Kabrin nur dolsun
Fadime yenge
Kitabımda annemin hem öksüz, hem yetim büyüdüğünü
anlatmıştım. Annemle birlikte aynı kaderi paylaşan biri de Bekir dayımdır.
Bekir dayım, evlenene kadar abisi rahmetli Nevzat dayımın
yanında büyür. Bekir Bekir dayım evlendiğinde ne köyde evi, ne tarlası varmış. Allah yetimi sever. Abisi
Nevzat dayım yıllarca Bekir dayımı kollamıştır ve beraber çalışmışlardır.
Evlenirken Nevzat dayım, Bekir dayıma tarla, köyde bir ev ve bahçe
vermiştir. Allah razı olsun.
Bekir dayımın en büyüğü benden küçük, dört oğlu olur.
Fakat Bekir dayım ve Fadime yengem kız evlat sahibi olmayı çok
istemektedirler. Rabbim yetimi kırar mı?
Allah, onlara bir değil, hem de ikiz kız evlat nasip
eder. Biri Ayşe, biri Fatma’dır. Seksenlerde okul kapanınca Ankara’dan
memleketimiz Ereğli’ye giderdik. Köye gidince Bekir dayımgilde kalırdık. O
zamanlar ben 14-15 yaşlarındaydım. Fadime yengeme şaşırırdım. Birisi
kucağında ikisi kundakta altı çocuğa bakıyordu. Bir de biz kalırdık.
Sabahları bazen kilo kilo patates kızartırdı. Bir tencere
yemek bir öğünde biterdi. O zamanlar çamaşır makinesi yoktu. Bahçede kazanlarla
su kaynatır, bakır leğenlerde elinde yıkardı. Koyunları ve inekleri sağardı.
Altı çocuğuna rağmen evi pırıl pırıldı. Çocukların hepsini terbiyeli, edepli,
sevgi dolu, temiz kalpli
yetiştirdi.
Sevgili Bekir dayımın değerli eşi FADİME KASAPÇOPUR
yengemi 26 mart 2013 Salı günü dört ay çektiği beyin kanseri sebebiyle ALLAH,
yanına almıştır.
İnşallah çektiği ızdıraplar günahlarına kefaret olur. Allah, rahmetiyle muamele
eylesin, Cenneti ve cemaliyle müşerref eylesin. Peygamberimize SAV komşu
eylesin... Amin ...
Bekir dayım yine yetim yıllarına döndü. Allah Bekir dayıma ve
çocuklarına sabr-ı cemil versin. Cennette inşallah hiç ayrılmayacağız.
Bir engelli olarak
okuyunca huzur bulduğum minik bir kitapçık var. Bediüzzaman Said Nursi’ye
ait “Hastalar Risalesi”
isimli kitaptan ‘Ölüm’ün imanla ölen için kimseler için mahiyetini
paylaşmak istiyorum.
***
"ÖLÜM, sureten göründüğü gibi dehşetli değil. Çok risalelerde gayet kat'î, şeksiz, şüphesiz bir surette, Kur'ân-ı Hakîmin verdiği nurla ispat etmişiz ki, ehl-i iman için ölüm, vazife-i hayat külfetinden bir terhistir. * Hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten (kulluktan) bir paydostur. * Hem öteki âleme gitmiş yüzde doksan dokuz ahbap ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir. * Hem hakikî vatanına ve ebedî makam- ı saadetine girmeye bir vasıtadır. * Hem zindan-ı dünyadan, bostan-ı cinâna (cennet bahçelerine) bir davettir. * Hem Hâlık-ı Rahîminin fazlından, kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye (ücret almaya) bir nöbettir. * Madem ölümün mahiyeti hakikat noktasında budur; ona dehşetli bakmak değil, bilâkis rahmet ve saadetin bir mukaddemesi nazarıyla bakmak gerektir."
***
Celal
Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder