Mesnevi Okumaları – 40 – Allah’a Tevekkül Etmek Ne Demektir?
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Yüce
Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır
Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri
olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.
Şimdi yine sözü çok uzatmadan 40. Mesnevi
yazısına başlamak istiyoruz:
GÜZEL BAKAN
SEBEPLERE TAKILMAZ
Kur'ân-ı Kerîm, sebeplerden ziyâde Müsebbibü'l-Esbâb olan Allah'a tevekkül etmeyi tavsiye eder.
® Dün gece biraz bir şey yemiştim; yemeseydim söz
yularını, senin anlayışının eline tam verirdim. Yâni konuyu daha çok
açıklardım.
® Aslında, dün gece biraz bir şey yemiştim demem
de masal, çünkü her ne gelirse ondan, o müsebbibü'lesbâb olan Allah'tan
geliyor.
® Gerçeği gören gözlerden güzel bakmayı öğrendin
ise; yâni nebîlerden, velîlerden bakmak, görmek dersini aldınsa, ne diye
sebeplere göz dikip kalıyorsun?
® Sebepler üstünde başka sebepler de vardır. Sen,
zahirî, görünen sebeplere bakma, bâtınî ve hakîkî sebeplere bak.
PEYGAMBERLER
SEBEBE TAKILMAMAYI ÖĞRETMEK İÇİN GELDİLER
® Peygamberler sebepleri gidermek için geldiler.
Mucizelerini Zuhal yıldızına kadar çıkardılar.
® Sebepsiz olarak denizi yardılar, ekin ekmeden
buğday yığını buldular.264
Mesnevi’nin
Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik
Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu
yazmış:
264
Hz. Mûsâ, asası ile Şap Denizi'ne vurmuş, açılan oniki yoldan,
Israiloğullan karşı sahile geçmişti. Âdem (a.s) yeryüzüne inince, buğday mahsûlü bulmuş, onunla karnını doyurmuştu. Sonra o tohumları ekmiş biçmişti.
® Onların çalışmaları ile kumlar un oldu, keçinin
yünü çekilince ibrişim hâline geldi.265
Yine Şefik Can
dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
265 İbrahim (a.s), bir kıtlık zamanında un getirmek için bir dostuna bir adam
gönder miş, istenilen kimsede un bulunamadığı için, giden adam boş dönmüştü. İbrahim (a.s), aile
etrafını avutmak için çuvalı kumla doldurmuştu. Kadınlar çuvalı açınca, has ve beyaz bir
un buldular. Onunla ekmek yaptılar.
İbrişim meselesi de Hz. Musa'nın hareminde vâki oldu. Keçileri ona ibrişim vermişti.
® Kur'ân-ı Kerîm, sebeplerden ziyâde, müsebbibü'l-esbâb
olan Allah’a tevekkül etmeyi tavsiye eder. Zahiren fakîr olanın yüceliğinden,
zahiren yüce olan Ebû Leheb ve onun gibi imansızların helakinden bahseder.
® Ebâbîl kuşları iki üç taş atar, kalabalık bir
Habeş ordusunu kırar, geçirir.266
Yine Şefik Can
dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
266
Habeş valisi Ebrehe'nin ordusu, Ebâbîl kuşları tarafından bozguna uğratılmıştı.
® Havada uçan kuşların attıkları taşlar, ordudaki
filleri delik deşik etti.
® Kesilmiş bir ineğin kuyruğunu, öldürülmüş adama
vur ki, o anda dirilsin, kefenden çıksın.
® Boğazı kesilmiş, ölmüş adam yerinden sıçrasın,
kalksın da, kanını dökenlerin kanını istesin.267
Yine Şefik Can
dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
267
Bir adam öldürülmüş, kaatili meçhul kalmıştı. Hz. Mûsâ ilâhî vahiy ile bir sığırı kurban ettirdi, onun
kuyruğu ile ölmüş adama vurunca, ölü dirildi, kaatilini
haber verdikten sonra tekrar öldü.
ALLAH’A TEVEKKÜL
ETMEK NE DEMEKTİR?
® Böylece, Kur 'ân'ın başlangıcından sonuna kadar
bütün âyetleri, illetleri, sebepleri giderir.268
Yine Şefik Can
dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
268 Dünya sebepler âlemi olduğu için sebepler tamamıyle terk edilemez. Meselâ; kuyudan su çekeceğiz, bunun için kova ve ip lâzımdır. Onlar bulunur da suyu çekecek kimse bulunmazsa, su
yine çıkmaz.
Bunun gibi sebeplere tesiri
veren Cenâb-ı Hakk'ın irâdesi ve takdiri olmayınca, hiç bir sebep ve illet bir iş göremez. İşte sebeplere güvenmeme, Allah'a tevekkül ve dayanma da bu demektir.
Hz. Mevlâna Dîvân-ı Kebîr'inde "Müsebbibü'l-esbâbı (=sebepleri hazırlayanı yâni Hakk'ı) bulmak ümidi ile, ben sebepler
kervanının yolunu kestim." diye
buyurmaktadır.
® Bu sebep
ve müsebbib konuları, işi uzatıp duran akıl ile, keşf ve hâl edilemez. Sen
candan hulûs ile Allah'a kulluk et ki bunun hakikati sana açılsın.269
Yine Şefik Can
dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
269 Bir
hadîs-i şerifte buyurulmuştur ki: "Bir
kimse, bildiği ile kulluk ederse, Allah ona, bilmediği ilmi ihsan
eder."
DÜŞÜNCELER
Mesnevi’nin
3. Cildindeki bu hikayede Hz Mevlanamız, Allah’a güvenirsek, ona samimi
tevekkül edersek, dilerse istediğimizi sebepsizde yaratabilir, bunu öğrettti,
Allah ondan razı olsun.
Yani Allah
dilerse tedavisi bulunamayan bu FA hastalığıma sebepsiz şifa verebilir. Allah
dilerse doktorsuz ilaçsız da şifa verebilir. Bana düşen samimi kulluk ve duaya
devam etmek.
Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren,
Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi, yaşayan son Mesnevihan sevgili Hayat Nur
Artıran Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.
Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak inşallah.
Cenabı Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize
nasip etsin.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder