlu, evli,  iki oğlu var diyor, ama sanırım geç evlendiği için olsa gerek sadece iki çocuğu var.

 

Geçen kasımda babam anjiyo oldu ve birsüre Cuma namazlarına götüremedi. İnternetten Diyanet TV’den Kocatepe camisinden naklen Cuma namazını dinledik.

 

İsmail Coşar hocanın okuduğu iç ezanla kaçkez gözyaşına boğulduk. Sadece bendenizi değil yıllarca binlerce kişiyi ağlatmıştır. Gözyaşı kalbin kirini  yıkar, temizler. Allah razı olsun.

 

İsmail Coşar şu an 64 yaşında, Allah sağlıklı, hayırlı, bereketli uzun ömür versin. Nice uzun yıllar hayırlı hizmetler nasip etsin. Mahşerde peygamberlerle beraber haşr eylesin.

 


Evet yazıyı uzatmamak için anne ile ilgili ayet ve hadislerle bitiriyoruz.


''Biz insana anne ve babasına iyi davranmasını emrettik.''
(Lokman suresi , 14.ayet)

“Rabbin, Ondan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: “Öf” bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.”
(İsra Suresi, 23.ayet)

 

Ebu Hureyre (ra) anlatıyor: “Hz. Peygamber (sas) bir gün: “Burnu sürtülsün, burnu sürtülsün, burnu sürtülsün” dedi. “Kimin burnu sürtülsün ey Allah’ın Resulü?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Ebeveyninden her ikisinin veya sâdece birinin yaşlılığına ulaştığı halde (rızasını alıp da) Cennet’e giremeyenin.” (Müslim, Birr 9)

 

Onlar için istiğfar edip, amel defterlerini açık tutabilirsiniz?

Ebu Üseyd Mâlik İbn Rebra es-Sâidî (radıyallahu anh) anlatıyor: “Bir adam: “Ey Allah’ın Resulü, anne ve babamın vefatlarından sonra da onlara iyilik yapma imkânı var mı, ne ile onlara iyilik yapabilirim?” diye sordu. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam):

 

“Evet vardır” dedi ve açıkladı: “Onlara dua, onlar için Allah’tan istiğfar (günahlarının affedilmesini) taleb etmek, onlardan sonra vasiyetlerini yerine getirmek, anne ve babasının akrabalarına karşı da sıla-i rahmi yerine getirmek, anne ve babanın dostlarına ikramda bulunmak.” (Ebu Dâvud, Edeb 129)

 

Yukarıdaki anektod, ayet ve hadisler anne hakkında fazla söze gerek bırakmıyor.

 


Sayfamızı ziyaret eden ve maillerimizi okuyan tüm gönül dostlarımızdan anne olan, anne adayı olan tüm annelerin anneler gününü kutlar, yaşı ne olursa olsun, ellerinden öperiz.

 

Hakka yürümüş tüm annelerimizin Allah kabirlerini pür nur etsin. Makamlarını cennet, derecelerini yüksek eylesin...

 

 


 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder