8 Eylül 2013 Pazar

Birden ihtar edilen bir mes'ele-i mühimme


Birden ihtar edilen bir mes'ele-i mühimme

 

   Geçenlerde yazacak yeni bir konu bulmak için okuma yapıyordum. Genelde Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Risale-i Nur kitaplarından okur ve yazılarıma ilham alırım.

 

   Risale-i Nur külliyatını internetten bir program ile bilgisayarıma yükledim. Risale-i Nur kitaplarında kullanılan dil biraz ağırdır. Ama ben okuya okuya aşina oldum artık rahat anlıyorum hamdolsun.

 

   Geçenlerde yine ilham almak için “Gençlik Rehber”ini okurken Bediüzzaman’ın gençleri fitnesinden uyardığı taife-i Nisaiye yani kadınlarla ilgili yazısından etkilendim.

 

Yazının bir kısmını -anlaşılması kolay olduğu için- aşağıya kopyalıyorum. Ve bazı yerlere bazı kavramları anlamayanlar için açıklama yapacağım.

 

***

        Âhirzamanın fitnesinde en dehşetli rolü oynayan, taife-i nisaiye ve onların fitnesi olduğu hadîsin rivayetlerinden anlaşılıyor. Evet nasılki tarihlerde, eski zamanlarda "Amazonlar" namında gayet silâhşör kadınlardan mürekkeb bir taife-i askeriye olarak hârika harbler yaptıkları naklediliyor.

 

(EVET AHİRZAMANA GİRMİŞ BULUNUYORUZ. BU AHİRZAMANIN EN ZOR İMTİHANI KADINLARIN ŞERLİ KISMIDIR. ALLAH KORUSUN.)

 


Aynen öyle de: Bu zamanda zındıka dalaleti, İslâmiyete karşı muharebesinde, nefs-i emmarenin plânıyla, Şeytan kumandasına verilen fırkalardan en dehşetlisi; yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla dehşetli bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar.

 

(DEMEK YARIM ÇIPLAK GİYİNEN KADINLAR FARKINDA OLMASALARDA ŞEYTANIN KUMANDASINA GİRİYORLAR.)

 

Nikâh yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişlettirmeğe çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebair (ZİNA GİBİ BÜYÜK GÜNAHLAR) ile yaralıyorlar. Belki o kalblerden bir kısmını öldürüyorlar.

 


Birkaç sene namahrem hevesatına göstermenin tam cezası olarak; o bıçaklı bacaklar Cehennem'in odunları olup, en evvel o bacaklar yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakatı kaybettiği için, hilkaten çok istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu münasib kocayı daha bulamaz. Bulsa da başına bela bulur. (DEMEK YARI ÇIPLAKTA OLSA HER KADIN SALİH KOCA İSTER.)

 

Hattâ bu hâlin neticesi olarak o âhirzamanda, bazı yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden, kırk kadına bir erkek nezaret edecek derecede ehemmiyetsiz, sahibsiz, kıymetsiz bir surete gireceği, hadîsin rivayetinden anlaşılıyor.

 

        Madem hakikat budur. Ve madem her güzel, güzelliğini sever ve elinden geldiği kadar muhafaza etmek ister ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nimettir. Nimete şükredilse manen ziyadeleşir.

 

Şükredilmezse değişir, çirkinleşir. Elbette aklı varsa, hüsün ve cemalini günahları kazanmak ve kazandırmak ve çirkin ve zehirli yapmak ve o nimeti küfran ile medar-ı azab bir surete çevirmekten bütün kuvvetiyle kaçacak.

 

Ve o fâni, beş-on senelik cemali bâkileştirmek için, meşru' bir tarzda istimal ile, o nimete şükredecek. Yoksa ihtiyarlıkta uzun zaman istiskale maruz kalıp, me'yusane ağlayacak.

 

(EĞER KADIN GÜZELLİĞİNİ SADECE EŞİNE GÖSTERSE TESETTÜRE UYSA GÜZELLİĞİNE ŞÜKÜR OLUR VE O GÜZELLİĞİ CENNETTE DAİM OLUR)

 

        Eğer terbiye-i İslâmiye dairesinde, âdâb-ı Kur'aniye zînetiyle o cemal güzelleştirilse; o fâni hüsün, manen bâki kalacağı ve Cennet'te hûrilerin cemalinden daha şirin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadîste kat'iyyetle sabittir.

 

Eğer o güzelin zerre mikdar aklı varsa, bu güzel ve parlak ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak...

 

Bediüzzaman - Gençlik Rehberi ( 25 - 27 )

***

 

C. Çelik

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder