26 Şubat 2014 Çarşamba

Namazda gelen ilhamlar


Namazda gelen ilhamlar

 

Hatırlarsınız birçok yazının konusunun namaz kılarken hatırıma geldiğini anlatmıştım. Hatta onlar vesvese değil, çünkü bu düşüncelerle namazı daha huşuyla kılıyorum, demiştim.

 

Namazı bitirince unutmayayım diye, hemen android telefonuma not alıyorum. Evet ben bunları acizane ilham olarak adlandırıyorum. Bana bu yazıları nasip eden Allah’a sonsuz hamdolsun.


 

Şimdi bu notlardan kısa kısa bahsedeceğim inşallah. Aslında hepsi uzun bir yazı konusu olur.  

 

NOT1:

 

Bazen ben yattığım zaman uyumakta zorlanıyorum. Sürekli kafamda düşünceler oluyor. Yazacağım yeni yazının planını kuruyorum.

 

Ama bazen ise zihnimi bazı konular meşgul ediyor. Mesela, sular kesilince kafaya takıp yarın az yemek yiyeyim, tuvalete gitmeyeyim, diye düşünüyorum.

 

Bazen bozulan televizyonu, arabanın patlak lastiğini, çöken windowsu, bazen terör sorununu, dünyada zulüm gören müslümanları, bazen babamın hastalığını kafaya takarım, uyku tutmaz.

 


Zihnimizi meşgul eden küçük dediğimiz bu gibi sorunlar yoksa, Allah’a sürekli şükretmeliyiz. Su nimetinin şükrünü toplum olarak yeterli yapmadık, bu yaz kuraklık olacağa benziyor.  

 

NOT2:

 

Ben engelli kadrosundan emekli bir elektronik teknikeriyim. Ben pcb tasarımcısıyım. PCB dediğim şey, baskılı devre kartıdır. Ben o kartları bilgisayarda çiziyordum.

 

Her tür elektronik cihazın içindeki devre elemanları o kartların üzerindedir. PCB, üzerinde, ince ince bazen kalın binlerce bakır yollar, delikler, lehimler olan 2-3 mm kalınlığında kartlardır.

 

Ben genelde iki katlı kartlar çizdim. Yani kartın hem üst yüzeyinde bakır yollar, hem alt yüzeyinde yollar vardı. Ve bazen bir kartın tasarımı üç ay sürüyordu.

 

Benim çizdiğim kartlar telefon santralinin 40-50 santimetrekarelik kartlarıydı. Geçen elime bir bilgisayar ekran kartını aldım. Tam on katlı, incecik binlerce yol ve delik...

 


Şimdi aldığım not şu:

Ben bir telefon santralinin kartını 40 santimetrekarelik geniş alana, üç ayda sığdıramazken, Allah dünyadaki katrilyonlarca arının beynindeki kartı, belki milimetrekarenin onda biri yere nasıl sığdırıyor ve kimbilir kaç katlı?

 

Yıllar önce okuduğum bir sayfada Prof. Dr. Davut Başaran, en gelişmiş bilgisayarın, saniyede 16 milyar işlem yaparken, bir arı beyninin saniyede 10 trilyon işlem yapabildiğini söylemişti.

 

Tabi ben bunu kendi mesleğimden örnek verdim. Herkes kendi mesleğininden kainattaki eserleri kıyas edebilir. Mesela bir mimar, bir binanın tasarımındaki milimetrik hesaplardan bu dünyadaki kusursuz düzeni kıyaslaması gerekir.

 

Böyle bir büyüklüğe SübhanAllah deyip secde edilmez mi?

 

NOT3:

 

Namazda aklıma gelen şey para çekme makinelerinden kinaye ile sevap makinesidir.

 

Her yerde para çekme makineleri var, maaşımızı falan nakit olarak alıyoruz. Ben acizane, benim gibi engellileri sevap çekme makinesine benzetiyorum.

 

Evet engelliye bakanlar, yardım edenler büyük sevap kazanıyorlar inşallah. Bu arada yazıyı okuyan Karel’deki eski iş arkadaşlarıma desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim.

 

Bana yaptığınız çayımı vermek, tuvalete götürmek, merdiven çıkmama yardım etmek gibi her tür yardımlarınıza Allah binlerce katı ile ahirette mükafat versin. Hakkınızı helal ediniz.

 






Tabi sevap makinesini engelli kişinin kendiside kullanabilir. Dakikası gün gibi kıymetliymiş engellinin ibadeti... Hergün ben, sevap makinesini değerlendirmek için 40-50 dk DUA ederim.

 

NOT4:

 

Aldığım notta, artık normal kavramı değişti, yazmışım ve neye göre normal, demişim.

 

Yani ben çocukken Kızılay’a dershaneye giderdim. Seksenlerde Kızılay’da bile yani başkentin göbeğinde bile mini etekli kadın görmek çok nadirdi. Önümüzden geçerlerken biz utanır, kafamızı öne eğerdik.

 

Geçen kardeşim, tekerlekli sandalyemle beni bir alışveriş merkezine götürdü. İnanın gözümün baktığı her yerde haram vardı. Hadi ben engelliyim ama ya o saf gençler....

 

Allah yardım etsin gençlerimize... Artık bunlar normal, çağa ayak uydur diyorlar. Neye göre normal, Allah yeni bir din mi indirdi?  Günahların sel gibi aktığı ahir zamandayız...

 

Allah Kuran’da “Sakın zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir hayasızlıktır, çok kötü bir yoldur.” (İSRÂ suresi, 32. ayet) buyuruyor.

 

Yani bırakın zina yapmayı, sonunda zinaya götüren şeylerden de uzak durun, diyor. Bunun için “Mü’min erkekler ve kadınlar gözlerini haramdan korurlar” (Nur suresi 30. 31. ayetler) buyuruyor.

 


***

 

Birkaç tane daha aldığım notlardan bahsedecektim. Fakat dostum ve komşum Efkan Vural hocam yazılarımın çok okunması için bana hep yazıları kısa tutmamı tavsiye eder.

 


Yazıyı bu anektodla bitiriyorum:

 

Bir gün yanıma parlak birkaç genç geldiler. Hayat ve gençlik ve hevesat cihetinden gelen tehlikelerden sakınmak için tesirli bir ihtar almak isteyen bu gençlere, ben de eskiden Risale-i Nur'dan meded isteyen gençlere dediğim gibi dedim ki:

                                          

Sizdeki gençlik kat'iyyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada (helaller - meşru daire) kalmazsanız, o gençlik zayi' olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem âhirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve namusluluk ve taatte (ibadet) sarfetseniz, o gençlik manen bâki kalacak ve ebedî bir gençlik kazanmasına sebeb olacak.

 

(Bediüzzaman Said Nursi - Gençlik Rehberi’nden )

 

 

Celalcelik@gmail.com    Ankara  ( Konya-Ereğli )

 


 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder