En İyi İlaç: Moral
Benim ve Evet bütün hastalıklarda en iyi ilaç moraldir. Hastalara
moral verelim.
Sevgili Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran Hanımefendi “Aşk Terk Etmez” isimli kitabında diyor
ki;
“Kulluk, bir kulun gönlünü hoş etmeye çalışmaktır... Ne ibadetini
artırmak, ne zühdünü artırmak, ne de zühd ve takvasıyla mağrur olmak...
Asıl ibadet, her sabah uyanıldığında, ‘Ya Rab, acaba bugün hangi
kuluna hizmet edebilirim? Hangi kulunun gönlünü hoş edebilirim?’ diyebilmektir.
”
Efendim aslında bu yazının özeti başlıkta yazıyor. Moraliniz yüksek
olursa yani hep bir umudunuz varsa, karamsar olmazsanız daha çabuk
iyileşiyorsunuz.
Sevgili Gönül dostlarımız, geçenlerde dostum Aydın Kaynarca bey
Facebook’ta bir video paylaşmış. Videoyu izleyince bunu yazmak istedim.
Videodaki görüntüde hücreler vardı. Papatya yaprağına benzer bir
kanser hücresi, yanına gelen çeyreği kadar bir T hücresi, kanserli hücreye
nüfuz etmeye, adeta yemeye başlıyordu.
T hücresi, kişinin kendi vücudundan, bağışıklık sisteminden alınıp,
mutluluk hormonu “Seretonin” ile desteklenip güçlendirilen ve tekrar vücuda
enjekte edilen bir hücredir, deniyordu.
Video, Yapılan çalışmalarda beş ay ömür biçilen hastaların % 90’ı T
hücresi sayesinde iyileşiyor…
… ve T hücreleri Seretonin, yani mutluluk ile güçleniyorken, mutlu
olan kanser hastalarının iyileşmek için büyük bir umudu var, diye devam ediyordu.
Bunu herkese gösterip umut aşılayabilmek için paylaşınız, diye
bitiyordu. Ben de bu videoyu faydalı olayım diye, Rabbimizin rızası için yazıya
dökmek istedim.
Hemen hemen aynı konudaki Youtube videosu:
Evet, Mutlu olmak için umutlu olmak şart. Moralli olun, hastaya
umut, moral verin, ki T hücreleri güçlensin. Mart 2016’daki Hürriyet gazetesi haberi
şöyle başlıyor:
Kan
kanserlerinin tedavisinde, hastanın bağışıklık sistemi kullanılarak tümörlerin
yok edilmesini hedefleyen bilimsel araştırmanın ilk sonuçları, tıp dünyasında
"umut verici" olarak değerlendirildi.
KANSERİ YENMEK İÇİN VÜCUDUN BAĞIŞIKLIĞI KULLANILIYOR
ABD'li
bilim insanları, kanser tedavisinde yayılan tümörleri yok edebilmek amacıyla
vücudun bağışıklık hücrelerinin kullanıldığı araştırmadan çarpıcı sonuçlar elde
etti.
5 AY ÖMÜR BİÇİLEN HASTALARIN YÜZDE 90'I İYİLEŞTİ
Washington'da
düzenlenen toplantıda açıklanan ilk sonuçlara göre, söz konusu tedavi kanserin
tekrarlamasını önlüyor. Araştırma ile en fazla 5 ay yaşam süresi biçilen kan
kanseri hastalarından yüzde 90'ından fazlasının iyileştiği ve 18 ay boyunca
devam eden kontrollerde de kanserin tekrarlamadığı belirlendi.
T HÜCRESİ TÜMÖRLERİ YOK ETTİ
Tedavi
sürecinde, laboratuvarda hastaların kendi vücutlarından alınan T hücrelerinin
genetiği değiştirilerek, tümörleri tanımaları ve yok etmeleri sağlandı.
Yöntemin
uygulandığı akut lenfoblastik lösemi (ALL) hastasının yüzde 90'ından fazlasının
iyileştiği belirlendi. (http://www.hurriyet.com.tr/savasci-t-hucresi-ile-kanser-tedavisi-40067454 )
T hücreleri mutluluk hormonu ile güçleniyor. Efendimiz SAV, hastayı
ziyaret etmenin çok sevap olduğunu bildiriyor.
Biz de hastaları ziyaret edip onlara moral vermeliyiz.
Ibn Kayyım der ki:
”Efendimizin
SAV bir hadisinde tedavi yöntemlerinin en değerlisi bulunmaktadır ki, o da
morali kuvvetlendirecek sözlerle hastanın gönlünü hoş tutmaktır. Bu sayede,
kuvvette bir canlanma meydana gelir ve vücudun ısısı düşer. Böylece bu, hasta
hastalığını tamamen atmaya veya hafifletmeye yardım eder.”
Bu video bana, yıllar önce okuduğum su molekülü kristalleri
yazısını hatırlattı. Önce o yazıyı, sonrasında da kitabımdaki bir yazıyı paylaşarak
yazımızı bitiriyoruz:
SU KRİSTALLERİ
Bedenimizin %80 inin su olduğunu biliyoruz. Japon
bilim adamı Masaru Emoto iki bardak suyun birine güzel müzikler ve sözler
dinletmiş, diğerine ise kötü müzikler ve sözler dinletmiş.
Sonra bu iki bardak suyun molekülleri incelendiğinde,
güzel sözler söylenen suyun çiçek gibi ve düzenli, diğerinin ise çok karmaşık
ve karamsar şekillerde kristallerden oluştuğunu görmüş.
Bu nedenle dinlediğimiz müzikler, söylediğimiz,
duyduğumuz sözler bizim hücrelerimizin yapısını direk değiştiriyor. Bedenimiz
sudan oluşuyor. Bu suya nasıl şekiller vereceğimiz bize kalmış. Sesler
gerçekten çok önemli.
Müzik; hayatımıza, bedenimize şekil veren çok önemli
bir unsur. Dinlediğimiz müziğe göre bedenimiz, düşüncelerimiz, duygularımız ve
hayatımız şekilleniyor.
İlişkilerimizde de konuşma ses tonumuz ve şeklimiz
ilişkimizin niteliğini belirliyor.
Oysa güzel sözlerin etkisi yıllarca kalır unutulmaz.
Düşünün size güzel bir iltifatta bulunmuş olan bir arkadaşınızın bu sözünü
yıllar geçse de unutmamışsınızdır. Aynı şekilde kötü sözleri de unutmak kolay
olmaz.
Bunlar bedenimizdeki su moleküllerinin şeklini
değiştirmektedir. Güzel bir söz söylediğinizde siz de güzel hissetmeye
başlarsınız.
EN İYİ İLAÇ:
MORAL
Ocak 1999’da, Hiç
unutamam birgün Ankara Dışkapı SSK hastanesinde yatağımda oturuyordum.
Pencereden sokakta koşuşturan insanları seyrediyordum. Kapı çalındı.
Çalıştığım işyeri Karel’den Ar-ge Dijital laboratuvarındaki amirim
Ender Altın bey ve bütün arkadaşlar ziyaretime gelmişlerdi. Nasıl mutlu oldum
anlatamam.
Bütün iş
arkadaşlarımdan Allah razı olsun. Moralim yerine geldi.
Özellikle
Süha Can arkadaşım benimle işyerinde de çok ilgilenirdi. Bazen öğle
tatillerinde kıkır kıkır gülerek koluma girerek yemekhaneye inerdik. Çünkü
yaptığı esprilerle beni güldürürdü.
Süha benim gerçek dostlarımdan biridir. Bazı akrabalarım bile beni
aramazdı.
Süha, Almanya’da çalışan babası Ali Can amcaya (Türkiye’ye kesin dönüş yaptıktan
kısa süre sonra emekliliğin keyfini yaşayamadan 2014’te Adana’da vefat etti.
Allah rahmet etsin, mekanını cennet eylesin.) özel tertibatlı bir tekerlekli sandalye getirtmiş.
Süha, 2001’de Karel’den ayrılıp Adana’da ailesinin yanına gitti.
Şimdi orada çalışıyor. Şirketten ayrılırken çok ağlamıştım. O da ağladı.
Babasının getirdiği o tekerlekli sandalyeyi arabayla Adana’dan
Ankara’ya bize getirmişti. O gece bizde kaldı. Yine esprileriyle çok güldürdü.
Allah ona
sevdikleriyle beraber sağlıklı uzun ömür versin. Günahkarız ama Allah’ın affı
ve lütfuyla cennete girersek inşallah sonsuza kadar dost oluruz...
Hastanede
birden arkadaşları görünce çok sevindim. Özlemişim onları.
Bana, Celȃl çabuk gel, çizilecek kartlar seni
bekliyor, dediler.
O moralle Allah'ın izniyle birkaç gün sonra taburcu edildim. Hastaya bu tür moraller ilaçlardan daha etkili oluyor.
*****
Başımıza ne gelirse gelsin daima “Bu da geçer Ya Hu! (Bu da geçer Ey Allah’ım) demeli, moralimizi hep yüksek tutmalı ve Allah’a
içten dua etmeliyiz…
ABD’deki başarılı kalp cerrahımız Prof Dr. Mehmet Öz bir
röportajında şöyle diyor:
* “Dua
etmek insanı iyileştirir. Ben inançlı biriyim. Her ameliyatımda mutlaka dua
ederim. Bence duanın, meditasyon, şifa gibi, iyileştirici özelliği var.
Ameliyat sonrası hastalarıma da mutlaka dua ettiriyorum. Bunun sağlıklarına
çabuk kavuşmalarında müthiş bir etkisi var.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder