Kul olmanın en büyük zevki
Günaydın
güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Bu hafta başlıkta
geçen kul olmanın en büyük zevki şükretmekten bahsetmek istiyoruz.
Bu
yazıdaki bilgiler fakire ait değildir.
Sevgili
Mevlevi Yazar Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran hocamızın tekrar tekrar tefekkür
ederek okuduğum “Aşk Bir Davaya Benzer” isimli kitabının “Kul olmanın en büyük
zevki şükürde gizlidir” bölümündendir.
Kendisinden izin alarak bu yazıda o kitaptan alıntılar yaptık. Çok teşekkür ediyoruz. Sevgili hocamız yazdığı kitaplarını fakire kargoyla yollamıştı. Allah razı olsun. Onu çok seviyorum. Fakiriniz size H. Nur Artıran’ın “Aşk Bir Davaya Benzer” isimli kitabını okumanızı tavsiye ederim. Benim gibi cümleleri tekrar tekrar okuyacağınızdan eminim inşallah.
Şimdi bu
kitaptan konuyla ilgili yazı uzamasın diye sadece bazı altı çizili satırları
alıyoruz, buyrun yazımızı okumaya başlayalım:
ŞÜKÜR NEDİR?
Hz. Mevlânâ, şükrü, “ele geçen
nimetlerin değerini bilmek ve daha fazlasını elde etmek için gayret göstermek”
şeklinde tarif etmiştir. Bunu başarabilmenin de bir tek yolu var.
O da sadece şükretmek. İbrahim
sûresi, 7. ayette şöyle buyurulur: “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size
nimetimi artırırım, nankörlük ederseniz de azabım çok çetindir.”
Nimet şükürle artar, nankörlükle
elden çıkar demişlerdir. “Azabım çetindir” ayeti de bu sözü ifade etmektedir.
Varlıktan yokluğa düşmek, en çetin geçitlerden biridir.
Nisa sûresi, 147: “Eğer siz,
Allah’ın nimetlerine şükredip iman ederseniz, Allah size niye azap etsin?”
Daha fazlasını elde etmek için
gayret göstermek ise herhangi bir nimete karşı aşırı düşkünlük değil, insanı
nankör olmaktan koruyan, erdemli bir davranıştır.
GÖKGÜRÜLTÜSÜ
TESBİHTİR
Şükür, Kur'an-ı Kerîm’de kendinden türeyen
sözcüklerle birlikte 75 ayette geçer. Bu durum da konunun ne denli önemli
olduğunun işaretlerindendir. Kimin eliyle ve ne şekilde olursa olsun, bizlere
ulaşan maddi manevi her türlü nimetin aslı, kaynağı Hz. Allah’tır. O nedenle
sebeplerle birlikte, sebepleri halk edeni de anmak en önemli haslettir.
Bazı manevi değerler sadece
insana mahsustur. Şükür ise tüm evreni içine alan bir ibadet şeklidir.
Gönüllere korku ve ürperti düşüren göklerin gürültüsü, şimşeklerin çakması, biz
kullar tarafından çok farklı olarak algılansa da, onların da asıl maksadı
Allah’a şükretmektir.
Ra’d sûresi, 13: “Gök gürültüsü
de Allah’ı hamd ile tesbih eder. Melekler de Onu heybetinden dolayı tesbih
ederler.”
Hz. Mevlana - Divân-ı Kebîr,
cilt 2, 828: “Güneş bile gökyüzünde Onun aşkıyla dönmede, Onun aşkıyla yanıp
yakılmada, hem de her an Onun aşkına şükürler etmededir.”
Hz. Mevlana - Mesnevî cilt 5,
2560: “Yeryüzündeki bütün ağaçlar, dallar, yapraklar, ne güzel mülk, ne geniş
saha diyerek her zaman Allah’a şükretmedeler.”
HAMD ETMEK NE
DEMEKTİR?
Bilindiği üzere, şükürle
birlikte bir de hamd etme vardır. Hamd, bize nasip olan herhangi bir şeye
teşekkür etmek değil, bize ulaşsın veya ulaşmasın, küllî iradeyle, var olan her
şeyi takdis ve tesbih etmektir. Herkese ve her şeye teşekkür edebiliriz. Fakat
hamd, ancak Allah’a mahsustur.
Çünkü her şeyi kemaliyle
eksiksiz yaratmak ve hiçbir ayrım yapmadan, tüm kullara rahmetiyle tecelli
etmek sadece Onun vasfıdır. Bazı nimetler çeşitli sebeplere bağlı olurken, bazı
lütuflar da doğrudan Rabbimizin âli zâtından zuhur eder.
Bizler hiçbir zaman, ayı,
güneşi, yıldızı, yağan yağmuru, çiçekleri, böcekleri, denizleri, dağları,
akarsuları, taşı, toprağı, vesselâm kâinatta var olan cümle güzellikleri hak
edecek hiçbir şey yapmayız. Buna hiç kimsenin gücü de yetmez zaten.
Fakat Cenâb-ı Hakk bunları ve
daha nice ihsanları bizatihi kendi kudret eliyle cümle yaratılmışların
hizmetine sunar. Elbette tüm bunların idrak ve şuuru içinde olanlar için şükür
çok yetersiz kalır. Her nefeste bir değil, binlerce hamd ü sena etmek gerekir.
Arap dilinde hamd, medh ve şükür
kelimeleri, eş anlamlı kelimeler olmakla birlikte aralarında az da olsa fark
vardır. Her hamdin içinde şükür gizlidir. Fakat her şükrün içinde hamd
bulunmaz.
ŞÜKRETMEK NİMETTEN
ÜSTÜNDÜR
Hz. Mevlana - Mesnevî, cilt 3,
2910:
“Nimete şükür, nimetten daha
üstündür ve nimetin artıp çoğalmasına vesile olur. Nimete şükretmek can
gibidir, nimet onun yanında kabuktur. Nimet, insana gaflet verir; şükür, kişiyi
uyarır. Şükür, insanı dosta götüren rehberdir.”
Secde etmek, kişiyi Allah’a
yaklaştırdığı gibi şükretmek de nimeti kullara yaklaştırır. Hasan el-Basrî
Hazretleri: “Allah u Teâlâ, kullarına hüsn-i keremince sayısız nimetler vermiş,
fakat kullarından halleri miktarınca şükretmelerini istemiştir” der.
Bu da Yüce Yaratıcının kullarına
gösterdiği şefkat ve merhametin güzel bir örneğidir.
HAKKIYLA
ŞÜKRETMEYE ACİZLİĞİMİZİ ANLAMAMIZ ŞÜKÜRDÜR
Şuayb Peygamber(as), bir gün
ümmetine şöyle diyordu:
“Birisi size bir ayakkabı verse
ona sevinirsiniz, size ayak verene ne diye şükretmezsiniz?
Birisi size külah verse ona dost
olursunuz, size baş ve akıl verenden niçin uzak kalırsınız?
Birisi size yüzük verse ona âşık
olursunuz, size el verip o parmakları bağışlayanı neden tanımazsınız?”
Bir hadis-i şerîfte ise şöyle
geçer:
“Benîisrail’de bir âbid var idi.
Beş yüz yıl ibadet etmişti. Kıyamet günü Allah u Teâlâ, ‘Bu âbidi Benim
ihsanımla Cennete götürün’ buyurur. Âbid, ‘Ben ihsan ile değil, yaptığım beş
yüz yıllık ibadete karşılık Cennete girmek istiyorum’ der. Allah u Teâlâ
meleklere emreder, hesap görülür ve âbid cehenneme gider. Çünkü Cenâb-ı
Allah’ın kullarına lütfettiği bir tek göz nimeti bile beş yüz yıllık ibadetten
daha ağır gelir.”
( BU HADİS-İ
ŞERİF’İ YILLAR ÖNCE BİR YAZIDA ACİZANE AÇIKLAMIŞTIK:
Hz. Musa: “Ya Rabbi, benim için
Sana şükretmek, verdiğin nimetlere şükür borcumu ödemek mümkün olur mu?
Vücudumdaki her kılda Senin en az iki lütfun var” der.
Cenâb-ı Hakk ise ona: “Ya Musa,
nimetlerime şükretmeye karşı aczini anladınsa, bu da sana şükür olarak yeter”
buyurur.
Sonuç itibariyle, bunların hepsi, kul olmanın şükrüdür.
Âşığın şükrü, sadece baş
vermektir! Çünkü AŞK kelimesinin ortasında bulunan “Ş” harfi tümüyle Allah’a
şükretmeyi ifade eder.
Efkan Vural ve bendeniz |
Cihat Bey, Müezzin bey, bendeniz, İmam Mansur hoca ve Efkan hocam |
ALLAH
HEPİMİZİ NİMETLERİNE ŞÜKREDEN HAS KULLARINDAN EYLESİN.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder