3 Aralık 2018 Pazartesi

Diyanete Bir Rica


Diyanete Bir Rica


Merhaba sevgili gönül dostlarımız,


Allah'ın, Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.


Bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu hafta sizlere engelliler konusunda yazmak istiyoruz:




Hani meşhur bir söz var ya; “Her insan bir engelli adayıdır.” Evet doğru bir söz, ama bu sözü engelliler üstüne almıyor. Oysa biz engellilerde daha fazla engelli olmaya adayız.


Mesela ben yatalağım, belden aşağım çalışmıyor. Ama halime çok şükür. İki sevgilim, yani iki gözüm ve iki kulağım sağlıklı. Her sabah sanat müziği dinleyerek güne başlıyorum.


Evet biz engelliler de halimize şükredelim ki engelimiz artmasın. Çünkü;


“Ve düşünün ki: Rabbiniz şöyle ilan buyurdu: ‘Eğer şükrederseniz, Ben nimetlerimi daha da artırırım, ama nankörlük ederseniz haberiniz olsun ki azabım pek şiddetlidir!’ "

(İbrahim suresi, 7. ayet)


Her insan engelli adayıdır. Bir gün karşıdan karşıya geçerken araba çarpıp benim gibi tekerlekli sandalyeye düşmeyeceğinin garantisi olan var mı?


Herkes yok tabi, diyor. Ama empati yapamıyor. Yani kendini karşısındakinin yerine koyup, onun duygularını anlayamıyor. Bunun için öncelikle empati yapmayı öğrenmemiz gerek.


NASIL MI? Mesela tekerlekli sandalyeye oturarak bir yerden bir yere gidin. Önünüze çıkan basamak, çukur, tümseklerde ayağa kalkmadan yardımsız aşmayı deneyin.


Mesela gözünüzü bağlayın ve bir yerden bir yere yürüyün.  Bunlar 3 Aralıklarda okullarda uygulanabilir. Böylece öğrenciler engellilerin yaşadığı sorunları bizzat hissedebilir.



ENGELLİLERİ GÖRMEZDEN GELMEYİN


Empati yaptık ama asıl mesele bu empatiyi hayatımızda uygulayabilmek… Facebook’ta bir görme engelli arkadaşımız bu konuda çok güzel bir paylaşım yapmış, aşağıda yazımıza ekliyoruz:


( *** Mesleğinizi söyler misiniz?
Öğretmen.
Peki, e
ğitim hayatınızda hiç engelli öğrenciniz oldu mu? Kapınıza gelip de, sınıfınıza almadığınız öğrenciyi hatırlatayım mesela. Ya da idarenin zoruyla aldığınız ama arka sıralara oturttuğunuz olmadı mı? 


*** Sizin mesleğiniz nedir?
Mimar.
Peki siz yapt
ığınız projelerde engellileri hesaba kattınız mı? Siz, binayı teslim ettikten sonra, kaç bedensel engellinin o binaya giremediğini biliyor musunuz?


*** Ya sizin mesleğiniz nedir?
Minib
üs şoförü.
Hani ge
çen gün arabanıza bir görme engelli binmişti,
Hat
ırlıyorum, hatta ben ona iyilik olsun diye parasını bile almamıştım.


Senin o parasını almadığın görme engelli, avukattı. İyilik edeyim derken adamı mahcup ettin.


*** Peki siz?
Ben s
ıradan bir işçiyim. Benim engelliyle filan işim olmaz.O kadar emin olma. Geçen gün kazı yaptığın ve açık bıraktığın çukura bir görme engelli düşüp kolunu kırdı. Gece olduğu için haberin olmadı, biliyor muydun?


Ya, gerçekten mi? Hay Allah! Koca çukuru herkes görür zannetmiştim.
---

Diyalogları çok ama çok uzatabiliriz. Görüldüğü gibi, imtihanımızın önemli bir parçası da engellilerdir.


Örneklerimizden anlaşılacağı gibi, engellilerle ilgili bilgi sahibi olmak için, ille de engelli veya engelli yakını olmak gerekmiyor. Her meslekten kimsenin, daha doğrusu herkesin engellileri bilmesi gerekir.


Ezcümle; engelliler toplumla, toplum da engellilerle imtihan halindedir. Üstelik toplumun engellilerle imtihanı, ihmal ediliverecek basit bir şey değildir. Doğrudan doğruya kul hakkına girer ki, Allah muhafaza, çok tehlikelidir. )


Engellileri görmezden gelmeyin, onlara acımayın, normal insanlar gibi davranın. Engelli de insandır.


******


DİYANET’E BİR ÖNERİ


Şimdi Diyanet İşleri Başkanlığına bir önerim olacak. Neden cami imamlarımız haftada bir gün mahallelerindeki engellileri sırayla ziyaret ederek dini sorularını cevaplamazlar?


Her engellinin Efkan Vural Hocam gibi ilahiyatçı komşusu yok malesef. Efkan hocam bana teyemmüm abdesti almayı ve oturarak namaz kılmayı öğretmişti. Allah razı olsun.



Evet efendim keşke haftada yada ayda bir gün imamlar mahallelerindeki engellileri sırayla ziyaret etseler. Bayan engelli kardeşlerimi ise bayan Kuran Kursu Hocaları ziyaret edebilir.


Facebook’ta birçok engelli kardeşimin iman zayıflığı var. Kimisi Allah’a inanmıyor, kimisinin kafasında şüpheler var, kimisi neden ben engelliyim diye üzülüyor.


Bazı engelli arkadaşlarım dini konuları bana soruyor. Yattığım yerde nasıl namaz kılayım, rüyamda ihtilam oluyorum, cihaza bağlı yatalağım, napacam diye.


Ben de Efkan hocamın bana verdiği fetvayı söylüyorum. Dinimiz kolaylık dinidir. Bizim gibi engelliler için teyemmüm abdesti olur. İster namaz kılarız, ister boy abdesti yerine geçer.   


Mesela bağlı olduğumuz aile hekimimiz Gülcan Alaşahin hanım, çarşamba günleri yaşlı hasta ve engellileri ziyaret ederek muayene eder. Sırayla gelse de bazen ihtiyacım olup çağırınca da gelir. Allah razı olsun.


Evet neden devletimiz beden sağlığımız kadar ruh sağlığımızı da düşünmez? Dini yönden destekte bir ihtiyaçtır. Hatta bence daha önemlidir. En büyük engel Allah’ı tanımamaktır. İmansız ölenin ahirette işi zordur.




Engellide insandır ve vatandaştır. Diyanet Kurumumuzun engellilere son yıllarda önemli hizmetleri inkar edilemez, camilere rampa gibi ve Diyanet TV’de işaret diliyle Cuma Hutbesi gibi… 



Fakat birde benim gibi yatalak engelliler var, bizlerde vatandaşız ve dini hizmet almaya hakkımız var. Sadece namaz ve ibadetleri öğrenmek için değil, dini sohbette bir ruhi ihtiyaçtır.
 

İnşallah Diyanet Kurumumuz bu önemli ihtiyacımıza duyarsız kalmayacaktır.



Celalin Penceresinden


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder