Neden
sünnete uymalıyız
Üniversitede yurtta
kalırken başka şehirde bulunan sevdiğim
kızla mektuplaşırdık. Bir gün okuldan yurda gelince, posta kutusunda ondan
gelen mektubu görünce çok sevindim.
Yurtta boş bir odaya
çıktım. Mektubu okudum ve inanamadım. Defalarca hece hece okudum. Yıllardır
sevdiğim ilk aşkım, o ilk sevdiğim benden ayrılmak istiyordu.
Ayrıntıları Hayatımı
Anlattığım Kitabım’dan okuyabilirsiniz. Sonuçta ayrıldık ve tam yirmi iki
yıldır (2014) onu görmedim. Ama bu sürede ona
benzeyen hangi kızı görsem kalbim o sevgiyle heyecanlanırdı...
Şimdi bununla sünnetin ne
alakası var dediniz eminim. Kurduğum bağlantıyı anlatacağım.
Efendim hatırlarsınız Nedir
bu emanet? isimli yazımda, Rabbimizin yaratırken bize emanet olarak verdiği şeyin ENE olduğunu
anlatmıştım. O yazıyı buradan okuyabilirsiniz:
İşte ENE’yi kullanarak, ayrıldığım o aşık olduğum kıza benzeyen hangi
kızı görsem kalbimde duyduğum o heyecan ile kıyaslayıp bu meseleyi
anlayacağız. Dediğim gibi ENE’yi
kullanarak...
Peygamberimizin SAV yaptığı, konuştuğu, hal ve hareketlerinin tamamına sünnet diyoruz. Öyleyse hayatı boyunca yaptığı her şeye sünnet diyebiliriz.
Yani kısaca sünnete
uymak demek, O’na benzemek demektir. Neden sünnete uyuyoruz? Çünkü O’nun
gibi yaşamak için. Bu ise bizi, Allah’ın
sevdiği kulları içerisine sokar.
ENE niçin verilmişti. Biz o enaniyet ile bir kıyas yapıyorduk. Yani mesela içimdeki evladıma
şefkat duygumdan, Allah’ın nasıl sonsuz merhametli olduğunu kıyas ediyordum. Ene,
aslında bir ölçü birimiydi. Hatırladınız değil mi?
İşte şimdi
o ENE dürbünü ile bakarak demeliyiz ki: Ben
nasıl ki ona benzeyen her kızı görünce heyecanlanıyorsam, Allah’ta habibine
benzeyen her kuluna heyecanlanır.
Allah’ın bizi habibine benzetmesi, sureten değil,
siretendir. Sireten yani kalbimiz,
gönlümüz, hal ve davranışlarımız O’na SAV benzesin. Peygamberimiz SAV Allah’ın habibidir, yani
sevgilisidir. Allah’ın en sevdiği kulu O’dur SAV...
“De ki:
Eğer Allah’ı seviyorsanız, bana uyun ki, Allah da sizi sevsin” (Al-i İmran suresi, 31) mealindeki ayette, Allah’ın sevgisini kazanmak
için Hz. Muhammed’e SAV uymanın zorunlu olduğuna vurgu yapılmıştır.
Bundan anlaşılıyor ki, Allah Hz. Muhammed’in SAV ahlakını, gidişatını, tarzını
seviyor ve insanları ona uymaya davet
ediyor.
Mesela, yemeği sağ elle yemek, dişleri
temizlemek, ayakta yemek yememek gibi. Ancak sünnet kelimesini geniş anlamıyla aldığımız da; Peygamberimizin SAV yaptığı her şeyi içine alır.
Bu durumda, Allah’ın istekleri ve yasakları da
sünnetin içinde yer alır. Mesela, Peygamberimiz SAV namaz kılmış mı? Evet. Öyleyse
namaz kılmak ta bir sünnettir.
Muhammedi
ahlaka sahip olan, yani sünnete ittiba eden kimse, Allah’a habibini
hatırlattığı için büyük sevaplar kazanır inşallah......
Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman
etmiş: "Men temesseke bi sünnetî
ınde fesadi ümmetî felehû ecrü mieti şehid" (Hadis-i Şerif Darimi, Mukaddime: 49; et-Taberani, el-Mu’cemü’l-Evsat:
4:215; ed-Deylemi, el-Müsned: 2:345.)
Yani, "Fesâd-ı
ümmetim zamanında kim benim sünnetime temessük etse (yapışırsa), yüz şehidin
ecrini, sevabını kazanabilir."
İşte, bu sırra binaen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâı
kendine âdet eden, günlük yaptığı işleri
ibadete çevirir, bütün ömrünü semeredar ve sevabdar yapabilir.
Bu hadisten murat, bir bütün olarak Hazreti
Peygamber'in SAV sünneti iken, bazen
sanki bir tek sünneti yapmak yüz şehit sevabı kazandırır, zannedilmektedir.
“Bir sünnete uymak” ile “Sünnete uymak” çok farklı şeylerdir.
Böyle bir zamanda Peygamberimizin SAV yolunda giden ve insanları bu
hidayet yoluna davet eden Müslümanların büyük sevaplara nail olacakları bu
hadis-i şerif ile müjde verilmiştir.
Bununla beraber, o dehşetli zamanda misvak
kullanmaktan, yeme içme adabına varıncaya kadar her bir sünnetin, yüz şehit
sevabı vermese de, normal zamanlara
nisbetle ayrı bir önem kazanacağı da muhakkaktır.
Peygamber Efendimiz SAV ümmetin fesada uğradığı, ahir zaman fitnesinin toplum hayatının
her kademesinde kendini bütün dehşetiyle hissettirdiği o çetin zamanda, İslamı
bir bütün olarak yaşamanın zorluğunu şöyle dile getirirler:
"Öyle
bir zamanda yaşıyorsunuz ki emredilenin onda birini terkeden helâk olur. Fakat öyle
bir zaman gelecek ki, emredilenin onda birini yapan kurtulacak."
Allah
hepimizi Peygamber Efendimizin SAV
mübarek izinden giden bahtiyar kullarından eylesin.
Celal’in Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder