Bu Takım bu FB’yi yener
Bu yazımızda geçtiğimiz haftalardaki üç olaya kısa kısa değinmek
istiyoruz. İlerde arşiv olur inşallah.
1-) HASTA YATAĞI İLE RAHATLADIK
Canım Babacığım İsa Çelik’in fedakarca desteği ve büyük sabır ile onaltı
sene tekerlekli sandalyede çalıştım ve 2010’da Karel Elektronik’ten elektronik
baskı devre kart tasarım teknikeri olarak engelli kadrosundan emekli oldum
elhamdülillah.
Allah’a olan sevgimizin derecesini belirlemek için, yani aslında bazı
kullarının sonsuz hayat cennetteki derecelerini artırmak için Rabbimiz,
müslümana son nefesine kadar musibetler gönderir, ta ki sabretsin ve sevap
kazansın.
Fakat şunu da bilmek gerekir ki, Cenab-ı Allah’ın imtihan
yoluyla bizleri denemesine, bilmesine hiç ihtiyaç yok. Yüce Yaratıcı yarattığı
kulun ne olduğunu daha ruhlar alemindeyken bilir.
İmtihan, biz aciz kullar için gerekli. O, sadece hiç kimseye
haksızlık yapılmadığını anlamamızı, görmemizi, bilmemizi ister.
[Bu bilgiler, son Mesnevihan (Hz. Mevlana’nın eseri Mesnevi’yi her
yönüyle en iyi bilen kişi) sevgili Hayat
Nur Artıran Hanımefendi’nin “Aşk Bir Davaya
Benzer” kitabından derlenmiştir.]
Çok şükür, Allah beni seviyor. Hamdolsun Mart 2011’de şeker
komasıyla yirmi gün yoğun bakımda yattım, onbeş gün babamla serviste kaldık.
Sonra bir ayda evde yattım.
İşte komada ve evde, o iki aylık sırtüstü yatmam ile kıl dönmesi
oluşmuş. Ancak ağrılar dayanılmaz olunca anlaşıldı ve Kasım 2012’de Kıl Dönmesi
ameliyatı oldum hamdolsun.
Yaranın geç kapanması ile yedi-sekiz ayda hiç yataktan kalkamadım
elhamdülillah. Haziran 2013’ten beri ise günde en fazla beş saat
oturabiliyorum, hemen ağrı başlıyor.
Ancak yatakta oturma pozisyonuna babam ve annemin desteğiyle
gelebiliyorum. Yıllarca, beni omuzlarına elimi atarak yürütmelerinden dolayı
boyun fıtığı oluşmuştu.
Ben bu yazıları onlar beni her sabah kahvaltı için oturtunca
yazıyorum. Ağrıyınca yine onların yardımıyla uzanıyor ve namazları yatarak
kılıyorum.
Akşam yemeği için tekrar oturtmaya çalıştıklarında çok
yoruluyorlardı. Hatta bazen kaldırmalarını istemiyordum. Annem yattığım yerde kaşıkla yediriyordu.
Evet onlar epey yaşlandı, artık çabuk yoruluyorlardı. Üzülüyordum.
Yaz dönemi kaldığımız memleketimiz Konya Ereğli’de babam kalpten
rahatsızlanınca araştırdık, hasta yatağı almaya karar verdik. Ankara’ya dönünce
babam anjiyo oldu.
Bayram sonrası 19 Eylül 2016 akşamı yatağı getirip kurdular. İki
motorlu hasta yatağının kumandasında dört buton vardır. Ayak tarafını ve baş
kısmını indirip kaldırmak için…
Artık kendim kumanda ile oturuma gelebiliyor, ağrı başlayınca hemen
yatırabiliyorum.
Bunu nasip eden Rabbimize binlerce hamdolsun. Çok şükür bugünüme…
2-) PARALİMPİK OLİMPİYAT OYUNLARI
7-21 Eylül 2016 tarihleri arasında Brezilya’nın Rio kentinde
paralimpik olimpiyatlar yapıldı. Türkiye’yi 79 engelli sporcu temsil etti. 9
madalya kazandık.
Wikipedia’dan kopyaladığımız tanımın ardından çok kısa birkaç yorum
yazmak istiyoruz.
Paralimpik Oyunlar, çeşitli engelli gruplarından sporcuların
katıldığı çok sporlu etkinliktir. Orijinalindeki "paralympic"
kelimesi; İngilizce, engelli anlamına gelen "paralyzed" ve
"olympic" kelimelerinin birleşmesinden meydana gelir.
Yaz ve Kış Paralimpik Oyunları o dönemki Olimpiyatların hemen
ardından yapılır. Tüm Paralimpik Oyunları Uluslararası Paralimpik Komitesi
tarafından yönetilir.
Paralimpik Oyunlar 1948'deki az sayıda II.Dünya Savaşı İngiliz eski
askerlerinin toplanmasıyla başladı, 2008'de uluslararası ikinci büyük spor
yarışması haline gelmiştir.
Paralimpik atletlerle Olimpiyatlarda yarışan atletler aynı
şartlarda mücadele etmelerine rağmen Paralimpik Oyunlarla Olimpiyat Oyunları
arasına büyük bir bütçe farkı vardır. 1988 Seul Yaz Oyunları ve 1992
Albertville Kış Oyunlarından bu yana Paralimpik Oyunlar Olimpiyat Oyunları ile
aynı tesislerde yapılmaktadır.
Maçları TRT Spor TV canlı verdi. Bazı yarışlar ağlattı, bazıları
ders verdi.
4x400 metre tekerlekli sandalye yarışındaki dört kızımız beni
ağlattı. Yarışmada 4. Olduk ama o çabayla zorlanıp tekerlekleri çevirmelerini,
empati yaparak düşününce ağladım.
Hayret ettiğim bir başka spor ise, Gözleri bağlanmış –az görenle çok gören eşitlensin diye sanırım- görme engelli erkek milli futbol takımımızdı,
gerçekten harikaydı.
Empati yapalım, Gözünüzü kapatın, etrafınızda dönün, ben kesinlikle
yönümü bulamam.
Helal olsun, o halde çalım atarak kaleye gidip gol atıyorlar. Topun
içindeki zil sesini takip ederek adeta topu görüyorlar. Anlamadığım konu neden
kalede kalecinin olduğuydu… Zaten kale küçücük ve görmeden vuruyorlar topa…
Brezilya – Türkiye görme engelli futbol maçı olduğu akşam 11 Eylül
2016 Cumartesi, taraftarı olduğum Fenerbahçe’nin de maçı vardı. Kendi evimizde
Bursaspor’a son anlarda 1-0 yenilmiştik.
Ligde 3. Haftaydı ve yeni hocamızla henüz galibiyet görmemiştik.
NtvSpor TV’de maçın skorunu takip edip maç bittikten sonra TRT
Spor’u açtım. Görme engelli takımları maç yapıyordu. Brezilyalı oyuncular
görmeden harika çalımlar atıyorlardı.
O an Twitter’ı açtım, FB’ye kızgınlıkla;
“Şu anda TRT Spor’da görme engelli milli maçımız var. Bu Brezilya
vallahi FB’yi yener :)” diye tweet atmıştım.
3-) TARIK AKAN ÖLDÜ
Ben haber izlemiyorum. Hergün şehit haberi, ortadoğu’daki zulüm
gören müslümanlar…
16 Eylül Cuma sabahı uyandığımda radyodan duyduğum haber ve
Face’den okuduğum paylaşımlarla değişik duygular hissettim.
Üzüldüm. Tarık Akan vefat etmişti. Mavi boncuk filmindeki sahne
beni hep hüzünlendirmiştir.
Emel Sayın ve Tarık Akan bir masada oturmaktalar. Emel Sayın Tarık
Akan’ın gözlerine bakarak “Yalnız benim için Bak yeşil yeşil” şarkısını
söylüyor.
Bana hep, ilahi aşka yükselmeme vesile olan o aşık olduğum yeşil
gözlü kızı hatırlatır.
Tarık Akan hakkında ölümünün ardından iyi ve kötü çok söz söylendi.
Güzel yürekli insan güle güle ve islam düşmanı adam öldü, vs. deniyordu.
Bendeniz hakkında internetten epey araştırdım, videolar izledim.
Tarık Akan gerçekten çok güzel yürekliydi. Çok nazik ve
mütevaziydi. Bilenler azdı, O, okul yaptırdı, kitap yazdı, kendi cebinden
belgeseller çekiyor ve hiç dokunmadan gelirini derneğe bağışlıyordu.
Müslüman daima Hüsn-ü Zan ile olaylara bakmalıdır, yani hep olumlu
düşünmelidir.
O, Şimdikiler gibi topluma şehvet ve kötü alışkanlık, suça teşvik
gibi, bilinçaltımıza gizli mesajlar veren filmlerde asla oynamadı. Özellikle
1980 sonrası -şimdilerde TV’lerde pek
oynamıyor- toplumsal sorunlara parmak
basan güzel mesajlar veren filmler çekti.
Evet güzel gönüllü insanın ölüm sebebi akciğer kanseriydi. Allah
kalbine bakmıştı.
"Allah
sizin dış görünüşünüze ve mallarınıza bakmaz.
Ama o
sizin kalplerinize ve işlerinize bakar."
(Müslim,
Birr, 33; İbn Mâce, Zühd, 9; Ahmed b. Hanbel, 2/285, 539)
İmanlı kullar için Hastalık, sabun gibi günah kirlerini yıkar,
temizler. İnşallah Allah’a imanı vardır ve günahları temizlenmiş olarak
Rabbimize kavuşmuştur.
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder