Dizi Film: Hacıya Soralım
Toplumsal ahlakımız giderek bozuluyor. Bunda en büyük pay dizi
filmlerde.
Dizi filmleri öyle yapıyorlarki, başına bir dakika baksanız
kalkamıyorsunuz.
Rahmetli Cemil Meriç’in TV afyondur, dediği gibi beynimizi öyle
uyuşturuyorki.
Sonrada oradaki haller, konuşmalar hayatımıza ister istemez
yansıyor.
Acizane bendeniz genelde TV yerine radyoyu tercih ediyorum. Beynim
uyuşuyor yoksa, sabah namazına rahat kalkabilmek için erken yatıyorum çünkü.
Bendenizin bu yazıyı okuyacak TV yapımcılarına acizane bir teklifim
var.
ÖNERİM
Aşağıda anlatacağım şekilde bir dizi film yapılamaz mı?
Dizi filmimizin adı “Hacıya Soralım”, film bir işyeri ve evde
geçiyor.
Karı kocanın okula giden kız ve oğlan iki çocuğu var. Kadın ve adam
kültürlüdür ama dinden uzak yaşayan iki mühendistir.
Eskiden, Çocuklar Duymasın diye bir dizi vardı, aynen onun gibi…
Apartmanlarında birde, ak sakallı hacı amca ve kapalı tonton teyze komşuları
vardır. Kadının ölmüş annesi, ölmeden evvel tek kızını çok sevdiği komşusu hacı
teyzeye emanet etmiştir.
Dizi filmde her bölümde karı koca bazen iş, bazen ailevi, bazen
çocuklarla ilgili bir sorun yaşarlar. Sorunlarını her zaman komşu amca veya
teyzeye dökerler.
Emekli müftü hacı amca her bölümde Efendimizin SAV hayatından bir
kesit anlatarak örnek almalarını sağlar.
EFKAN HOCAMDAN ESİNLENDİM
Allah’ın bana hidayetimle birlikte verdiği salih dostlardan
birincisi, komşumuz ilahiyatçı öğretmen Efkan Vural hocamdı. Sık sık bize iner,
çay sohbeti yapardık, Allah razı olsun.
Birçok konuda beni aydınlatırdı. Şimdi taşındılar ama yine de arada
ziyaretimize gelir sağolsun. Evet, bu dizi film düşüncesinin esas kaynağı hocamın
verdiği örneklerdi.
Örneğin, sanırım 2004’te birgün
babacım işten getirdiğinde çok acıkmıştım. Annem yemek yapmamış, dünden kalan
pırasayı ısıttı. Ben anneme sitem ettim:
Eh anne, komşuya gezmeye gideceğine bari bir kap yemek yapsaydın,
dedim. Annem komşu teyze hastaymış, çağırdılar hepberaber geçmiş olsuna gittik,
dedi.
Ben yinede söylendim ve sofraya küstüm, yemeyecem, dedim. Annem
Efkan hocamın eşi Hatice hocama anlatmış durumu. Efkan hocamgil akşam bize çaya
indiler.
Celal sofraya küsülmez, dedi. Peygamber Efendimiz SAV birgün aç
halde eve geliyor. Ya Aişe yiyecek ne var, diyor. Hiçbişey yok cevabını alınca
zaten ben de oruç tutmak niyetindeydim, diyor.
Düşündüm, Hocam haklısınız özür dilerim, dersimi aldım, bir daha
asla böyle sitem yapmayacağım, dedim.
Efkan hocam, Celal tamam hatanı anladın, sorun kalmadı, dedi ve
sonra eşi Hatice hanımın yapıp getirdiği poğaça ve keki çayla yememi söyledi ve
olay tatlıya bağlandı.
DİZİDEN BİR SAHNE
Kadın adama sitem eder; bana birgün olsun çiçek getirmedin. Doğum
günümü de unuttun zaten. Yoruldum artık, sen beni sevmiyorsun artık, der ve
küser.
Adam, komşu hacı amcaya gider, fikir danışır. Hacı amca, birtürlü
seni seviyorum cümlesini kuramıyorum, ama onu çok seviyorum, ne yapmalıyım,
der.
Amcamız ona, Kadınlar sevildiğini sıksık duymak ister, der.
Ona -ne bileyim- mektup yaz, sevgi mesajları çek, elbiselerinin
ceplerine seni seviyorum bitanem diye notlar yaz, işten gelirken arada üç tane
çikolata getir. Ona ve çocuklara…
Hacı Amcamız sonra, Efendimizden SAV örnek al evlat, diye adama şunu
anlatır:
Hz. Aişe, Peygamberimizle (asm) yeni
evlenmişti.
Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini…
Hz. Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle (asm) konuşmadan edemedi.
“Ey ALLAH’ın Resulü (asm), beni seviyor musun?”
“Evet, Ya Aişe, tabi seviyorum!”
... Hz. Aişe dahasını da merak ediyordu, acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu:
“Beni nasıl seviyorsun?”
Peygamberimiz (asm) sevgi şeklini tanımladı eşine:
“Kördüğüm gibi.”
Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi, çünkü kördüğüm açılamazdı.
Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
Alacağı cevap onu çok mutlu ettiği için, Hz. Aişe sık sık sorardı:
“Ey ALLAH’ın Resulü, kördüğüm ne âlemde?”
Peygamberimiz (asm), Hz. Aişe’yi memnun eden cevabı verirdi her defasında:
“İlk günkü gibi…”
Eşinin kendisini sevip sevmediğini merak etmekteydi ya da kendisini ne kadar ve nasıl sevdiğini…
Hz. Aişe bu düşüncesini Peygamber Efendimizle (asm) konuşmadan edemedi.
“Ey ALLAH’ın Resulü (asm), beni seviyor musun?”
“Evet, Ya Aişe, tabi seviyorum!”
... Hz. Aişe dahasını da merak ediyordu, acaba nasıl seviyordu? Hemen sordu:
“Beni nasıl seviyorsun?”
Peygamberimiz (asm) sevgi şeklini tanımladı eşine:
“Kördüğüm gibi.”
Bu cevap Hz. Aişe’yi çok sevindirdi, çünkü kördüğüm açılamazdı.
Açılmayan, bitmeyen sırlı bir sevgi demekti.
Alacağı cevap onu çok mutlu ettiği için, Hz. Aişe sık sık sorardı:
“Ey ALLAH’ın Resulü, kördüğüm ne âlemde?”
Peygamberimiz (asm), Hz. Aişe’yi memnun eden cevabı verirdi her defasında:
“İlk günkü gibi…”
Efendimizin SAV o kadar çok ibretli hadisi var ki… Belki 1000 bölüm
dizi olur.
Allah tüm gençlerimize böyle güzel aşk nasip etsin.
Neden böyle bir dizi film olmasın?
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder