Şükredecek
ne çok şeyimiz var
Bizler yeterince şükretmiyoruz ve bazı şeylerin kıymetini kaybedince
anlıyoruz. Halbuki düşünsek o kadar çok nimetimiz var ki...
Evet her halimizde, her zaman şükretmeliyiz. Hani bir söz vardır:
“Sizin sahip olduğunuz nimetleri hayallerinde yaşatanlar vardır.”
Size bu yazıda hep şükreden değerli bir dostumdan bahsedeceğim. Biz yazları
Ereğli’de kalırız, kışları ise Ankara’da... Eylül 2011’de Ereğli’den Ankara’ya
döndük. Ben her akşam TV açmaz, internette Facebook ve dini sitelerde sörf
yaparım.
Ekim 2011’de bir akşam, Facebook’taki ortak bir engelli
arkadaşımızın vesilesiyle 1987 doğumlu genç İbrahim Oğuz kardeşimle
tanıştım.
O da, Ankara Sincan’da ve bize yakın oturuyormuş. Kısa zamanda, kamera ile
yaptığımız hoş sohbeti ve cana yakınlığıyla beni kendine çekti, muhabbetimiz
arttı. Onu bize çay içip sohbete çağırdım.
Abi ben gelemem, siz gelin inşallah, dedi. Ocak 2012’de bir
Cuma namazı sonrası annem, babam ve tekerlekli sandalyeyle ben, İbrahim’i
ziyaret ettik. Apartmanlarında geniş asansör vardı,
tekerlekli sandalyem ve babam sığmıştık.
Biliyorsunuz ben tamamen muhtacım, yani tuvalet, giyinme, banyo, traş
hiçbir şeyi tek başıma yapamam. Yatakta sırtüstü yatarken bile tek başıma 180
derece dönemem.
Hatta beni kaldırabilmek için babam, klozet üzerine vinç sistemi
kurdu. Allah anne ve babamdan ebediyyen razı olsun, uzun ömür versin.
İbrahim Oğuz’u ilk gördüğümde ona kanım ısındı, gülümsüyordu, nurlu bir
yüzü vardı. Kanepede oturuyordu. Önündeki sehpada laptop açıktı. İbrahim
kas hastasıydı. Okulu yarım bırakmasına rağmen bilgisayarı çok iyi
kullanıyordu.
Resim yazısı ekle |
yazıda kendisinden bahsedilen İbrahim OĞUZ kardeşimiz 04/04/2020 Tarihinde vefat ederek Hakka yürüdü. Allah yerini cennet eylesin. Ruhu için Fatiha okuyalım İnşallah!)
Sohbet ederken anlattı, 250 çeşit kas hastalığı varmış.
İbrahim’in boyundan aşağı hiçbir kası çalışmıyordu. Annesi
onun herşeyiydi, sabah kanepeye oturumuna getirtip önüne laptopı
açıyormuş. Bilgisayarı nasıl kullanıyor diyorsunuzdur. Anlatayım...
İbrahim Kardeşim, sadece çalışan sağ el bileği ve sağ el
başparmağı ile fareyi gezdirip
tıklayabiliyor. Yine de hep şükrediyor.
Ekran klavyesi ile
yazıyor, farenin her iki tuşuna da başparmağı ile basıyor. Ekran klavyesi,
banka şifresini girerken çıkan sanal sayı tuşları gibidir. İmleç neredeyse
ekran klavyesinden tıkladığımız harfler de oraya çıkar.
İbrahim’le Facebook’tan mesajlaşırken onu normal klavyeden tıklayarak
yazdığını sanıyordum. Görünce anladım nasıl yazdığını...
Annesi bize çay ve börek getirdi. Ben börekle çayı çok severim. Biz yerken
annesi İbrahim’e de börek ve çay getirdi. Keyifli sohbetimiz sırasında
annesi böreği lokma lokma küçültüyor ve yediriyordu, arada
boğazında durmasın diye çay içiriyordu.
O gün eve dönünce akşam düşündüm. İbrahim kardeşimin bir yeri kaşınsa nasıl sabrediyordu...
Bana sabırlı diyorlar, ya İbrahim’i görselerdi. Ben bu
yazıyı İbrahim’den izin alarak yazıyorum. Bana diyor ki, Abi seni
kendime örnek alıyorum...
İbrahim abicim, asıl ben seni örnek alıyorum. Çok ince
düşüncelidir, kalp incitmemek için söylediği, yazdığı herşeye azami dikkat
eder. Her Cuma sabahı bana, hayırlı cumalar abi, diye Facebook’tan
mesaj atar.
Eğer odasında misafiri olur, gürültüden telefona cevap vermezse, hemen
Facebook’tan abi hakkını helal et, açamadım diye mesaj atar.
Çünkü İbrahim sehpada farenin yanında duran cep telefonunu başparmağı
ile açma tuşuyla açıyor ve sonra hoparlör tuşuna basıp sesi dışarı veriyor...
İbrahim nasılsın diye her sorduğumda, Allah’a binlerce şükür iyiyim
abi, der. Ben bazen, İbrahim sen ne sabırlısın, kımıldamadan oturuyorsun
ama hep şükrediyorsun, diyorum.
Abi neler var, annem, babam yanımda, sıcak evimiz, akan suyumuz,
internetimiz, yiyeceklerimiz var. Görüyorum, duyuyorum. Bir nefes
alıp vermek bile ne büyük nimettir, değil mi abi?
Geçen gün İbrahim’le kamerada görüştük. Abicim geceleri nasıl
yatıyorsun, aynı pozisyonda yatınca acı olmuyor mu?, diye sordum.
Oluyor abi ama annemden Allah razı olsun, gece on kere kalkıyor,
beni bir sağıma, bir soluma, bir sırtüstü çeviriyor. Yüzüstü yatınca
nefesim daralıyor, abi, dedi.
İbrahim’le anlaşamadığımız tek nokta tuttuğu takım. Fanatik bir
Galatasaraylıdır... Ben ise iyi Fenerbahçeliyim. Yensekte, yenilsekte
maçlardan sonra birbirimize tebrik veya moral mesajı yazarız.
İbrahim herşeye rağmen hayat doludur, esprili konuşmalarıyla bana
hep moral verir. Evet ben tuvalete tekbaşıma gidebilecek sağlık için hayaller
kurarken, İbrahim ise masadaki çayı kendi elleriyle içebilmek istiyor.
İbrahim kardeşim, bu sabrı ile
cennette çok yüksek makamlarda olacak inşallah. Ben her namazımda ona dua
ediyorum, o da bana ediyormuş. Duası makbuldur diye bilinen imanlı engelli duası ile karşılıklı
dualaşıyoruz.
İnşallah cennette bir Fb ve Gs takımı
çıkarıp maç yapacağız :) Belki de İbrahim cennetteki Kadıköyde
Fb’yi yener :) Yazıyı yine baştaki sözle bitiriyorum:
“Sizin sahip olduğunuz nimetleri hayallerinde yaşatanlar vardır.”
Herkes sahip olduğu nimetleri düşünsün lütfen...
Hadi şöyle bir içten gelerek ELHAMDÜLİLLAH çok şükür diyelim....
NOT= İbrahim kardeşime twitter adresinden mesaj
yazabilirsiniz:
Celal
Çelik Ankara (
Konya-Ereğli )
Canım kardeşim RABBİM acil şifalar versinn hepimize inşllh
YanıtlaSil