Mektuplaşmak
ne güzeldir
Günümüzde teknolojinin
gelişmesiyle birlikte iletişim çok
hızlandı. Şimdiki gençler aşk duygusunu tam yaşayamıyor. Aşk özlemektir. O özlemle hayaller
kurmaktır.
Gençler hemen aşık oldum deyip karşısındaki
insanı tam tanıyamadan evleniyorlar.
Çok geçmeden de boşanıyorlar ve ortaya
analı, babalı yetimler çıkıyor.
Bu yazımda inşallah bekar, nişanlı hatta evli gençlere
birbirlerini daha iyi nasıl tanıyabilecekleri konusunda acizane bir tavsiyede bulunacağım.
Şimdi nasıl aşık oluyoruz?
Genelde güzel bir kız yada yakışıklı bir erkeğin yüzünü beğenirsek ve aynı
ortamda çok görüşürsek, o gözler, mimiklere
kapılıp aşık oluyoruz. Değil
mi?
Ve sonra da ‘aşkın gözü kördür’ misali ondaki
olumsuzlukları görmüyoruz, görmezden
geliyoruz ve dış güzelliği arzulayan
nefsimize uyarak tam tanıyamadan evlilik kararı alıyoruz...
Tavsiye edeceğim şey, birbirinize mektup yazmanızdır. Nasıl
ve niçin yazalım dediniz değil mi? Anlatacağım inşallah...
Benim yaşım kırkı geçti. Hayatımı Anlattığım Kitabım’da
anlattığım gibi yaşadığım o aşk şimdi ilahi aşka dönüştü ama -aslında sevdiğim kızla ayrılalı 22 yıl
geçti- hala unutamadım.
Ben 17 yaşında oldum. Evet bu aşk ilk başta o kızın güzelliğine vurulmamla başladı. Ama biz farklı şehirlerde
oturuyorduk. Seksenlerde ev telefonları vardı ama en iyi iletişim mektup yazmaktı.
Biz birbirimize mektup yazardık.
Ruhunun derinlik ve inceliklerini öğrenmek için satır satır o mektupları
defalarca okurdum. Yüzünün güzelliğiyle başladı ama sonra ruhunun güzelliğine
de aşık oldum. Yıllar geçmesine rağmen kalbimin derinliklerinde hala o heyecan
vardır.
Aşk özlemektir. Gençlere
tavsiyem, çok sık görüşüp yüzünüzü
eskitmeyin. Sevdiğiniz dizi hergün
olsa bıkarsınız, haftada birgün olunca o güne kendinizi hazırlıyorsunuz.
Evet niçin mektup
yazmamız gerektiğini anladık sanırım, işin nasılına gelince, acizane şöyle bir
tavsiyem olacak...
Ben teknolojiyi bırakıp
kağıt kalemle yazıp postayla gönderelim, demiyorum. Mektupları Word’de yazalım. Sevdiğimizin e-mail adresine o word dosyasını ekleyip gönderelim.
Hard
diskimizde 2 tane klasör açalım. Word dosyalarını arşivleyelim. Tavsiyem C değil, D harddiskinde oluşturun, çünkü formatlamak gerektiğinde genelde C
siliniyor.
Klasörün biri SEVDİĞİME MEKTUPLAR ve diğeri de mesela
AŞKIMDAN GELENLER olabilir. Ondan
sizin mail adresinize gelen mektupları da burda saklayın.
Sakın yanlış anlamayın,
görüşmeyin, sadece mektuplaşın, demiyorum. Görüşün,
sinemaya gidin, gezin fakat unutmayın ki, insan eğer samimiyetle mektup yazarsa kendini daha iyi yansıtır...
Tavsiyem, haftada bir gün veya yoğunsanız ayda bir
gün, birkaç sayfa mektup yazıp mail atın. Evlendiğinizde veya evliyseniz de
ilerde bir sorun olursa birbirinize duygularınızı yazın.
Tavsiyem o mektupları
yazarken veya sevdiğinizden mektup geldiğinde sessiz bir ortamda veya hoş bir müzik eşliğinde okuyun...
Mesela:
Sırası geldi, bir
mektubun sıcaklığını anlatmak için bir şehit kızının babasına yazdığı
mektubu paylaşmak istiyorum:
Sevgili Babacığım,
Yıllar yıllar geçiyor, her şey değişiyor, her şeyden öncede ben değişiyorum. Değişmeyen tek şey değişimin kendisiymiş ya… Ama benim hayatımda hiç değişmeyen ve asla değişmeyecek olan tek ve en acı gerçek; SENİN KAYBIN.
Yoksun baba; yanımda, tenimde, saçımın telinde yoksun. Kalbimde, ruhumda, beynimde olsan da yaşamımın hiçbir anında, hiçbir üzüntümde, hiçbir mutluluğumda, hiçbir sevincimde, hiçbir hayal kırıklığımda sen yoksun. Varlığın, bedenin yok. Elbette ki her şey maddesel olarak var olmak değil, ama ben seni hiç tanımadım ki!
Yıllar yıllar geçiyor, her şey değişiyor, her şeyden öncede ben değişiyorum. Değişmeyen tek şey değişimin kendisiymiş ya… Ama benim hayatımda hiç değişmeyen ve asla değişmeyecek olan tek ve en acı gerçek; SENİN KAYBIN.
Yoksun baba; yanımda, tenimde, saçımın telinde yoksun. Kalbimde, ruhumda, beynimde olsan da yaşamımın hiçbir anında, hiçbir üzüntümde, hiçbir mutluluğumda, hiçbir sevincimde, hiçbir hayal kırıklığımda sen yoksun. Varlığın, bedenin yok. Elbette ki her şey maddesel olarak var olmak değil, ama ben seni hiç tanımadım ki!
Gülüşünü, konuşmanı, sesinin tonunu, kahkahanı hiç görmedim, duymadım ki! Hep düşünüyorum yanımda olsaydın ağzından "yavrum, kızım" sözcükleri nasıl çıkardı? Bu duygu dolu sözler benim yüreğimi nasıl ısıtırdı? İnsanların nefret ettiği sözcükler olur mu? Benim var: BABA.
Çünkü ben bu sözcüğü "hiçbir zaman" doya doya, dolu dolu söyleyemedim. Bunu duyacak, gözlerinin içi gülecek ve beni çok büyük bir sevgiyle kucaklayacak bir babam olmadı hiç!
Evet tüm bunlar benim üzüntülerim, yokluklarım. Ama tüm bu büyük acının yanında bana en büyük onuru, şerefi yaşattın: BEN BİR ŞEHİT KIZIYIM.
Bugün ölümünün tam 10.yılı. Şu anda yanında, sevgi dolu kucağında olamasam da tam baş ucundayım . O soğuk mezar taşının tozunu ellerimden ateş çıkarcasına yıkıyorum babacığım.
Gittin baba, gittin. Ben daha üç
yaşındayken, seni sevmeye, tanımaya başlarken… Ben karısını, minicik
bebeğini vatanı için bir yana bırakan, canını vatanına feda eden, cesur, yiğit,
yüreği vatan sevgisiyle dopdolu gencecik bir üsteğmenin kızıyım. Ağlamamalıyım.
Senin ak saçlı bir dede olduğun günleri hiçbir zaman göremeyeceğim; ama sen benim anılarımda, hatıralarımda hep o yakışıklı, gururlu, cesur ve gepgenç üsteğmen olarak kalacaksın. Bu, çok onur verici baba!
Bir tek kez seni görüp seninle tanışma ve konuşma şansına sahip olsaydım sana sadece teşekkür etmek isterdim. Annemi ve beni senden yoksun bıraktın; ama bana da, Çocuklarıma da, torunlarına da inanılmaz bir gurur yaşatan ve yaşatacak olan "ŞEHİTLİK" ünvanını kazandırdın. Teşekkür ederim babacığım, teşekkür ederim…
Begüm ÖZCAN
Senin ak saçlı bir dede olduğun günleri hiçbir zaman göremeyeceğim; ama sen benim anılarımda, hatıralarımda hep o yakışıklı, gururlu, cesur ve gepgenç üsteğmen olarak kalacaksın. Bu, çok onur verici baba!
Bir tek kez seni görüp seninle tanışma ve konuşma şansına sahip olsaydım sana sadece teşekkür etmek isterdim. Annemi ve beni senden yoksun bıraktın; ama bana da, Çocuklarıma da, torunlarına da inanılmaz bir gurur yaşatan ve yaşatacak olan "ŞEHİTLİK" ünvanını kazandırdın. Teşekkür ederim babacığım, teşekkür ederim…
Begüm ÖZCAN
*****************
AĞLAMAK
GÜZELDİR…
Celal’in Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder