Namazda
gelen ilhamlar
Hatırlarsınız birçok yazının konusunun namaz kılarken
hatırıma geldiğini anlatmıştım. Hatta onlar vesvese değil, çünkü bu
düşüncelerle namazı daha huşuyla kılıyorum, demiştim.
Namazı bitirince
unutmayayım diye, hemen android telefonuma
not alıyorum. Evet ben bunları acizane ilham
olarak adlandırıyorum. Bana bu yazıları nasip eden Allah’a sonsuz hamdolsun.
Şimdi bu notlardan kısa
kısa bahsedeceğim inşallah. Aslında hepsi
uzun bir yazı konusu olur.
NOT1:
Bazen ben yattığım zaman uyumakta zorlanıyorum.
Sürekli kafamda düşünceler oluyor. Yazacağım yeni yazının planını kuruyorum.
Ama bazen ise zihnimi
bazı konular meşgul ediyor. Mesela, sular kesilince kafaya takıp yarın az
yemek yiyeyim, tuvalete gitmeyeyim, diye düşünüyorum.
Bazen bozulan televizyonu, arabanın patlak lastiğini,
çöken windowsu, bazen terör sorununu, dünyada zulüm gören müslümanları, bazen
babamın hastalığını kafaya takarım,
uyku tutmaz.
Zihnimizi meşgul eden küçük dediğimiz bu gibi sorunlar
yoksa, Allah’a sürekli şükretmeliyiz. Su nimetinin şükrünü toplum olarak
yeterli yapmadık, bu yaz kuraklık olacağa benziyor.
NOT2:
Ben engelli
kadrosundan emekli bir elektronik
teknikeriyim. Ben pcb tasarımcısıyım. PCB
dediğim şey, baskılı devre kartıdır. Ben o kartları bilgisayarda çiziyordum.
Her tür elektronik
cihazın içindeki devre elemanları o kartların üzerindedir. PCB, üzerinde, ince ince bazen kalın binlerce bakır yollar, delikler,
lehimler olan 2-3 mm kalınlığında kartlardır.
Ben genelde iki katlı
kartlar çizdim. Yani kartın hem üst yüzeyinde bakır yollar, hem alt yüzeyinde
yollar vardı. Ve bazen bir kartın
tasarımı üç ay sürüyordu.
Benim çizdiğim kartlar
telefon santralinin 40-50 santimetrekarelik kartlarıydı. Geçen elime bir
bilgisayar ekran kartını aldım. Tam on katlı, incecik binlerce yol ve delik...
Şimdi aldığım not şu:
Ben bir telefon santralinin kartını 40 santimetrekarelik geniş alana, üç
ayda sığdıramazken, Allah dünyadaki katrilyonlarca arının beynindeki kartı,
belki milimetrekarenin onda biri yere nasıl sığdırıyor ve kimbilir kaç katlı?
Yıllar önce okuduğum bir sayfada Prof. Dr. Davut
Başaran, en gelişmiş bilgisayarın, saniyede 16 milyar işlem yaparken, bir arı beyninin saniyede 10 trilyon
işlem yapabildiğini söylemişti.
Tabi ben bunu kendi mesleğimden
örnek verdim. Herkes kendi mesleğininden
kainattaki eserleri kıyas edebilir. Mesela bir mimar, bir binanın
tasarımındaki milimetrik hesaplardan bu dünyadaki kusursuz düzeni kıyaslaması
gerekir.
Böyle bir büyüklüğe SübhanAllah deyip secde edilmez
mi?
NOT3:
Namazda aklıma gelen şey para
çekme makinelerinden kinaye ile sevap
makinesidir.
Her yerde para çekme makineleri
var, maaşımızı falan nakit olarak alıyoruz. Ben acizane, benim gibi engellileri sevap çekme makinesine
benzetiyorum.
Evet
engelliye bakanlar, yardım edenler büyük sevap kazanıyorlar inşallah. Bu arada
yazıyı okuyan Karel’deki eski iş
arkadaşlarıma desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim.
Bana yaptığınız çayımı vermek,
tuvalete götürmek, merdiven çıkmama yardım etmek gibi her tür yardımlarınıza Allah binlerce katı ile ahirette mükafat
versin. Hakkınızı helal ediniz.
Tabi sevap makinesini engelli kişinin kendiside kullanabilir. Dakikası
gün gibi kıymetliymiş engellinin ibadeti... Hergün ben, sevap makinesini
değerlendirmek için 40-50 dk DUA ederim.
NOT4:
Aldığım notta, artık normal kavramı değişti, yazmışım
ve neye göre normal, demişim.
Yani ben çocukken
Kızılay’a dershaneye giderdim. Seksenlerde
Kızılay’da bile yani başkentin göbeğinde bile mini etekli kadın görmek çok nadirdi. Önümüzden geçerlerken biz utanır, kafamızı öne eğerdik.
Geçen kardeşim,
tekerlekli sandalyemle beni bir alışveriş merkezine götürdü. İnanın gözümün baktığı her yerde haram vardı.
Hadi ben engelliyim ama ya o saf gençler....
Allah yardım etsin
gençlerimize... Artık bunlar normal, çağa ayak uydur diyorlar. Neye göre
normal, Allah yeni bir din mi indirdi? Günahların sel gibi aktığı ahir zamandayız...
Allah Kuran’da “Sakın zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir
hayasızlıktır, çok kötü bir yoldur.” (İSRÂ
suresi, 32. ayet) buyuruyor.
Yani bırakın zina yapmayı, sonunda zinaya götüren şeylerden de uzak durun, diyor. Bunun için “Mü’min erkekler ve kadınlar gözlerini
haramdan korurlar” (Nur suresi 30.
31. ayetler) buyuruyor.
***
Birkaç tane daha aldığım
notlardan bahsedecektim. Fakat dostum ve komşum Efkan Vural hocam yazılarımın çok okunması için bana hep yazıları kısa tutmamı tavsiye eder.
Yazıyı bu anektodla bitiriyorum:
Bir gün
yanıma parlak birkaç genç geldiler. Hayat ve gençlik ve hevesat cihetinden
gelen tehlikelerden sakınmak için tesirli bir ihtar almak isteyen bu gençlere,
ben de eskiden Risale-i Nur'dan meded isteyen gençlere dediğim gibi dedim ki:
Sizdeki
gençlik kat'iyyen gidecek. Eğer siz daire-i meşruada (helaller - meşru daire)
kalmazsanız, o gençlik zayi' olup başınıza hem dünyada, hem kabirde, hem
âhirette kendi lezzetinden çok ziyade belalar ve elemler getirecek. Eğer
terbiye-i İslâmiye ile o gençlik nimetine karşı bir şükür olarak iffet ve
namusluluk ve taatte (ibadet) sarfetseniz, o gençlik manen bâki kalacak ve
ebedî bir gençlik kazanmasına sebeb olacak.
(Bediüzzaman
Said Nursi - Gençlik Rehberi’nden )
Celalcelik@gmail.com Ankara (
Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder