21 Nisan 2013 Pazar

“Ne kadarda az şükrediyorsunuz?”


“Ne kadarda az şükrediyorsunuz?”

 

Kıl dönmesi ameliyatı olduğumdan beri beş aydır hala yüzüstü yatıyorum. Yara hala kapanmadı. Allah’ın sevmediği bir yatış şekli biliyorum ama mazeretim var Rabbimizin affına sığınıyorum. Sabır ve şükürle bu uzun yatış meyveli oldu hamdolsun. Allah elliden fazla yazı yazmamı nasip etti.

 


Gaflet, Allah’ı unutmak demektir. İbadetten uzak, günah işlediğinin farkında olmayan insanlar için “Allah gafletten uyandırsın” diye dua ederiz.

 

Ama bence dindar insanlar da gafletteler. Ben kendimi dindar görmüyorum. Benim gibi namaza benzer bişey kıldığını zannedenler de, engelliler de gaflet uykusundalar.

 

Çünkü yeterince şükretmiyoruz. Şeytanın en büyük oyunu insanların şükretmemelerini sağlamaktır. Rabbimiz Kuran’da Şeytanın bu hilesini haber vererek bizi uyarıyor. Ama yine de bu uyarıyı unutup aldanıyoruz.

 

“(İblis) Dedi ki: “Madem öyle, beni azdırdığından dolayı onlar(ı insanları saptırmak) için mutlaka Senin dosdoğru yolunda (pusu kurup) oturacağım. Sonra muhakkak önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım. Onların çoğunu şükredici bulmayacaksın.  (Araf Suresi, 16-17. ayetler)

 

Halbuki her an Allah’a şükür için “Elhamdülillah” demeliyiz. Nasılsın denildiğinde iyiyim hamdolsun demeliyiz. Diyoruz demesine de kalpten şükür hisleriyle dolmuyoruz. Öyle bir gafletteyiz ki sahip olduğumuz şeyleri düşünmüyoruz.

 

Yürümenin ne büyük bir mucize ve nimet olduğunu ve her an şükretmeniz gerektiğini en iyi biz engelliler biliriz. Bazen bakıyorum insanların nasıl yürüdüklerine şaşırıyorum. Önce bir ayağını kaldırıp öne atıyor. Ağırlık öbür ayağına biniyor. Dengeyi bozmadan böyle devam ediyor.

 


Hele bazen maçlarda saygı duruşunu izliyorum. İnsan kıpırdamadan dimdik ayakta duruyor. Acaba bir sopayı dimdik ayakta durdurmak için kaç dayanağa ihtiyaç olurdu. İnsanın ağaç gibi yeraltında kökleri yok. Ey yürüyebilen insanlar her ayağa kalktığınızda şükredin.

 

Ama bu mucizeye şükretmeyi Melun Şeytan bize unutturuyor. Çünkü bir şey sürekli olunca alışıyoruz ve böylece gaflete dalıp şükretmiyoruz. Hergün yediğimiz ekmeğin değerini ramazanda anlıyoruz. Aslında Rabbimizin orucu emretmesinin bir hikmeti de nimetlerin kıymetini anlamamızdır.

 

Sahip olduğumuz nimetlerin değerini anlayıp şükretmemizin bir yolu da hastane ziyaretidir. Ben emekli olduğumdan beri, pek çok kez hastanede yattım. Hastanede öyle hastalar gördüm ki halime şükrettim. Belki de bazıları da beni tekerlekli sandalyede görünce şükretmişlerdir.

 

Şikayete hakkımız yok. Bizim sahip olduklarımızı hayallerinde yaşatan nice insanlar vardır... Gözlerimin görmesine, konuşmaya ve müzik dinlemenin ŞÜKRÜNÜ NASIL YAPSAM?




Ben yürüyemediğim için üzülürken annesinin yüzünü görmeyi ve sesini duymayı hayal kuran binlerce genç var.

”Sonra onu şekillendirip ona ruhundan üfledi. Sizin için işitme, görme ve idrak duygularını yarattı. Ne kadar az şükrediyorsunuz!” (Secde suresi, 9. ayet)





Hatırlarsanız aylar önce, beş yüzyıllık ömründe hep ibadet eden bir adamın mizanda bu beş yüzyıl ibadetinin sadece bir gözüne karşılık geldiğini anlatan bir yazı göndermiştim:

 


 

Yani hakkıyla asla şükredemeyiz ama sık sık “Elhamdülillah” deyip şükür hisleriyle dolmalı ve “Estağfirullah” diyerek te bu eksik şükrümüze af dilemeliyiz. Ne kadar az şükrettiğimizi Rabbimiz bir çok ayette bildiriyor.


”Hâlbuki O, sizin için kulakları, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne kadar az şükrediyorsunuz!” (Mü’minûn suresi, 78. ayet)

Şükürsüzlük öyle bir nankörlüktür ki, Allah bizleri Şeytanın bu tuzaklarından korusun. Bize minik bir hediye verene defalarca teşekkür ederken, bizi yoktan vareden, böyle bir güzel ülkede yaratan, bizi ballarla, sütlerle, muzlarla, baklavalarla, böreklerle, karpuzlarla besleyen Allah’a şükredilmez mi?

 

Babam hergün beni tuvalete götürür ve vinçle klozete oturtur. Yatağıma geri getirince bazen teşekkür etmeyi unutuyorum. Ama babam yine beni hergün tuvalete götürmeye devam eder. Allah razı olsun deyince yüzünde bir gülümseme belirir. Allah şükretmesekte nimetlerini kesmiyor ama şükredince kazandığımız sevapları ahirette göreceğiz inşallah.

 

Fakir olduğu için maddi yardım yaptığımız engelli genç babamı her gördüğünde teşekkür edip içten dualar eder. Babamla onun bu samimiyetini hissediyoruz ve yeni yeni yardımlar yapıyoruz. Biz acizane böyle yaparız da sonsuz rahmet ve cömertlik sahibi Allah yapmaz mı?

 

“Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size nimetlerimi arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, Benim azabım pek şiddetlidir.” (İbrahim Suresi, 7. ayet)

 

 
Peygamber Efendimiz SAV şöyle buyurur:

 

(Bir kimse, kavuştuğu nimeti her hatırlayışta, Allah'a şükrederse, Allahü teâlâ da, onun her şükrüne karşı yeniden sevab verir. ...) [Tirmizi]

 

(Bir nimet için Elhamdülillah diyen, nimetin şükrünü eda etmiş olur.) [Beyheki]

 

(Yemeğe Besmele ile başlayıp, sonunda Elhamdülillah diyenin, daha sofra kalkmadan günahları af olur ) [Taberani] 

 

Allah şükrümüzü artırsın. En kapsamlı şükür ve Allah’ı hoşnut etmenin en iyi yolu NAMAZ kılmaktır. Namaz bizim Allah’a karşı kulluk görevimizdir. Namaz kılarken Allah’ı sıkça anmış olup, Allah’a karşı şükretmiş oluruz.

 



Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder