Dünya Şükretme Günü
Günaydın
sevgili gönül dostlarımız, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…
Allah'ın
ve Resulunün SAV selam ve bereketi üzerinize olsun.
Bugün 4
Aralık 2017. Dün 3 Aralık Dünya
Engeliler Günü idi.
Başlıktaki
Dünya şükretme günü diye bir gün yok dediniz biliyoruz. Bu yazıda engelliler
ilgili güzel bir yazıdan alıntı yapıp yazının sonunda başlığı açıklayacağız
inşallah.
Yeğenim Nuriye İrem ile - Ereğli - 2014 |
Sivas’ta
öğretmenlik ve engellilerle ilgili çok etkinlikler yapan, Ereğli’li hemşehrim
görme engelli sevgili Selman Devecioğlu kardeşim benim gibi www.ereglihaberleri.com ‘da
gönüllü köşe yazarlığı yapıyor.
Geçenlerde
onun yazısını okuyunca acizane bu yazıdan alıntılar yapmak istedik. Yazıyı
maille gönderdi. Allah razı olsun. Yazının tümünü burdan okuyabilirsiniz.
Selman
kardeşim doğuştan görme engelli. Annesinin, babasının, eşinin, çocuğunun yüzünü
hiç göremedi. Buna rağmen hayat dolu,
güleryüzlü, hayata pozitif bakan birisi, esprili, Allah selamet versin.
2015
yazında babasıyla birlikte Konya Ereğli’deki evimizde ziyaret etmişti sağolsun.
Sohbet sırasında konu engellilik ve şükretmeye gelmişti. Selman’a dedim ki:
“Ben
yatalağım ama çok şükür duyuyor, görüyorum.” Selman şöyle cevap verdi:
“Abi ben
göremiyorum ama çok şükür yürüyebiliyorum. Bana deselerki sana göz vereceğiz
ama ayaklarını alacağız, inanki Hayır derim abi.”
Halinize
çok şükredin. Sizin sahip olduğunuz nimetlerin birisini bile elde etmek için,
tüm servetini verecek nice hasta milyonerler vardır. Her zaman Elhamdülillah
demelisiniz.
Neyse sözü
uzatmadan alıntıları kopyalıyorum sonrasında güzel bir yazı paylaşacağız.
ENGELLİLERLE
İLGİLİ KULLANILAN TARTIŞMALI CÜMLELER
“Üç Aralık Dünya engelliler Günü” yaklaşıyor. En sık
duyacağımız sözlerden biri de “Engelliler gününüz kutlu olsun”. Engelli sivil
toplum örgütleri bu cümlenin kullanılmasına son zamanlarda karşı çıkıyor.
Sebebini sorduğumuzda, anneler günü kutlanır, öğretmenler günü kutlanır, ama
engelliliğin neresini kutlayalım gibi bir savunma içine giriyorlar.
Düşündük
ama yerine farklı bir cümle bulamadık, “Üç Aralık Farkındalık Günü” dense daha
anlamlı olur dedik.
Söylenen diğer bir cümle de “Her sağlıklı bir engelli
adayıdır”. Duyuyorsunuzdur, sık sık tekrarlanıyor. Engelli dernekleri ve
engelli aydınları diyor ki, eğer insanlara Rabbimiz bir garanti verseydi, sen
hiç engelli olmayacaksın denseydi, acaba engellilere insanlar yardım etmeyecek
miydi?
Engellilere yardım etmek, vicdan meselesidir, toplum
olmanın bir gereğidir, bu cümle biraz çıkar düşüncesini akla getiriyor, diye
ifade ediyorlar.
Yıllardır kelime ve kavramla üzerine birçok tartışma
yapılmıştır. Bizlere “sakat” denmiş, sonra rencide edici bir kelime olduğu
düşünülmüş, “özürlü” ifadesi kullanılmış, en sonunda “engelli” kelimesinde
karar kılınmıştır.
Bazı arkadaşlarımız, “Ben engelli değilim, engel
beyindedir.” diyor. Nesiller değiştikçe kelimeler de değişiyor galiba.
Arkadaşlarımız, “Ben körüm.” diyor, bazılarımız “Ben
görme engelliyim.” diyor. Kur’an-ı Kerim’de de “âma” deniyor, yaşlı amcalarımız
bizleri “hafız” diye çağırıyor.
Ben kelimelere takılan bir insan değilim, ama bazı
arkadaşlarımız kelimelerin önemli olduğunu savunuyor.
Yeterkİ yürekler kör
olmasın. Selametle kalın.
Selman DEVECİOĞLU
GÖZ NİMETİNİN
ŞÜKRÜ
Cenâb-ı Hakkʼın maddî-mânevî, bilip bilmediğimiz sayısız
nîmetiyle perverde hâldeyiz. Bunların kıymetini idrâk edip şükredebilmemiz
için, Cenâb-ı Hakkʼın nîmetleri üzerinde sık sık tefekkür etmemiz gerekir.
Meselâ bir “göz” nîmetini düşünelim:
Şayet doğuştan âmâ olarak dünyaya gelmiş olsaydık ve
bize yıllar sonra görme imkânı bahşedilseydi, o anda kim bilir nasıl bir
sevince gark olurduk?! Görebilme nîmetin büyüklüğü, güzelliği ve ihtişâmı
karşısında, nasıl hayretlere düşerdik?! Bu nîmeti lûtfeden Rabbimizʼin
kudretine hayran olur, Oʼna şükran duygularıyla dolardık.
GÖREBİLME NÎMETİNİ TEFEKKÜR ETMEK
Hakîkaten, renklerin ve ışığın sayısız tonunu,
Güneşʼin gurubda resmettiği muhteşem manzaraları, yıldızları, mehtâbı, geceyi,
gündüzü, deryaları, ormanları, hayvanları vs. Cenâb-ı Hakkʼın kâinatta sergilediği
muhteşem sanatın eserlerini ilk defa görüyor olsaydık, kim bilir ne kadar
mesʼud olurduk!..
Sadece görebilme nîmetinin doyumsuz zevkinden ve
târifsiz sevincinden âdeta mest olurduk. O anda gördüğümüz varlıklara, şimdiki
gibi sathî ve sıradan bir nazarla değil, tıpkı derin bir okyanusa bakar gibi;
ibret, hikmet ve hayranlık hissiyâtıyla nazar kılardık…
Göz nîmeti hakkında zikrettiğimiz bu hakîkatleri,
âdeta bir şablon gibi, üzerimizde tecellî eden, duyma, yürüme, akledebilme gibi
bütün nîmetlere teşmil edebilirsek; şükür borcumuzun azametini daha iyi idrâk
edebiliriz.
Kaynak: www.osmannuritopbas.com
*****
ADI DEĞİŞSİN BENCE
Selman
kardeşim görmeyi çok özledi, ben yürümeyi çok özledim.
Aslında
bizim de Sahip olduğumuz nimetleri hayallerinde yaşatanlar vardır. Mesela
boyundan aşağısı çalışmayan kas hastası engelli dostum İbrahim Oğuz, benim gibi
bardaktan kendi çay içebilmeyi düşlüyor.
Dün, Üç
Aralık Dünya engelliler Gününde en sık duyduğumuz sözlerden biri de “Engelliler
gününüz kutlu olsun” idi. Evet, anneler günü kutlanır, öğretmenler günü
kutlanır, ama engelliliğin neresini kutlayalım, demeyelim.
Kutlama
yapmak değil ama engelli olduğumuza sevinmeliyiz. Kimse engelli olmayı seçmez,
istemez, ama Allah, takdiri ile bizi seçip engellilik verdiyse bizi sevdiği
içindir.
Erhamerrahimin
(Merhametlilerin
en merhametlisi) olan Allah kullarına ASLA zulmetmez.
Bakın şu Hadis bana müthiş teselli veriyor. Peygamber
Efendimiz SAV buyuruyor ki:
“(Ömrü)
belâ ve hastalıkla geçen kişilerin kıyamet günü alacakları SEVAPLARI GÖRÜNCE, (Dünya hayatı refah ve huzur içinde geçen)
SIHHATLİ kişiler, dünyada iken derilerinin makasla koparılmasını niyaz
ederler.”
Yani insan,
sadece dünyayı değil ahireti de kapsayan bütüncül bakışla düşünse, kazandığı
sevaplardan ötürü, kısacık fani ömrünü engelilikle geçirdiğine aslında
ŞÜKRETMESİ gerekir.
O yüzden, acizane
bendeniz iyiki engelliyim, ve hep, Bu da GEÇER YA HU, (Bu da geçer Ey Allah’ım) diyorum. Çünkü dünya geçici ve Yüce
Allah’ın affı, lütfu, rahmetiyle cennete girersem eğer, orada SONSUZA KADAR
sağlıklı genç ve mutlu olacağım inşallah.
Hadisteki hayatı hep huzurla geçen insan azdır. Ki Allah'ı
hiç anmadıkları için, Allah onlara hiç dert vermiyor ki Allah'ı
hatırlamasınlar. Ahirette nasipleri olmasın.
Her insan dünyada sabır ve şükür imtihanındadır. Bazı insanların öyle dertleri var ki, engellilik vererek Allah’ın bizleri koruduğunu düşünüyorum. Hayırsız eş, evlat, mal, … gibi.
Siz sağlıklı insanlar, biz engellileri görünce EMPATİ yaparak halinize çok şükredin ki şükretme sevabı kazanın. Böylece biz sabrederek, siz de şükrederek imtihanı kazanalım.
Hem biz
engelliler, hem siz sağlıklı insanlar, Gelin her Engelliler Gününü şükretmemize
vesile yapalım inşallah.
Bence bu
günün adını değiştirelim.
3 Aralık
Dünya Engelliler Günü artık “DÜNYA ŞÜKRETME GÜNÜ” olsun. Ne dersiniz?
O gün ve
hergün sık sık “ELHAMDÜLİLLAH çok şükür bugünümüze” , diyelim.
“Eğer şükreder
ve imana ererseniz NEDEN Allah (geçmiş günahlarınızdan dolayı) sizi azaba uğratsın? Allah, şükredenlere karşılığını
hakkıyla veren ve (her şeyi) hakkıyla bilendir.” (Nisa suresi, 147. ayet)
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder