4 Aralık 2017 Pazartesi

Dünya Şükretme Günü


Dünya Şükretme Günü

 

Günaydın sevgili gönül dostlarımız, güzel bir hafta geçirmeniz dileğiyle…  

 

Allah'ın ve Resulunün SAV selam ve bereketi üzerinize olsun.

 

Bugün 4 Aralık 2017.   Dün 3 Aralık Dünya Engeliler Günü idi.

 

Başlıktaki Dünya şükretme günü diye bir gün yok dediniz biliyoruz. Bu yazıda engelliler ilgili güzel bir yazıdan alıntı yapıp yazının sonunda başlığı açıklayacağız inşallah.

 
Yeğenim Nuriye İrem ile - Ereğli - 2014



Sivas’ta öğretmenlik ve engellilerle ilgili çok etkinlikler yapan, Ereğli’li hemşehrim görme engelli sevgili Selman Devecioğlu kardeşim benim gibi www.ereglihaberleri.com ‘da gönüllü köşe yazarlığı yapıyor.

 

Geçenlerde onun yazısını okuyunca acizane bu yazıdan alıntılar yapmak istedik. Yazıyı maille gönderdi. Allah razı olsun. Yazının tümünü burdan okuyabilirsiniz.

 


 

Selman kardeşim doğuştan görme engelli. Annesinin, babasının, eşinin, çocuğunun yüzünü hiç göremedi. Buna rağmen  hayat dolu, güleryüzlü, hayata pozitif bakan birisi, esprili, Allah selamet versin.

 


2015 yazında babasıyla birlikte Konya Ereğli’deki evimizde ziyaret etmişti sağolsun. Sohbet sırasında konu engellilik ve şükretmeye gelmişti. Selman’a dedim ki:

 

“Ben yatalağım ama çok şükür duyuyor, görüyorum.” Selman şöyle cevap verdi:

 

“Abi ben göremiyorum ama çok şükür yürüyebiliyorum. Bana deselerki sana göz vereceğiz ama ayaklarını alacağız, inanki Hayır derim abi.”

 

Halinize çok şükredin. Sizin sahip olduğunuz nimetlerin birisini bile elde etmek için, tüm servetini verecek nice hasta milyonerler vardır. Her zaman Elhamdülillah demelisiniz.

 

Neyse sözü uzatmadan alıntıları kopyalıyorum sonrasında güzel bir yazı paylaşacağız.

 

ENGELLİLERLE İLGİLİ KULLANILAN TARTIŞMALI CÜMLELER

 

“Üç Aralık Dünya engelliler Günü” yaklaşıyor. En sık duyacağımız sözlerden biri de “Engelliler gününüz kutlu olsun”. Engelli sivil toplum örgütleri bu cümlenin kullanılmasına son zamanlarda karşı çıkıyor. Sebebini sorduğumuzda, anneler günü kutlanır, öğretmenler günü kutlanır, ama engelliliğin neresini kutlayalım gibi bir savunma içine giriyorlar.

 

Düşündük ama yerine farklı bir cümle bulamadık, “Üç Aralık Farkındalık Günü” dense daha anlamlı olur dedik.

 

Söylenen diğer bir cümle de “Her sağlıklı bir engelli adayıdır”. Duyuyorsunuzdur, sık sık tekrarlanıyor. Engelli dernekleri ve engelli aydınları diyor ki, eğer insanlara Rabbimiz bir garanti verseydi, sen hiç engelli olmayacaksın denseydi, acaba engellilere insanlar yardım etmeyecek miydi?

 


Engellilere yardım etmek, vicdan meselesidir, toplum olmanın bir gereğidir, bu cümle biraz çıkar düşüncesini akla getiriyor, diye ifade ediyorlar.

 

Yıllardır kelime ve kavramla üzerine birçok tartışma yapılmıştır. Bizlere “sakat” denmiş, sonra rencide edici bir kelime olduğu düşünülmüş, “özürlü” ifadesi kullanılmış, en sonunda “engelli” kelimesinde karar kılınmıştır.

 

Bazı arkadaşlarımız, “Ben engelli değilim, engel beyindedir.” diyor. Nesiller değiştikçe kelimeler de değişiyor galiba.

 

Arkadaşlarımız, “Ben körüm.” diyor, bazılarımız “Ben görme engelliyim.” diyor. Kur’an-ı Kerim’de de “âma” deniyor, yaşlı amcalarımız bizleri “hafız” diye çağırıyor.

 

Ben kelimelere takılan bir insan değilim, ama bazı arkadaşlarımız kelimelerin önemli olduğunu savunuyor.

 

Yeterkİ yürekler kör olmasın. Selametle kalın.

 

Selman DEVECİOĞLU

 

 

GÖZ NİMETİNİN ŞÜKRÜ

 

Cenâb-ı Hakkʼın maddî-mânevî, bilip bilmediğimiz sayısız nîmetiyle perverde hâldeyiz. Bunların kıymetini idrâk edip şükredebilmemiz için, Cenâb-ı Hakkʼın nîmetleri üzerinde sık sık tefekkür etmemiz gerekir.

 

Meselâ bir “göz” nîmetini düşünelim:

 

Şayet doğuştan âmâ olarak dünyaya gelmiş olsaydık ve bize yıllar sonra görme imkânı bahşedilseydi, o anda kim bilir nasıl bir sevince gark olurduk?! Görebilme nîmetin büyüklüğü, güzelliği ve ihtişâmı karşısında, nasıl hayretlere düşerdik?! Bu nîmeti lûtfeden Rabbimizʼin kudretine hayran olur, Oʼna şükran duygularıyla dolardık.

 

GÖREBİLME NÎMETİNİ TEFEKKÜR ETMEK

 

Hakîkaten, renklerin ve ışığın sayısız tonunu, Güneşʼin gurubda resmettiği muhteşem manzaraları, yıldızları, mehtâbı, geceyi, gündüzü, deryaları, ormanları, hayvanları vs. Cenâb-ı Hakkʼın kâinatta sergilediği muhteşem sanatın eserlerini ilk defa görüyor olsaydık, kim bilir ne kadar mesʼud olurduk!..

 


Sadece görebilme nîmetinin doyumsuz zevkinden ve târifsiz sevincinden âdeta mest olurduk. O anda gördüğümüz varlıklara, şimdiki gibi sathî ve sıradan bir nazarla değil, tıpkı derin bir okyanusa bakar gibi; ibret, hikmet ve hayranlık hissiyâtıyla nazar kılardık…

 

Göz nîmeti hakkında zikrettiğimiz bu hakîkatleri, âdeta bir şablon gibi, üzerimizde tecellî eden, duyma, yürüme, akledebilme gibi bütün nîmetlere teşmil edebilirsek; şükür borcumuzun azametini daha iyi idrâk edebiliriz.

 


 

*****

 

ADI DEĞİŞSİN BENCE

 

Selman kardeşim görmeyi çok özledi, ben yürümeyi çok özledim.

 

Aslında bizim de Sahip olduğumuz nimetleri hayallerinde yaşatanlar vardır. Mesela boyundan aşağısı çalışmayan kas hastası engelli dostum İbrahim Oğuz, benim gibi bardaktan kendi çay içebilmeyi düşlüyor.

 


Dün, Üç Aralık Dünya engelliler Gününde en sık duyduğumuz sözlerden biri de “Engelliler gününüz kutlu olsun” idi. Evet, anneler günü kutlanır, öğretmenler günü kutlanır, ama engelliliğin neresini kutlayalım, demeyelim.

 

Kutlama yapmak değil ama engelli olduğumuza sevinmeliyiz. Kimse engelli olmayı seçmez, istemez, ama Allah, takdiri ile bizi seçip engellilik verdiyse bizi sevdiği içindir.

 

Erhamerrahimin (Merhametlilerin en merhametlisi) olan Allah kullarına ASLA zulmetmez.

 

Bakın şu Hadis bana müthiş teselli veriyor. Peygamber Efendimiz SAV buyuruyor ki:

 

(Ömrü) belâ ve hastalıkla geçen kişilerin kıyamet günü alacakları SEVAPLARI GÖRÜNCE, (Dünya hayatı refah ve huzur içinde geçen) SIHHATLİ kişiler, dünyada iken derilerinin makasla koparılmasını niyaz ederler.”

 

Yani insan, sadece dünyayı değil ahireti de kapsayan bütüncül bakışla düşünse, kazandığı sevaplardan ötürü, kısacık fani ömrünü engelilikle geçirdiğine aslında ŞÜKRETMESİ gerekir.

 

O yüzden, acizane bendeniz iyiki engelliyim, ve hep, Bu da GEÇER YA HU, (Bu da geçer Ey Allah’ım) diyorum. Çünkü dünya geçici ve Yüce Allah’ın affı, lütfu, rahmetiyle cennete girersem eğer, orada SONSUZA KADAR sağlıklı genç ve mutlu olacağım inşallah.

 

Hadisteki hayatı hep huzurla geçen insan azdır. Ki Allah'ı hiç anmadıkları için, Allah onlara hiç dert vermiyor ki Allah'ı hatırlamasınlar. Ahirette nasipleri olmasın.



Her insan dünyada sabır ve şükür imtihanındadır. Bazı insanların öyle dertleri var ki, engellilik vererek Allah’ın bizleri koruduğunu düşünüyorum. Hayırsız eş, evlat, mal, … gibi.   

 


Siz sağlıklı insanlar, biz engellileri görünce EMPATİ yaparak halinize çok şükredin ki şükretme sevabı kazanın. Böylece biz sabrederek, siz de şükrederek imtihanı kazanalım.


 


Hem biz engelliler, hem siz sağlıklı insanlar, Gelin her Engelliler Gününü şükretmemize vesile yapalım inşallah. 
    


Bence bu günün adını değiştirelim.

 

3 Aralık Dünya Engelliler Günü artık “DÜNYA ŞÜKRETME GÜNÜ” olsun. Ne dersiniz?

 

O gün ve hergün sık sık “ELHAMDÜLİLLAH çok şükür bugünümüze” , diyelim.

 


“Eğer şükreder ve imana ererseniz NEDEN Allah (geçmiş günahlarınızdan dolayı) sizi azaba uğratsın? Allah, şükredenlere karşılığını hakkıyla veren ve (her şeyi) hakkıyla bilendir.” (Nisa suresi, 147. ayet)

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder