Mesnevi Okumaları – 21 – Dikenli Çalı Diken Adamın Hikayesi
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Yüce
Allah’tan hayırlarla dolu güzel bir HAFTA geçirmenizi niyaz ederiz.
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Efendim bu hafta yine Hz Mevlana’nın asırlardır
Hak aşıklarının gönlüne ılık meltemler estiren Hikmet pınarı bir Kuran tefsiri
olan eşsiz eseri Mesnevi’den alıntılara devam ediyoruz.
Geçen sene, 2017 başında yılbaşı gecesi sevgili
arkadaşım Hülya Keleş Hanımın tavsiyesiyle Youtube’dan Hz Mevlana ile ilgili
bir film izlemiştim.
Filmdeki rehber genç Hz Mevlana ile ilgili bişey
bilmiyordu ve turiste mahcup oluyordu ve “şu yabancı Mesnevi’yi biliyor, ben
kendi değerimizi bilmiyorum”, diyerek kendini kınıyordu.
Filmden etkilendik ve o gece Mesnevi okumaya
karar verdik. Sonra sevgili eski komşumuz ilahiyatçı Efkan Vural hocamın
tavsiyesiyle okuduklarımızdan etkilendiklerimizi yazmaya başladık inşallah. Bu
yazıların kısaca hikayesi budur.
Şimdi sözü çok uzatmadan 21. Mesnevi yazısına
başlamak istiyoruz:
DİKTİĞİN DİKENLERİ
SÖK AT
Bir valinin
yola dikenli çalı dikene "Diktiğin dikenleri sök." diye emir vermesi
® Tatlı
sözlü, fakat sert huylu adamın biri yol üstüne dikenli çalı dikmişti.
® Yoldan
geçenler onu ayıpladılar; "Bunları sök at." dediler. Fakat o
dinlemedi, sökmedi.
® O
dikenli çalı her an büyüyor, çoğalıyordu/Halkın ayağı diken yarası ile kanlara
bulanıyordu.
®
Geçenlerin elbisesi dikenlerden yırtılıyor, yalın ayak gezen yoksulların
ayaklan paramparça oluyordu.
® Vali o
adama; "Bunları sökmelisin!" diye emir verince, o "Evet."
dedi. "Bir gün sökerim."
® Bir
müddet yarın öbürgün sökerim diye vaadde bulundu. Bu müddet içinde de diktiği
dikenler kökleşti, kuvvetlendi.
® Bir gün
vali ona; "Ey vaadini yerine getirmeyen, sözünde durmayan; beri gel,
buyruğumuzu sürüncemede bırakma." dedi. "İşi yerine getir."
® Çalıyı
diken adam; "Amca, önümüzde hayli günler var, merak etme günün birinde
sökerim." dedi. Vali de "Çabuk ol, işi savsaklama, vaadini yerine
getir." diye söylendi.
®
"Sen yann bu işi görürüm diyorsun ama, şunu iyi bil ki gün geçip gittikçe
® O
dikenler daha çok yeşeriyor, kuvvetleniyor. Onu sökecek olan da ihtiyarlıyor,
kuvvetten düşüp kalıyor.
Mesnevi’nin
Farsçadan dilimize çevrilmiş en güzel tercümesi olan bu kitapta Sertarik
Mesnevihan Hz. Şefik Can (1909-2005) dedemiz bu beyitle ilgili sayfanın altına şu dipnotu
yazmış:
Aziz
Peygamberimizin "'Bir şeyi sonra yaparım' diyenler helak oldular."
hadisi bu konuyu aydınlattığı gibi "Bu günki işi yarına bırakma."
atasözü de aynı konuyu ifade etmektedir.
HER KÖTÜ HUYUMUZ BİR DİKENDİR
® Diken
güçlenmede, boy atmada; diken sökecek ise ihtiyarlamada, gücü kuvveti
eksilmede.
® Diken
her gün, her an yeşerip tazelenmede; diken sökecek her gün daha da perişan
olmada, kuruyup gitmede...
® O daha
da gençleşiyor, sen daha da ihtiyarlıyorsun. Çabuk ol, vaktini boşa
geçirme..."
® Sen de
her bir kötü huyunu bir diken bil. O dikenler kaç keredir senin ayaklarına
battı, seni yaraladı.
® Evet;
kaç kere kötü huyun seni yaraladı, perişan etti. Sen kendi tabiatından
hastalandın. Fakat sende duygu olmadığından, hastalığın sebebini anlamıyorsun.
Sen çok duygusuz yaratılmışsın.
® Çirkin
huyunun başkalarını rahatsız ettiğini, yaraladığını bilmiyorsan
® Kendi
yarandan da haberin yok mu? Bu durumunla sen, hem ken dine, hem başkalanna
dertsin, azapsın!
İYİ HUYLARINLA NEFSİNLE SAVAŞA GİR
® Sen, ya baltayı al, erkekçe vurup Hz. Ali gibi Hayber Kalesi'nin kapısını
kopar.
Yine Şefik Can
dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
ibâdet ve iyi
huylarınla, nefsinle savaşa gir. Hz. Ali'nin Hayber Kalesi'nde gösterdiği
yiğitliği, sen de kötü huylarını bozguna uğratarak göster. Nefs-i emmârenin
kalesine hücum et. Kapısını kopar... Cihâd-ı ekber sevabı kazan.
® Yahut şu
dikeni gül fidanı hâline getir. Yâni gül fidanı ile aşıla. Kötü huyunun ateşini
dostun nuru hâline sok.
® Böylece
dostun nuru, sendeki şehvet ateşini söndürsün; onunla buluşmak senin
dikenlerini gül bahçesi hâline getirsin.
ATEŞİ SÖNDÜREN MÜMİNİN NURUDUR
® Sen cehenneme
benziyorsun, mürşid ise mümindir. Bir müminde ateşi söndürmek imkânı vardır.
® Hz.
Muhammed Mustafa (s.a.v.) efendimiz cehennemden bahsederken buyurdu ki:
"Cehennem, korkusundan mümine yalvarır da der ki:
®
'Pâdişâhım, benden çabuk geç git ki, senin nurun benim nârımı, ateşimi
söndürecek.'"
® Şu
hâlde; ateşi yok eden müminin nurudur. Çünkü bir şeyi, zıttından başka bir
şeyle gidermek imkânsızdır.
® Adalet
günü olan kıyamette nâr (=ateş) nurun zıttıdır. Çünkü nâr kahrdan meydana
gelmiştir. Nûr ise Hakk'ın lûtfundan, kereminden yaratılmıştır.
® Eğer sen
nârın şerrini gidermek istiyorsan, ateşin gönlüne Hakk'ın rahmet suyunu dök.
® O rahmet
suyunun kaynağı mümindir. Âb-ı hayat ise; ihsan ve iyilik sahibinin tertemiz
olan ruhudur.
Yine Şefik Can
dedemiz sayfanın altına bu beyitle ilgili şu dipnotu yazmış:
İhsan nedir? Ve nıuhsin kimdir? Çoğu
zaman iyilik anlamına kullandığımız ihsan kelimesinin lügat mânâsı: Bir şeyi
iyi ve güzel yapmaktır. Bir hadiste şöyle buyrulmuşiur: "İhsan senin
Allah'a, onu görüyormuş gibi ibâdet etmendir. Eğer sen onu göremiyorsan. o seni
görmektedir." Cenâb-ı Hakk'ı görüyormuş gibi zevkle, huşu ile ibâdet eden,
namazını ihlas ile kılan, orucunu riyasız tutan mümin de murisindir.
NEFSİN ATEŞİ SÖNÜNCE GÖNÜL
BAHÇESİNE NE EKERSEN YEŞERİR
® Senin
nefsin o tertemiz olan müminden kaçar. Çünkü sen, ateş tabiatlisin, o ise ırmak
suyu gibidir.
® Ateşi su
söndürdüğü için, ateş sudan kaçıcıdır.
® Senin
duygun, düşüncen hep ateştendir. Şeyhin, mürşidin duygusu, düşüncesi ise; o
latîf, o hoş nurdandır.
© Mürşidin
nuru suyu, ateşe damla damla düştükçe, ateşten cız, cız ses çıkar.
© O
cızladıkça sen ona: "Derde bat, öl geber!" de de şu cehennem gibi
olan nefsin soğuşun.
© Soğuşun
da, nefsinin ateşi senin ruhunun gül bahçesini yakmasın. Adaletini, ihsanını
yok etmesin.
® Nefsinin
ateşi söndükten sonra, gönül bahçesine ne ekersen biter. Lâleler, ak güller,
güzel kokulu marsirnalar yetişir.
® Yine
anayoldan (yâni konudan) ayrıldık. Hocam konuya gel, bahsimiz nerede idi?
® Şunu
anlatıyorduk: "Ey hasetçi kişi! Eşeğin topal, varacağın yer ise uzaktır.
Çabuk ol, tövbe ve istiğfarı yarına bırakma!
® Yıl
geçti, ekin vakti de değil, sende ise yüz karalığından, kötü amellerden başka;
bir şey yoktur.
® Beden
ağacının köküne kurt düştü. Onu söküp ateşe atmak, kulluk ederek, iyi işler
yaparak onu öldürmek gerek.
***
DÜŞÜNCELER
Hz. Mevlana, Mesnevi’nin 2. Cildinin bu bölümünde çalı dikeni
benzetmesiyle nefsin kötü huylarını kastediyor ve o huylardan vazgeçmedikçe,
zamanla kökleşeceğini ve yaşlandıkça o kötü huyları terketmenin imkansız
olacağını anlatmış. Allah razı olsun.
O kötü huylar ta çocukken
başlıyor ve önemsiz görünüyor ama o dikenler büyüdükçe insanları yaralıyor.
Yalancılık, iftira, dedikodu, kin, nefret, küfürlü konuşma, pis şakalar yapma,
vs…
Bir de acizane bu hikayeden NAMAZa başlamayı hep erteleyenleri
hatırladım.
Şefik Can dedemizin tercümesinden alıntılar yapmama izin veren,
Rahmetli Şefik Can Hocamızın talebesi yaşayan son Mesnevihan Hayat Nur Artıran
Hanımefendiye çok teşekkür ederiz.
Bu yazıdan tek gayemiz Allah rızası için faydalı olmak.
Allah Mesnevi’yi okuyup anlamayı ve uygulamayı cümlemize nasip
etsin.
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder