Kainattaki Rububiyeti Bir Anlasak
Haftaiçi hergün sabah 8:10-8:50 arası, uydudan yayın yapan Dost
TV’de sevgili Ali Çetinkaya beyin güzel anlatımıyla “Hikmet Arayışları” canlı programı
var.
Aynı yayın Dost FM radyosundan da veriliyor. Uzun yıllardır devam
eden bu programı babam işe götürürken bazen arabanın radyosundan dinlerdik. (Dost FM Ankara 89.2)
Geçen Pazartesi (28 Kasım 2016) ise açtığımda, Allah’ın kainattaki
Rububiyetinden bahsediyordu. Bu yazıda programda dinlediğimiz bilgilerden
bahsetmek istiyoruz:
RUBUBİYET NEDİR?
Öncelikle Kainat ve Rububiyet kelimelerini öğrenelim.
Kainat ne demektir? 1.
Yaratılmış varolan şeylerin tamamı, bütün âlemler, mevcudat (uyd. evren). 2.
Bir bütün teşkil eden kültür, İnsan ve ülke kümesi. 3. Herkes.
Yani dünyadaki herşey,
güneş, ay, yıldızlar, yaratılmış herşey kainatın içindedir.
RUBUBİYET: Cenab-ı Hakk'ın
her zaman her yerde her mahluka, muhtaç olduğu şeyleri vermesi, terbiye ve
tedbir etmesi ve mâlikiyyeti ve besleyiciliği keyfiyyetidir.
Allah’ın “Rabb” ismi
celîline nisbettir. Rububiyet kelimesi lügat itibariyle, terbiye edici,
yardımcı, mâlik, islah eden, efendi, vali gibi anlamlara gelmektedir.
Terim itibariyle de,
Allah’ın insanları yarattığına, onlara rızık verdiğine, diriltip öldürdüğüne,
Allah’ın kazâ, kaderine ve de zatında vahdâniyetine, birliğine iman etmektir.
Yine Dost TV’de Kavram
Atölyesi programında Kenan Demirtaş hoca , Cenab-ı Allah’ın kainatı terbiye,
rızık verme, koruma, idare etme faaliyetlerine Rububiyet diyoruz deyip ilginç
bir benzetme yapmıştı.
Tabiri caizse, Kainatın
yönetilme rejiminin adı Rububiyet’tir ve Allah’ın Esmaül Hüsnasındaki 99 isim
ise bakanlar kuruludur, demişti. Rızık verme bakanı Rezzak gibi…
Her yönetim biçiminin
kanunları olur. Rububiyetinde kanunları vardır. Yerçekimi, suyun kaldırma,
belli sıcaklıkta kaynama veya donma, rüzgarın cisimler uçurması.. gibi.
YILANLAR OLMASA FARELER
ÇOĞALIR
Kainat, Allah’ın izniyle her
an bi faaliyet halindedir.. Güneş, Ay, Bitkiler, Hayvanların hepsinin vazifesi
vardır ve dolaylı da olsa, hepsi eşrefi mahluk olan insana hizmet etmekteler.
Mesela, yılanlar ve tilkiler
temizlik işçisidir. Eğer yılan ve tilki olmasa heryeri fare basardı. Fareler
zararlı böcekleri yer, o böcekler sinek yer, sinek mikrop yer gibi uzar gider,
yani hepsi insana hizmet ediyorlar.
Babam İsa Çelik anlatmıştı;
Doksanlarda Trakya’nın bir köyünde yılanlar azalmış. Babam ve arkadaşları Sondaj
kuyusu açmak için gittiği köylerde karavanda kalırlardı. Bir gün kahvaltı
bezini silkemek için karavandan çıkmış.
Sofra bezini çırpmamla
birlikte düşen kırıntıları kapmak için yüzlerce fareler üşüşüverdi, dedi.
Yetkililer araştırmışlar ve olayın kaynağını bulmuşlar: Anız yakmak.
Çiftçiler tarlada ekini
biçtikten sonra kalan sapları yakınca, yani anız yakınca, tarladaki bütün uğur
böcekleri de yanmış. O uğur böcekleri ürüne zarar veren süneleri yerlermiş.
Bu sefer süneler çoğalmış,
mahsule çok zarar vermiş. Sonuçta ziraat uçağıyla ilaçlama yapmışlar. Zehirli
ilaç bazı kuşları da öldürmüş. Ölü kuşları yiyen tilki ve yılanlar ölmüş.
Doğanın dengesi bozulmuş ve fareler çoğalmış.
Babam 6 ay sonra aynı köye
gidince ortalıkta hiç fare görememiş ve sormuş. Bir sabah köye sis çöktü ve
bütün fareler öldü, demişler. Çünkü sis’te fareler nefes alamıyormuş.
İnsan, doğanın dengesini
bozuyor ama Allah yine de merhamet edip düzeltiyor.
HER YER LEŞ KOKARDI
İnek süt verir, ama ot yer,
yonca otunun büyümesi için bahar lazım. İnsan domates yer, o domatesin
kızarması için güneş lazım. Domatesi zararlı haşarattan korumak için başka
haşarat lazım.
Geçen bir yerli belgesel izledim;
Her ormanda çürüyen bir ağaç türü varmış, Artvin’deki bir ormanda çürümemiş.
Yetkililer araştırmışlar, o ağacın üzerinde yaşayan bir böcek türü tespit
etmişler.
Orman bakanlığı
laboratuvarda o böcekleri çoğaltmışlar, diğer ormanlara da götürmüşler ve
böylece, çürüyen o ağaç türünü kurtarmışlar.
Eğer böcek, karınca, atmaca, kartal, aslan, kaplan gibi temizlik
işçileri olmasaydı, kokudan duramazdık. Ölen hayvanların cesetleri kaldırılmasa,
her yer leş kokardı.
Ve o temizlik işçisi hayvanlarında ihtiyaçları da karşılanıyor.
Bunu bilmek insan ruhunu rahatlatıyor.
Cenabı Allah’ın Rububiyet faaliyetlerini görmeli ve çok tefekkür
etmeliyiz, ki imanımız kök salsın. Böylece imanda derinleşirsek, şeytan
vesveselerle imanımızı çalamaz inşallah.
Rızık verici Rezzak Cenabı Allah Rububiyetinin gereği olarak her
canlıya ayrı ayrı özel rızık gönderir. Karıncaya buğday tanesi, aslana et,
tavşana havuç veriyor.
Allah Rububiyetinin gereği olarak ihtiyaçlı her insana da rızkını
özel gönderir.
DEMEKKİ RABBİMİZDEN İSTEMİŞ
Bu anısını Antalya’da yaşayan Ziraat müh arkadaşım Hülya Keleş
hanım anlattı.
Hülya hanım Bursa’ya görevli gitmiş. Orada otelde kalıyormuş. Otele
üçyüz metre ilerisinde bir lokantada ramazan olduğu için iftarlarını
açmaktadır.
Lokantanın önünde hergün birçok sokak çocuğu oluyordur. Bir akşam
otelde annesi telefonla Hülya hanıma, “Kızım ramazan çıkmadan fitre zekatını
unutma, yarın ver” der.
Hesaplar ve lokantanın önündeki sokak çocuklarına yarın veririm,
diye düşünür.
Ertesi gün hiç sokak çocuğunun olmadığını görür. Iftardan sonra
büfeye sorar, ‘Evet hergün burdalardı ama bu akşam nedense gelmediler’ cevabını
alır.
Tertemiz kalbi olan arkadaşım Hülya hanım, otele doğru yürürken “Allah’ım
ben hazırladım, bu parayı vereceğim muhtaç birini karşıma çıkar, diye sürekli
sesli dua eder.
Otele on metre kalmıştır, hala dua etmektedir, Rabbim sen ol
dersin, herşey oluverir, der.
Kapıya iki metre kala arkasından bir ses duymuş:
“Çok ihtiyaçlıyım yardım eder misiniz”
Elindeki parayı arkasına dönmüş ve uzatmış. Aniden bir tomar parayı
gören adam çok şaşırmış ve sevinçle “Allah sizden razı olsun” demiş.
Eminim o adam çok ihtiyaçlıydı. Ve ihtiyacını Rabbinden istemişti
Celal, dedi.
Rabbimiz ona nasip ettirmek için sokak çocuklarının o akşam
gelmesine mani olmuştu. Belkide parayı onlar alsalardı, uyuşturucu falan
alacaklardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder