23 Ekim 2013 Çarşamba

Nurettin Amca ve Helal Kazanç


Nurettin Amca ve Helal Kazanç

 

   Çocukluğumu hatırlıyorum, galiba dokuz yaşındaydım, Konya Ereğli’den Ankara Etimesgut’a taşındığımız zamanlardı.. Tabi o dönemler Etimesgut, henüz belediye değil, gecekondu bölgesiydi.

 


   Biz de iki odalı, tuvaleti bahçede olan bir gecekonduda oturuyorduk. O zamanlar ben, paralı kolej kazanmıştım. Kolejde hep zengin çocukları vardı.

 

   O zamanlar köylü olmaktan, annemin başörtüsünden ve evimizden utanırdım. Oysa insanı asıl insan yapan bunlar değil, ahlakının güzel olmasıymış, malesef bu gerçeği çok sonraları anladım.

 

   Gecekonduda otururken ne kadar mutlu ve huzurluyduk. Yaz akşamları çekirdek çitleyerek çay bahçesinde videoda film izler, ikindi olunca komşularımızla bahçede toplanır, çay içerdik. Şimdi Etimesgut’ta hiç gecekondu kalmadığı gibi her yer beton yığını apartman ile çevrelendi.  Allah sonumuzu hayretsin.

 

  Gecekondu mahallemizde bakkal Nurettin amcamız vardı: Ben, ortaokul yıllarımda yazın Nurettin amcaya yardım ederdim.  Nurettin amca, özellikle Cuma günleri bakkalı bana bırakır, Cuma namazına giderdi. Güvenilmek çok güzel bir duyguydu. Bazen babam akşam işten çıkınca uğrar, muhabbet ederlerdi.  

 


   Bahsettiğim yıllar 1985 gibi seksenlerdi. Enflasyonun yüksek olduğu, her gün zam gelen yıllardı.  Ben bakkalda yardım etmek için dururken toptancı malzemeci gelir, yeni erzak indirirdi. Toptancı, Nurettin amcaya derdi ki:


- Amca bunlara iki defa zam geldi, etiketin hala eski fiyat, değiştir amca...

 

   Nurettin amca, karışma evlat, sen malzemeni koy git, derdi. Ben anlam veremezdim, babama anlattım.

 

   Babam birgün işten çıkınca uğradığında muhabbet ederken bu meseleyi sordu. Nurettin amca cevaben dedi ki:


- Oğlum, insan helalinden kazanmalı...  Ben, mesela aldığım bir ayçiçek yağını dükkandakiler bitene kadar, alış fiyatım artı cüzi kârımla satarım. İsterse yüzde yüz zam görsün evlat. Kazancım böyle helal olmasaydı evlatlarım okuyabilir miydi?

 

   Gerçekten de Nurettin amcanın dört kızı vardı. Hepsini okutmuş, evlendirmişti. Birisi hemşire, ikisi öğretmen, birisi eczacı.... Damatlarından biri doktordur, torunlarından biriyle ben aynı koleje gittim.

 

   Nurettin amca zamanında çok zenginmiş, iflas etmiş ve bir bakkal dükkanı açmış. Bakkalın helal kazancıyla da dört kızını okutmuş.

 

   Nurettin amca 1992’de vefat etti. Ben düşünüyorum. Yalan dünya, habire haketmeden zam yapıp çok kazansaydı nolacaktı? Yine sonunda ölüm yok muydu? Allah rahmet eylesin. Mekanını cennet etsin.

 

Peygamber Efendimiz SAV buyuruyor ki:

   "En temiz ve üstün kazanç, kişinin el emeği ve her türlü dürüst alışverişten kazandığıdır."                    

(Ahmed b.Hanbel, el-Müsned 2/334,357)

 

   Allah, şeytana, nefse uydurmasın. Allah, hepimizin kazancının helal olmasını ve boğazımızdan helal lokmalar geçmesini nasip etsin.

 

Celal Çelik                  Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

***

 
 

 

1 yorum: