Bu kadar Dünyaperestlik
olur mu?
Öyle
bir devirde yaşıyoruz ki, -hadislerden
alıyoruz , kıyamete yakın ahir zamandayız- malesef pekçok insan nefsinin ve şeytanın
oyuncağı olmuş.
Cenab-ı
Hak dünya malı ile şu ayetlerde buyuruyor ki:
"Kadın, oğul, birikmiş
altın ve gümüş, güzel atlar, hayvanlar ve ekinler insanlara sevdirildi. Halbuki
bunlar dünya hayatının geçici faydalarından ibârettir." (Âli İmran Suresi 14)
"Muhakkak ki dünya
hayatı; oyun, oyalanma, süslenme, aranızda övünme ve daha çok mal ve evlât
sahibi olma gayretinden ibârettir." (Hadîd Suresi 20)
Rahmetli
Prof. Dr. Mahmud Esad Coşan
Hocaefendi’nin bir sohbetinde şunları dinlemiştim:
“Eskiler dünyayı yaşlı,
acuze bir koca karı fahişeye benzetmişlerdir. Yani yüzünü, gözünü öyle boyamış
ki, dışardan yaşlılığı, yüzünün kırışıklığı anlaşılmıyor, ama kırıtıyor, mendil
atıyor, işve yapıyor, onu kandırıyor, bunu kandırıyor, mendil atıyor, gel
peşimden, diyor.
Velhasıl bu dünya pekçok
insanı aldatıyor. Ahireti unutturuyor. Onun için kahpe dünya demişlerdir. İranlı
bir şair der ki, Sakın dünyadan sana sadık bir yar olur sanma! O, birtek senle
değil, bin tane kocası olan karıdır. Dünyanın vefası yoktur.”
Şimdi
anlatağım gerçek olay tam güler
misin, ağlar mısın denen tarzdan...
Efendimiz
SAV bizi şöyle uyarıyor:
“Şüphesiz her ümmetin bir
fitnesi vardır. Ümmetimin fitnesi, imtihan vesilesi de Maldır.” [Tirmizi,Zühd26]
Bir
şehrimizde yaşayan dünya malına düşkün dört erkek kardeş anne ve babaları
yaşlanınca birşeye karar vermişler.
Anneleri
birer ay sırayla kardeşlerde kalacak. Babalarını ise huzurevine yatıracaklar. Bilmiyorum sorun ne, ama baba sağlıklı.
Belki de huysuz falandır, neyse. Belki de Allah’ın hikmeti, o da babasına
bakmamıştır, kimbilir...
Babalarını
on kilometre ötede özel bir huzurevine yerleştirmişler. Yıllarca arayıp
sormamışlar, sadece aidatı yatırmışlar. Defalarca uyarılmasına rağmen, oğullar son
altı ay aidatı yatırmamış.
Sonunda
yöneticiler ve baba oğullarına bir oyun hazırlamışlar. Huzurevinden aramışlar.
Babanız vefat etti, lütfen gelin cenazeyi alın, diye telefon açmışlar.
Oğullar
hemen birbirine haber vermiş, hemen cenazeyi kaldıralım, demişler. Bu habere
sevinmişler, zira babalarının üzerinde tapulu arsalar varmış.
Hemen
mezarlıktan bir mezar yeri alıp, mezar kazdırmışlar. Kasaptan kilolarca et
alarak fırına, cenazeye geleceklere ikram için kıymalı pide siparişi vermişler.
Sonra
da babalarının cenazesini almak için huzurevine gitmişler. Huzurevine
yaklaşırken, balkonda oturanın babaları olduğunu görünce:
Oğullardan
biri hemen cep telefonundan fırını aramış. Pideyi durdurun, babam ölmemiş,
demiş... Güler misin, ağlar mısın bu hale...
Bari
babalarının ölmemesine Allah’a şükür için cemaate pide dağıtsalardı. :) Değil
mi?
Efendimiz
SAV buyuruyor ki:
“Eğer dünyanın Allah katında
sivrisineğin kanadı kadar bir değere sahip olsaydı, Allah hiçbir kafire
dünyadan bir yudum su bile içirmezdi.” [Tirmizi Zühd 13.İbni Mace Zühd3]
Yine Efendimiz SAV şöyle der:
“Mal ve makam sevgisinin müslümanın dinine verdiği zarar, iki aç kurdun bir koyun ağılında koyunlara verdiği zarardan daha fazladır.” (Tirmizi, Taberani)
Yine Efendimiz SAV şöyle der:
“Mal ve makam sevgisinin müslümanın dinine verdiği zarar, iki aç kurdun bir koyun ağılında koyunlara verdiği zarardan daha fazladır.” (Tirmizi, Taberani)
Sakın yanlış anlamayın, yazımın gayesi fakir yaşayalım demek için değil, dünya sevgisi kalbimize girmesin. Yani tabi ki mal edinelim, helalinden çok kazanalım ama bunları zekat, sadaka, yardım gibi hayırlarda kullanalım.
Allah hepimizin rızkını bol
eylesin, bizi hep VEREN EL yapsın!
Celal
Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder