21 Eylül 2014 Pazar

Engelli Arap Stand-Up’çı Komedyen Kız beni ağlattı


Engelli Arap Stand-Up’çı Komedyen Kız beni ağlattı


 

Geçenlerde Facebook’ta dolaşırken ondört dakikalık bir videoya rastladım. Sürekli titreyen arap kızın harika konuşması isimli bir videoydu. Önce çok güldüm sonra neden mi ağladım?

 

Kız, Stand-up gösterisinde sık sık hastalığının ismini vurgulayıp -Serebral Palsi- (SP) dalga geçiyordu, kendiyle barışıktı. Hastalığımız benzer olmalı ki, benim gibi konuşması bozuktu...


Serebral palsi (SP), diğer adıyla beyin felci, doğum öncesinde, sırasında veya sonrasında merkezi sinir sisteminin hareket işlev alanlarının hasar görmesinden dolayı oluşan tablodur. Beynin oksijensiz kalması sonucu olabileceği düşünülmektedir.

 

Amerika’da yaşayan Filistin göçmeni ailenin kızıydı. Stand-Up gösterisine şöyle başladı:

 

Merhaba benim adım Mysoon Zayid, sarhoş değilim. Ama beni doğurtan doktor öyleydi.  Doğumda annemi altı farklı yönden, altı kere kesmiş, tabi bu arada zavallı ben de boğulmuşum. Sonuçta SP olmuşum.

 

Bunun anlamı sürekli titriyorum. Bakın... (Sandalyeden ayağa kalkıyor ve her eklemi titriyor) Shakira’nın ve Muhammed Ali’nin (Parkinson hastası) birleşimi gibiyim. (Gülüşmeler)

 


Anlatıklarına çok güldüm, bana kendi hastalığımla ilgili komik bir anımı hatırlattı:

 

Çoğunuz biliyorsunuz ben şu an tekerlekli sandalyedeyim. Ben 1994’te işe başladığımda sallanarak duvarlardan destek alarak ve babamın koluna girerek yürüyebiliyordum. Zaman içinde hastalığım ilerledi ve tekerlekli sandalye kullanmak zorunda kaldım.

 

Şimdi anlatacağım olay işe başladıktan birkaç yıl sonraydı :

 

Her sene yılbaşından bir hafta önce bir otelde, hem yeni yılı, hem de şirketin kuruluş yıldönümünü kutlamak amacıyla eğlence düzenlenirdi. Yemekler, meşrubatlar ve isteyene içki servisi de yapılıyordu. Sanırım Aralık 1997 idi. Yine böyle bir eğlenceye katıldık. Gece sonunda otelden çıkıyorduk....

 

Ben içki içmem ama hastalığımdan dolayı iki arkadaşımın kolunda yürüyüp otelden çıkarken, otelin resepsiyon görevlilerinin aralarındaki şu konuşmasını duydum :

 

" -  Yav adama bak amma içmiş. İki kişinin kolunda gidiyor. " :))

 


Evet yazıyı çok uzatmadan videodaki ağladığım kısımdan bahsetmek istiyorum.

 

Seyircilere kendisine üzülmemelerini söyledikten sonra 99 sorunum var, SP sadece birisi, dedi. Filistinliyim, müslümanım, kadınım, engelliyim ve New Jersey’de yaşıyorum diyerek izleyicileri güldürüp alkış aldı. Devamında:

 

Bu 11 Eylül’den ve politikacıların seçim kampanyalarında “Müslümanlardan nefret ediyorum” sloganını kullanmakta sakınca görmeden önceydi. Birlikte büyüdüğüm insanların inancımla bir sorunu yoktu. Ama ramazanda açlıktan öleceğimden korkuyorlardı.

 

Onlara, bana üç ay yetecek kadar yağım olduğunu açıklardım. (Kiloluydu) Bu yüzden güneşin doğuşundan batışına kadar oruç tutmak benim için çok kolaydı...

 

Işte devamında seyirciler gülüşürken ben ağladım. Çünkü, Filistinli müslüman engelli kız TV programında tüm Amerikalılara islamı, orucu ve engellileri tatlı diliyle güldürerek düşündürüyor ve sevdiriyordu.

 



Ve yaşadığı şehirde Filistinli göçmen çocuklar için bir dernek kurduğunu anlattı. İnşallah ahirette engelli olmasına rağmen yaptığı bu büyük işlerin mükafatını alacaktır. Allah razı olsun. Ona çok gıpta ettim.


 


Hani Peygamber Efendimiz SAV buyuruyor ya:

 

“Yalnız iki kişiye haset edilir. Biri, Allah’ın, mal verip hak yolunda harcamaya muvaffak kıldığı kişi; diğeri de, Allah’ın, kendisine ilim verip de onunla amel eden ve bunları başkasına öğreten (yani ilmini infak eden) kimsedir.””

 

Burada Efendimiz hasedi, gıpta manasına kullanmıştır. Gıpta manasına gelen bir diğer kelime de “tenâfüs” sözcüğüdür ki, “Felyetenâfesi’l-mütenâfisûn” (Mutaffifîn, 83/26) ayeti hayırda yarışmaya teşvik anlamıyla bunu ifade eder.

 

Yani insan, ilim sahibi birisinin ilmini neşrettiğini gördüğünde “Keşke ben de böyle olsaydım ve neşr-i hak yapsaydım!” duygu ve düşüncesiyle o kişiye gıpta ile bakabilir. Veya bir kimsenin olabildiğine serveti vardır, bu kişiye Allah, hem servet, hem de serveti değerlendirme, yani cömertlik vermiştir. O da malını tebzir derecesinde hak yolunda saçar savurur, îsâr yapar ve sehâvette bulunur. Bunu gören birisi: “Keşke benim de servetim olsaydı da böyle sarf ediverseydim” duygu ve düşüncesiyle o kişi hakkında gıpta edebilir.

 

Asr-ı Saadet’te, Ensar-ı Kiram ve Muhacirin-i izam fukarası (radiyallahu anhüm), “Ya Rasulallah! Zengin kardeşlerimiz, bizimle beraber namaz kılıyor ve oruç tutuyorlar. Ayrıca servet sahibi olduklarından infak da edebiliyorlar. Bizim ise infak edecek bir şeyimiz yok” derler. Allah Rasulü de onlara namaz tesbihatını tavsiye eder.

 

 



Hem gülmek, hem de ağlamak için Mysoon Zayid’in başından geçenleri anlattığı İngilizce olan bu videoyu Türkçe altyazılı olarak buradan izleyebilirsiniz:


 





 


 

 


 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder