14 Aralık 2015 Pazartesi

Neden kilo almıyorum?





(Birkaç ay önce yaptığım diyetten bahsedeceğim, demiştim. İşte şimdi sırası geldi. Aslında geçen hafta yayınlayacaktım ama geçen haftasonu kardeşimgile gitmiştik, orda yemeği biraz kaçırmıştım. Onun için bir hafta daha uygulayayım, dedim. )



Bendeniz engelli olmama, 7/24 yatmama rağmen, fazla kilolu değilim. Aslında nedeni çok basit; Az yiyorum. Ama az yemekle nasıl doyuyorum, anlatayım.



Az yemenin faydaları hakkında Peygamber Efendimiz SAV “Az yiyerek maddi manevi hastalıklarınızı tedavi ediniz” , “Az yiyiniz, sıhhat bulunuz” , “Nefsinizi aç bırakın ki, kalbinize irfan nuru doğsun” diye buyurmuştur.



İlahi aşk yolunda yürümenin ilk düsturu şu üç şeye uyulmasıdır. Killet-i taam, killet-i menam, killet-i kelam. Yani, az yemek, az uyumak, az konuşmak.



Az yemek az uyumaya, az uyumak az konuşmaya, az konuşmakta dinlemeye vesile olur.



Bilindiği üzere ruhumuzu beslemenin diğer bir şartı da dinlemektir. O nedenle, Kuran okumak sünnet, dinlemek farzdır. Aynı sebep dolayısıyla Hz. Mevlana da Mesnevi’sine “Dinle” diye başlamıştır.





Hatırlarsanız sigarayı bırakınca çok kilo aldığımdan ve 2003-2004 gibi komşumuz, dostum avukat Ali Kırmızıgül beyle beraber uyguladığımız diyetle zayıfladığımdan bahsetmiştim. 



O zaman hareket etmeden on-ondört kilo vermiştim. Uzun yıllar dikkat ettim. 2011’deki şeker komasından sonra sık sık yemeğe başladım ve çok kilo aldım, çünkü şekerim düşüyordu.



Fakat iki yıldır kilom normal gidiyor. Şimdi neden kilo almadığımı anlayabilmeniz için, şu prensipleri yıllardır nasıl uyguladığımı yazmak istiyorum:



Öncelikle, Peygamber Efendimizin SAV tavsiyeleri uyarınca şu üç şeyi prensip edindim:



* Acıkmadan yemek yemem. Annem sorunca daha acıkmadım, akşam namazından sonra hazırla anneciğim, derim mesela.



* Tam doymadan yemeyi bırakırım. Nefsime, biz dünyaya yemek yemeye gelmedik, sabret, inşallah cennette tonlarca kebap, baklava yiyeceksin Celal, bu kadar yeter, ölmezsin, derim.



* Günde iki ana öğün yemek yeter. Sabah ve akşam…



Şimdi şeker hastasısın, iki öğünle nasıl yetiniyorsun, dediniz. Anlatayım.



Ve o prensipleri şu iki şeyi yaparak uyguluyorum:



1. İnsan, her öğün protein almazsa beynine doyduğuna dair sinyal gitmiyor. Her öğün az protein alırım. Tavuk, kıyma, yumurta, balık, peynir, mantar, vs.



 Bir de bildiğimiz ekmeği kesinlikle yemem, her öğün bir-iki dilim kepekli veya tam buğday ekmeği yerim. 



Gençken bir tencere makarna yerdim ama hala açlık hissederdim. Şimdi bir tabak makarnayla doyuyorum çünkü makarnaya annem kıyma katıyor. Yani protein…



2. Ben yemek yerken ve de yedikten sonra, bir-bir buçuk saat hiç su içmiyorum.



İnsanın midesi aynen bir tencere gibidir. Yediğimiz gıda ve yemeklerin hepsi bu tencerede tekrar pişirilir, hücrelere gönderilir. Fakat çok su içince neye benzer biliyor musunuz?



Mesela yemek pişirirken üzerine su boşaltırsanız nolur, yemeğin besleyici özelliği kalmaz, tadı bozulur. Atasözünü bilirsiniz; “Pişmiş aşa su katmak”



Yemekten hemen sonra su içersek aynen bunun gibi dağılır, besleyici özelliği kalmaz ve çabuk acıkırız.



Yemek yerken içtiğimiz su ise, ocakta pişirirken yemeğe koyduğumuz gibi bir-iki bardak civarı olmalıdır.



Ben doymadan yemeyi bırakıyorum, fakat az yediğim bu yemeği, mide tencerem pişirinceye kadar sabrediyorum.



Yemekten bir-iki saat sonra istediğim kadar su içiyorum.



Tabi bunlar ana öğünler. Sabah ve akşam arasında, minik ara öğünlerim oluyor. Bisküvi, hurma, meyve, yağsız kuruyemiş, vs…


 



Bir de ben ayrıca şu üç şeyi sürekli yaparım: 



Annem her sabah bir limon sıkar ve sıcak suyla şekersiz limonata yapar, yağlarımı eritiyor. İkincisi, kahvaltıda ve arada günde bir bağ maydanoz yiyorum.



Üçüncüsü, bol bol litrelerce su içerim. Yemeklerden iki saat sonra…



***



Bütün bunları, yıllardır okuduğum kitap ve yazılar, dinlediğim sohbetlerden uygulayarak yıllardır tecrübe ettim. Evet işe yarıyorki, kilo almıyorum.



YALNIZ ŞUNU DA BELİRTMELİYİM Kİ, KENDİME ARADA ÖDÜL VERİRİM. Ereğli’de HER CUMA NAMAZ SONRASI ETLİEKMEK YERİM MESELA…  



Efendimiz SAV döneminde doktora ihtiyaç duyan çok az kişi varmış.



Peygamber Efendimiz SAV, az hastalanmanın sebebinin, 'Ashabın iyice acıkmadıkça yemek yememesi ve yemekten tam doymadan kalkması' olduğunu söylemiş.



Günümüzde bu sünnetlere az riayet edildiğinden olsa gerek, herkes soluğu ya diyetisyenlerde ya da çeşitli sağlık problemleri yüzünden doktorlarda alıyor.



Uzmanlar telefonlarınızın bataryası iyice bitmeden şarja takmayın, diyorlar.



Laptop bilgisayarımın bataryasının ömrü iki yılda bitmişti. En son, on dakikada şarjı bitiyordu. Değiştirirken sebebini sorduk; sürekli şarj kablosu takılı kullanmamızmış.



Evet, bu bir ilahi kanun mudur bilemiyorum ama acıkmadan, yemek üstüne yemek de Allah bilir, ömrümüzü kısaltabilir. Zaten hastalıkların kaynağı çok yemektir.







Celalin Penceresinden





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder