10 Haziran 2013 Pazartesi

Hayatımız nasıl düzenli olur?


Hayatımız nasıl düzenli olur?

 

Tekerlekli sandalyede engelli biri olarak babamın yardımıyla onaltı yıl çalıştım ve Allah’a şükür 2010 da emekli oldum. Emekli olduğumdan beri, beni her gören sıkılmıyor musun, nasıl vakit geçiriyorsun, diye soruyor.

 

Hayır, sıkılmak bir yana bazı yapmayı planladıklarıma bile vakit bulamıyorum. Çünkü ben beş vakit namazımı kılıyorum ve hayatımı namaza göre düzenliyorum.

 


Çalıştığım yıllarda da namaz kılıyordum ama işyerinde mescit olmadığı için eve gelince kaza ederdim.

 

Şu an yazın memleketimiz Konya Ereğli’de kalıyoruz. Şimdi günlük hayatımın özetini anlatayım, bakalım namaz hayatımı nasıl düzenliyor?

 

Gece onbir oniki gibi yatıyorum. Saat 4:25 gibi telefonun alarmı çalıyor. Sabah namazına uyanıyorum. Babamın telefonunu çaldırınca babam yanıma geliyor ve lazımlık ördekle küçük abdestimi yaptırıyor.

 

Sonra ben başucumdaki mermer taşıyla teyemmüm abdesti alıyor ve yattığım yerde yan üzerinde sabah namazını kılıp dua ediyor ve yatıyorum.

 

Sabah uykumu alınca 9 – 9:30 gibi uyanıyorum. Telefonumdan Radyo 7’yi açıyorum. Telefonun kulaklık girişine hoparlörü taktım. Sabah 9’da Radyo 7’de, sohbeti ve müzik seçimleriyle yıllardır zevkle dinlediğim “Erkan Koç’la Sevgi Pınarı” programı başlıyor. (12’ye kadar Erkan Koç’u dinliyorum.)

 

Babam yatakta oturtuyor. Sonra annem kahvaltıyı tepsiyle getiriyor ve kahvaltı yapıyorum. Allah annem babamdan razı olsun, uzun ömür versin.

 


Kahvaltıdan sonra bilgisayarı açıyor ve 250 kişilik e-mail listeme atacağım mailleri araştıyorum, bazen onlarca yazı ve haber okuyorum. İnsanlara faydalı olabilecek ayet, haber ve güzel köşe yazılarını taslak mail olarak hazırlıyorum.

 

Sonra babam oturum pozisyonundan yatağa uzatıyor. Çünkü kışın kıl dönmesi ameliyatı olduğumdan beri uzun süre oturunca ağrı yapıyor. Yattığım yerde tekrar teyemmüm abdesti alıp telefondan Kuran açıp dinliyorum. Derken öğle ezanı okunuyor.

 

Yattığım yerde öğle namazını kılıyorum ve tesbihattan sonra yarım saat –bazen gözyaşıyla- dua ediyorum. Saat 14 oluyor. Tekrar Radyo 7’yi açıyorum. Sevdiğim programcı Talha Bora Öge namı diğer Gölge yayına başlıyor.

 

Gölge’nin anlattığı bazı hikayeler ile gözyaşımı tutamıyorum. Müzikleri dinlerken bu arada bilgisayarda haftalık yazılarımı yazıp düzenliyorum.

 

Gölge’nin programı bitmeden ikindi ezanı okunuyor. İkindi namazını kıldıktan sonra babam minik tekerli sandalye ile tuvalete götürüyor. Sandalye üzerindeyken göğsüme bağladığı kemerle beni –kendi tasarladığı- vinç sistemiyle kaldırıyor ve klozetin üzerine oturtuyor.

 

Babam tuvalette dişimi fırçalattıktan sonra beni tekrar vinçle kaldırıyor ve bu sefer beni tekerlekli sandalye üzerine oturtuyor. Sonra mutfağa gidip masada akşam yemeği yiyoruz ve çay içiyoruz.

 


Televizyonda haberleri izledikten sonra babam beni tekrar sandalyeden yatağa aktarıyor. Sandalyeyi yatağa dayayıp ön tekeri havaya kaldırıyor. Ben babamın duvara yaptırdığı borudan kendimi asılıp babamın yardımıyla yatağa geçiyorum hamdolsun.

 

­Akşam namazını kılıyorum duamı ediyorum. Odamda televizyon olmadığı için yine radyoyu açıyorum. Bazen müzik, bazen dini sohbet dinliyorum.

 

Derken yatsı ezanı okunuyor. Yatsı namazını kılıp dua ettikten sonra saat 22:45 oluyor. Trt Nağme radyosunda biraz TSM dinleyerek uykuya dalıyorum.

 

İşte günlük işlerimi namaz aralarına serpiştiyorum. Fazla oturamadığım için ve de vakit kalmadığı için iki yıldır kitap okumaya fırsatım olmuyor. 

 

Yalnız Cuma günleri benim bayramımdır. Babamla beraber Cuma namazını kılmak için akülü sandalyemle Ereğli’nin tarihi Ulu Cami’sine gidiyoruz.

 


Her hafta Cuma namazından çıkınca, babam beni Konya’nın meşhur etli ekmeğini yemek için Ereğli’nin simgesi Mis pide salonuna götürür.

 

Namaz bana öyle huzur veriyor ki, namazdan sonra ettiğim dualarda içimden geldiği gibi Rabbime samimi gözyaşımla niyazımı sunuyorum.

 

Hayatımı namaza göre düzenliyorum. Arabada teyemmüm taşı vardır. Bazen namaz vakti dışarıda olacaksam namazı şurda kılayım diye plan yapıyorum.

 

Namazımın kabulüne halel gelmesin diye çok dikkat ediyorum. Çıplaklık içeren hiçbir şeye bakmıyorum. Gerekirse gözümü kapatıyor, televizyonda kanal değiştiriyorum.

 

Domuz yağı olabilir şüphesiyle gurbetçi akrabalarımın iyi niyetli çikolata ikramlarını bile kırmadan geri çeviriyorum.

 

Namaz kılan insan, her tür haramdan, günahtan uzak yaşar.

 


Bugünüme binlerce HAMDOLSUN...

Allah hepimizi NAMAZını dosdoğru kılan salih kullarından eylesin.

 

Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder