Birden ihtar edilen bir mes'ele-i mühimme
Geçenlerde yazacak yeni bir konu bulmak için
okuma yapıyordum. Genelde Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin Risale-i Nur
kitaplarından okur ve yazılarıma ilham alırım.
Risale-i Nur külliyatını internetten bir program
ile bilgisayarıma yükledim. Risale-i Nur kitaplarında kullanılan dil biraz
ağırdır. Ama ben okuya okuya aşina oldum artık rahat anlıyorum hamdolsun.
Geçenlerde yine ilham almak için “Gençlik Rehber”ini
okurken Bediüzzaman’ın gençleri fitnesinden uyardığı taife-i Nisaiye yani
kadınlarla ilgili yazısından etkilendim.
Yazının bir kısmını -anlaşılması
kolay olduğu için- aşağıya kopyalıyorum. Ve bazı yerlere bazı kavramları
anlamayanlar için açıklama yapacağım.
***
Âhirzamanın
fitnesinde en dehşetli rolü oynayan, taife-i nisaiye ve onların fitnesi olduğu
hadîsin rivayetlerinden anlaşılıyor. Evet nasılki tarihlerde, eski zamanlarda
"Amazonlar" namında gayet silâhşör kadınlardan mürekkeb bir taife-i
askeriye olarak hârika harbler yaptıkları naklediliyor.
(EVET AHİRZAMANA GİRMİŞ BULUNUYORUZ. BU AHİRZAMANIN EN ZOR
İMTİHANI KADINLARIN ŞERLİ KISMIDIR. ALLAH KORUSUN.)
Aynen öyle de: Bu zamanda zındıka dalaleti, İslâmiyete
karşı muharebesinde, nefs-i emmarenin plânıyla, Şeytan kumandasına verilen
fırkalardan en dehşetlisi; yarım çıplak hanımlardır ki, açık bacağıyla dehşetli
bıçaklarla ehl-i imana taarruz edip saldırıyorlar.
(DEMEK YARIM ÇIPLAK GİYİNEN KADINLAR FARKINDA OLMASALARDA
ŞEYTANIN KUMANDASINA GİRİYORLAR.)
Nikâh yolunu kapamağa, fuhuşhane yolunu genişlettirmeğe
çalışarak; çokların nefislerini birden esir edip, kalb ve ruhlarını kebair
(ZİNA GİBİ BÜYÜK GÜNAHLAR) ile yaralıyorlar. Belki o kalblerden bir kısmını
öldürüyorlar.
Birkaç sene namahrem hevesatına göstermenin tam cezası
olarak; o bıçaklı bacaklar Cehennem'in odunları olup, en evvel o bacaklar
yanacaklarını ve dünyada emniyet ve sadakatı kaybettiği için, hilkaten çok
istediği ve fıtraten çok muhtaç olduğu münasib kocayı daha bulamaz. Bulsa da
başına bela bulur. (DEMEK YARI ÇIPLAKTA OLSA HER KADIN SALİH KOCA İSTER.)
Hattâ bu hâlin neticesi olarak o âhirzamanda, bazı
yerlerde nikâha rağbetsizlik ve riayetsizlik yüzünden, kırk kadına bir erkek
nezaret edecek derecede ehemmiyetsiz, sahibsiz, kıymetsiz bir surete gireceği,
hadîsin rivayetinden anlaşılıyor.
Madem hakikat
budur. Ve madem her güzel, güzelliğini sever ve elinden geldiği kadar muhafaza
etmek ister ve bozulmasını istemez. Ve madem güzellik bir nimettir. Nimete şükredilse
manen ziyadeleşir.
Şükredilmezse değişir, çirkinleşir. Elbette aklı varsa,
hüsün ve cemalini günahları kazanmak ve kazandırmak ve çirkin ve zehirli yapmak
ve o nimeti küfran ile medar-ı azab bir surete çevirmekten bütün kuvvetiyle
kaçacak.
Ve o fâni, beş-on senelik cemali bâkileştirmek için,
meşru' bir tarzda istimal ile, o nimete şükredecek. Yoksa ihtiyarlıkta uzun
zaman istiskale maruz kalıp, me'yusane ağlayacak.
(EĞER KADIN GÜZELLİĞİNİ SADECE EŞİNE GÖSTERSE TESETTÜRE
UYSA GÜZELLİĞİNE ŞÜKÜR OLUR VE O GÜZELLİĞİ CENNETTE DAİM OLUR)
Eğer
terbiye-i İslâmiye dairesinde, âdâb-ı Kur'aniye zînetiyle o cemal
güzelleştirilse; o fâni hüsün, manen bâki kalacağı ve Cennet'te hûrilerin
cemalinden daha şirin ve daha parlak bir tarzda kendine verileceği hadîste
kat'iyyetle sabittir.
Eğer o güzelin zerre mikdar aklı varsa, bu güzel ve parlak
ve ebedî neticeyi elinden kaçırmayacak...
Bediüzzaman - Gençlik Rehberi ( 25 - 27 )
***
C. Çelik
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder