Diyanete Bir Rica
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Bugün 3
Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu hafta sizlere engelliler konusunda yazmak
istiyoruz:
Hani meşhur bir söz var ya; “Her insan bir engelli adayıdır.” Evet doğru bir söz, ama bu sözü
engelliler üstüne almıyor. Oysa biz engellilerde daha fazla engelli olmaya
adayız.
Mesela ben yatalağım, belden aşağım çalışmıyor.
Ama halime çok şükür. İki sevgilim, yani iki gözüm ve iki kulağım sağlıklı. Her
sabah sanat müziği dinleyerek güne başlıyorum.
Evet biz engelliler de halimize şükredelim ki engelimiz
artmasın. Çünkü;
“Ve
düşünün ki: Rabbiniz şöyle ilan buyurdu: ‘Eğer şükrederseniz, Ben nimetlerimi
daha da artırırım, ama nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki azabım pek
şiddetlidir!’ "
(İbrahim
suresi, 7. ayet)
Her insan engelli adayıdır. Bir gün karşıdan
karşıya geçerken araba çarpıp benim gibi tekerlekli sandalyeye düşmeyeceğinin
garantisi olan var mı?
Herkes yok tabi, diyor. Ama empati yapamıyor.
Yani kendini karşısındakinin yerine koyup, onun duygularını anlayamıyor. Bunun
için öncelikle empati yapmayı öğrenmemiz gerek.
NASIL MI? Mesela tekerlekli sandalyeye oturarak
bir yerden bir yere gidin. Önünüze çıkan basamak, çukur, tümseklerde ayağa
kalkmadan yardımsız aşmayı deneyin.
Mesela gözünüzü bağlayın ve bir yerden bir yere
yürüyün. Bunlar 3 Aralıklarda okullarda uygulanabilir. Böylece öğrenciler
engellilerin yaşadığı sorunları bizzat hissedebilir.
ENGELLİLERİ GÖRMEZDEN
GELMEYİN
Empati yaptık ama asıl mesele bu empatiyi
hayatımızda uygulayabilmek… Facebook’ta bir görme engelli arkadaşımız bu konuda
çok güzel bir paylaşım yapmış, aşağıda yazımıza ekliyoruz:
( *** Mesleğinizi söyler misiniz?
Öğretmen.
Peki, eğitim hayatınızda hiç engelli öğrenciniz oldu mu? Kapınıza gelip de, sınıfınıza almadığınız öğrenciyi hatırlatayım mesela. Ya da idarenin zoruyla aldığınız ama arka sıralara oturttuğunuz olmadı mı?
Öğretmen.
Peki, eğitim hayatınızda hiç engelli öğrenciniz oldu mu? Kapınıza gelip de, sınıfınıza almadığınız öğrenciyi hatırlatayım mesela. Ya da idarenin zoruyla aldığınız ama arka sıralara oturttuğunuz olmadı mı?
*** Sizin mesleğiniz nedir?
Mimar.
Peki siz yaptığınız projelerde engellileri hesaba kattınız mı? Siz, binayı teslim ettikten sonra, kaç bedensel engellinin o binaya giremediğini biliyor musunuz?
Mimar.
Peki siz yaptığınız projelerde engellileri hesaba kattınız mı? Siz, binayı teslim ettikten sonra, kaç bedensel engellinin o binaya giremediğini biliyor musunuz?
*** Ya sizin mesleğiniz nedir?
Minibüs şoförü.
Hani geçen gün arabanıza bir görme engelli binmişti,
Hatırlıyorum, hatta ben ona iyilik olsun diye parasını bile almamıştım.
Minibüs şoförü.
Hani geçen gün arabanıza bir görme engelli binmişti,
Hatırlıyorum, hatta ben ona iyilik olsun diye parasını bile almamıştım.
Senin o parasını almadığın görme engelli, avukattı. İyilik edeyim derken adamı mahcup ettin.
*** Peki siz?
Ben sıradan bir işçiyim. Benim engelliyle filan işim olmaz.O kadar emin olma. Geçen gün kazı yaptığın ve açık bıraktığın çukura bir görme engelli düşüp kolunu kırdı. Gece olduğu için haberin olmadı, biliyor muydun?
Ben sıradan bir işçiyim. Benim engelliyle filan işim olmaz.O kadar emin olma. Geçen gün kazı yaptığın ve açık bıraktığın çukura bir görme engelli düşüp kolunu kırdı. Gece olduğu için haberin olmadı, biliyor muydun?
Ya, gerçekten mi? Hay Allah! Koca çukuru herkes görür zannetmiştim.
---
---
Diyalogları çok ama çok uzatabiliriz. Görüldüğü gibi, imtihanımızın önemli bir parçası da engellilerdir.
Örneklerimizden
anlaşılacağı gibi, engellilerle ilgili
bilgi sahibi olmak için, ille de
engelli veya engelli yakını olmak gerekmiyor. Her
meslekten kimsenin, daha doğrusu herkesin
engellileri bilmesi gerekir.
Ezcümle; engelliler toplumla,
toplum da engellilerle imtihan halindedir. Üstelik toplumun engellilerle imtihanı, ihmal ediliverecek basit
bir şey değildir. Doğrudan doğruya kul hakkına girer ki, Allah muhafaza,
çok tehlikelidir.
)
Engellileri
görmezden gelmeyin, onlara acımayın, normal insanlar gibi davranın. Engelli de
insandır.
******
DİYANET’E BİR
ÖNERİ
Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığına
bir önerim olacak. Neden cami imamlarımız haftada bir gün mahallelerindeki
engellileri sırayla ziyaret ederek dini sorularını cevaplamazlar?
Her engellinin Efkan Vural Hocam
gibi ilahiyatçı komşusu yok malesef. Efkan hocam bana teyemmüm abdesti almayı
ve oturarak namaz kılmayı öğretmişti. Allah razı olsun.
Evet efendim keşke haftada yada ayda bir gün imamlar mahallelerindeki engellileri sırayla ziyaret etseler. Bayan engelli kardeşlerimi ise bayan Kuran Kursu Hocaları ziyaret edebilir.
Facebook’ta
birçok engelli kardeşimin iman zayıflığı var. Kimisi Allah’a inanmıyor, kimisinin
kafasında şüpheler var, kimisi neden ben engelliyim diye üzülüyor.
Bazı
engelli arkadaşlarım dini konuları bana soruyor. Yattığım yerde nasıl namaz kılayım,
rüyamda ihtilam oluyorum, cihaza bağlı yatalağım, napacam diye.
Ben
de Efkan hocamın bana verdiği fetvayı söylüyorum. Dinimiz kolaylık dinidir. Bizim
gibi engelliler için teyemmüm abdesti olur. İster namaz kılarız, ister boy
abdesti yerine geçer.
Mesela bağlı olduğumuz aile hekimimiz Gülcan Alaşahin hanım, çarşamba günleri yaşlı hasta ve engellileri ziyaret ederek muayene eder. Sırayla gelse de bazen ihtiyacım olup çağırınca da gelir. Allah razı olsun.
Evet
neden devletimiz beden sağlığımız kadar ruh sağlığımızı da düşünmez? Dini yönden destekte bir ihtiyaçtır. Hatta
bence daha önemlidir. En büyük engel Allah’ı tanımamaktır. İmansız ölenin
ahirette işi zordur.
Engellide
insandır ve vatandaştır. Diyanet Kurumumuzun engellilere son yıllarda önemli
hizmetleri inkar edilemez, camilere rampa gibi ve Diyanet TV’de işaret diliyle
Cuma Hutbesi gibi…
Fakat birde benim gibi yatalak engelliler var, bizlerde vatandaşız ve dini hizmet almaya hakkımız var. Sadece namaz ve ibadetleri öğrenmek için değil, dini sohbette bir ruhi ihtiyaçtır.
İnşallah
Diyanet Kurumumuz bu önemli ihtiyacımıza duyarsız kalmayacaktır.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder