19 Ekim 2015 Pazartesi

Neden Kitap Yazıyorum?



 

Bunun cevabı aslında çok basit; Benden geriye faydalı bir eser kalması için, böylelikle ölünce amel defterimin kapanmaması için, bu kitabı yazıyorum.

 


Buna, şu anlatacaklarımı öğrendikten sonra karar verdim.

 

Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine göre, Rasûlüllah (sav) şöyle buyurdu:

 

"İnsanoğlu öldüğü zaman, bütün amellerinin sevabı da sona erer.

 Şu üç şey bundan müstesnadır:

 1-  Sadaka-i câriye, (okul, cami, hastane, köprü, aşevi, vs… yaptıran)

 2-  istifade edilen ilim, (faydalı kitap yazan, buluş, icat, öğrenci yetiştirmek, vs… )

 3-  kendisine dua eden hayırlı evlat."

 

(Müslim, Ebû Dâvûd, Tirmizi, Nesâî)

 

***

 



Evet ben zengin değilim ki, cami, okul, hastane, vs. yaptırayım.  

 
 
 

Artık evlenemem, şimdi yatalağım, çocuğum da olamaz.

 

Evet ben bu hadisi belki on yıl önce okudum, nedenlerden biri buydu, ama kitap yazma kararını vermemi sağlayan asıl şey şuydu:

 

***

 

Hastalığımın adı Friedreich Ataksisi. 1860 yılında keşfeden alman doktorun adıyla anılıyor. Bu hastalığın nedeni bilinmiyor, sürekli ilerliyor ve dolayısıyla bir tedavi de yok.

 

Beyincikteki hücreler yaşlanıyormuş. Öyle demişti doktor. Beyincik, beynin alt bölümünde vücudun güç ve denge koordinasyonunu sağlayan bir organımız…

 

Yani, his ve görünüm olarak normal insanlardan farkımız yok. Ama beyincik hücreleri sürekli yaşlandığı için sanki yüz-yüzelli yaşındaki insan gibi güçsüz ve dengesiziz. Belki daha yaşlı…

 

Yani biz Friedreich Ataksisi (FA) hastaları, hızlandırmalı eğitim derler ya, hızlı yaşamış ve çabucak yaşlanmış oluyoruz. O yüzden kendimi ölüme yakın hissederdim.

 

Tabi ölüm saatini ancak Allah bilir. Bazı ülkelerde 60 yaşını aşkın FA hastaları var.

 

Bunları öğrendikten sonra, yukarıdaki hadisi hatırladım ve yazının girişinde belirttiğim gibi, benden geriye faydalı bir eser kalması ve ölünce amel defterimin kapanmaması için, bu kitabı yazmaya karar verdim.

 

Aslında bu bilgileri 7-8 yıl önce öğrendiğim için hayatımı anlattığım minik bir kitapçık yazmıştım, hatta sayfamda da paylaşmıştım. Faydalıydı, yazılarını okudukça namaza başladım, diye mesajlar alıyordum çünkü.

 

Zaten bu yüzden blog sayfama yazılar yazıyorum. Şimdi ise, böyle bir kitabı yazıların özetini de hayat hikayemle harmanlayarak yazma kararı verdim, çünkü 40’lı yaşlardayım.

 

***

 

Şİmdİ YAZMAKTA OLDUĞUM kitabımIN hakkında bİr duyurum olacak!  

 

Şu an kitabı bitirdim sayılır. Fakat birkaç ay düzetmelerle uğraşacağım. Allah ömür verirse, kitabı yayınevlerine basılabilirliğini sormak için göndermeden önce sizlerle paylaşmak niyetindeyim...  


 


Kitabı rahat okunması için üç kısıma ayırdım. Giriş, gelişme, sonuç.

 

Bu üç kısmı da kendi içlerinde bölümlere böldüm. Mesela, giriş kısmı 13 bölümden oluşmaktadır. Her bölüm de alt başlıklar halindedir. Yani okuması gayet kolaydır.

 

Kitap 41 bölümdür. Her hafta Pazartesi, Çarşamba, Cuma olmak üzere haftada üç bölüm yayınlayacağız Allah nasip ederse…

 

Facebook, Twitter ve 252 kişilik email listemdekilerle; blog sayfamda kitabımın o gün yayınladığım bölümünün linkini paylaşacağım.

 

Yılbaşından sonra, Ocak 2016’da başlayacağız, Nisan ortasında bitecek inşallah…

 

***

 

"Ölüleri diriltecek olan Biziz ve insanların ölünceye kadar işleyip Âhiret hayatları için gönderdikleri (sevap ve günahları) da, (öldükten sonra) arkalarında kalan (ama Kıyamet’e kadar hesaplarına işlenmeye devam edecek) iyilik ve kötülüklerini de yazıyoruz. Biz, esasen her şeyi Apaçık bir Öncü Kitap’ta tek tek kaydetmiş bulunuyoruz."

 

(Yasin suresi, 12. ayet)

 




Allah hepimize öldükten sonra amel defterimizin kapanmaması için bu üç şeyi yapmamızı nasip etsin. Tabi bu üç şey, imanlı ölenler içindır.


 

Yoksa, Kuran’ın ifadesiyle amellerimiz boşa gitmiştir. Belki benim gibi aklınıza gelmiştir. İnşallah Edison imanlı ölmüştür de hala sevap yazılıyordur defterine…

 
Allah, en azından arkamızdan dua edecek hayırlı evlatlar yetiştirmeyi nasip eylesin.


 

 

Celalin Penceresinden

 

 

2 yorum:

  1. Merhabalar Celal Bey.
    Milliyet Blog'da ki yazınızla tanıdım sizi. Burada da blog sayfanızın olduğunu profil bilgilerinizden öğrendim. Ben de yıllardır burada blog yazıyorum ama, hiç karşılaşmadık. Nasip değilmiş. 2007 yılından beri buradayım. Eski hesabımı ve sayfalarımı bir kaç kez sildim. Şu anda en son yeniden oluşturduğum sayfamla yayın hayatına devam ediyorum. Ama yine buraya kızarak Milliyet Blog'a yönelmiştim. İşte bazen burada, bazen Milliyet Blog'da oyalanıp duruyoruz.

    Rahatsızlığınız için size Cenab-ı Allah'tan acil şifalar dilerim. Allah'tan ümit kesilmez, mucize de olsa beklenir. Her şeye rağmen O'na şükretmek kulluğumuzun bir gereğidir.

    Kitabınızla ilgili Milliyet Blog'da bilgi edinmiştim. Zannedersem aynı uygulamayı bu blog sayfanızda da yapacaksınız. Size başarılar dilerim. İnşAllah en kısa zamanda son rütuşlarınızı tamamlayıp, kitabınızı okuyucularınızla buluşturursunuz.
    Selam ve dualarımla birlikte en Güzel'e emanet olun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar Recep bey,
      güzel yorumunuz için çok teşekkür ederim.
      amin hastalığım bana Allah'ın hediyesidir, çok şükür...
      Kitabı, yazıda belirttiğim gibi inşallah Ocak 2016'da yayınlamaya başlayacağım
      Allah size de yayın hayatınızda başarılar versin.
      Sevgilerimle
      Celal

      Sil