Hz. Eyüp’ün AS Sabrı
Yatalak engelliyim. Bazen yata
yata çok sıkıldığımda hep kendimden daha zor durumda olanları düşünür halime
şükrederim. Efendimizin SAV şükretmek için tavsiyesi gibi…
Bu hafta
sabır timsali Hz. Eyüp ASın kıssasını paylaşacağım ama Ben en çok Efendimizin SAV
çektiği sıkıntıları düşünür, gözyaşımı tutamam.
Anne,
baba, dede, amca, eş, evlatlar, torun, dostlarının acısına sabretti, dini
uğruna can veren şehit sahabelerinin acısına sabretti, yetim kalan çocuklarla o
da ağladı.
Merhaba
sevgili gönül dostlarımız,
Allah'ın,
Resulünün SAV ve de sevdiklerinin selam ve bereketi üzerinize olsun.
Efendim bu hafta, internette rastladığım çok
hoşuma giden Hz Eyüp AS peygamberin kıssasını paylaşmak istiyorum.
Cenabı Allah peygamber kıssalarını masal olsun
diye değil, ibretler almamız için anlatıyor Kuran’da. Aşağıdaki kıssa halimize
sabretmemize ve şükretmemize vesile olsun inşallah.
HZ. EYÜP’ÜN AS SABRI
Hz. Eyüp’ün
tıkır tıkır giden işleri ilk kez hayvanlarının peş peşe hastalanmaya
başlamasıyla bozuldu. Kısa süre içinde koca sürüden bir tek sıska inek, bir tek
kara keçi kalmadı; hepsi telef oldu.
İnsanlar
Eyüp’ün bu duruma ne diyeceğini merak ediyor; ağzını yoklayarak:
“–Nedir bu
başına gelenler…!” diyor ah vah ediyorlardı. Eyüp peygamber yüksek ahlakından
ödün vermeksizin:
“-Allah verdi; Allah aldı; her şey O’nun değil mi?” diyordu.
“-Allah verdi; Allah aldı; her şey O’nun değil mi?” diyordu.
Eyüp
Peygamber hayvanlarını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Belalar
geldiğinde aile ve akrabalarıyla gelirmiş...! Eyüp Peygamber bir gün dışarıda işleriyle
meşgul iken acı bir haber aldı. Ani bir sarsıntıyla evleri yıkılmış, tüm
çocukları göçük altında kalmıştı.
Yıkıntıdan
sağ kurtulan yalnızca karısıydı. Hz. Eyüp’ün gözleri evlat acısından kanlı yaşlarla
doldu; ama ‘sabır’ dedi. Eyüp Peygamber çocuklarını kaybetti ama sabrını ve
metanetini kaybetmedi.
Belalar henüz bitmemişti. Hz. Eyüp’ün vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Küçük küçük çıbanlar, gün geçtikçe büyüdü; bütün vücuduna yayıldı. Eyüp Peygamber hekimlere gitti, ilaçlar kullandı ama nafile… Yaralar iyileşeceğine azıyordu.
Eyüp
Peygamber’in hastalığı arttı. Artık çalışamadığı için elde avuçta ne varsa
hepsini tüketti. Karısı ona bakıyor, evi geçindirmeye çalışıyordu.
Eyüp
Peygamber’in yaraları çok fenalaştı. Hastalığının bulaşıcı olması ihtimaline
karşı kimse onun yanına yaklaşmak istemiyordu. Eyüp Peygamber yapayalnız
kalmıştı. Acı ve ıstıraplar içindeydi…
Allah’a dua
etmeye ve O’ndan sabır istemeye devam etti. Ama artık bırakın vücudunu hareket
ettirmeyi, dudaklarını kıpırdatacak takati kalmamıştı.
Bir insanın
başına gelebilecek her türlü felaket ve müsibet, onun başına gelmişti ve o,
tıpkı sağlıklı ve varlıklı günlerinde olduğu gibi Allah’tan uzaklaşmamış, O’na
olan bağlılığını ve güvenini kaybetmemişti.
Hz. Eyüp
imtihanını başarıyla geçmiş ve insanlara örnek bir kul olmuştu.
Eyüp
Peygamber sağlığını kaybetti ama sabrını ve metanetini kaybetmedi.
Hastalığının
şiddetlendiği bir anda:
“Ey Rabbim!” diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım…”
“Ey Rabbim!” diye dua etti. Halim sana malumdur. Adını anamayacak kadar hastayım! Ey Şifa Veren! Şifana muhtacım…”
Yüce Allah,
kulundan hoşnuttu. Eyüp Peygamberin makamını, katında daha da yüceltti. Ona:
“–Ayağını
yere vur” diye vahyetti. Eyüp Peygamber güçlükle ayağını kaldırıp indirdi.
Ayağını indirdiği yerden berrak bir su kaynamaya başladı. Eyüp Peygamber o
suyla yaralarını temizledi.
Yaraları
kısa sürede kuruyup kayboldu; sudan doyasıya içti, içindeki dertler şifa buldu.
Eyüp aleyhisselam, hastalanmadan önceki sağlığına tez zamanda kavuştu.
Sağlığını
kazanan Hz. Eyüp’ün yeniden evlatları oldu, servetini de yeniden kazandı.
Böylece o, refah ve sağlık içindeyken Allah’ı unutmadığı gibi, yoksul ve
hastalıktayken de O’na küsmedi, isyan etmedi.
Böylece Eyüp
aleyhisselam, Allah’ın sadık ve sabırlı bir kulu olarak tarihe geçti.
***
ALLAH
HEPİMİZİ BELALAR KARŞISINDA SABIRLI KULLARINDAN EYLESİN.
Ağır bir hastalıkla mücadele eden Hz Eyüp de
durumundan dolayı asla en ufak bir teessür veya ümitsizliğe kapılmamış, derin
bir bağlılıkla Allah'a yönelmiş, Allah'tan şifa dilemiştir Hastalığında hayır
görmüş, sabretmiştir
Kuran'da anlatılan bu davranışıyla bütün
müslümanlara güzel bir örnek teşkil eden Hz Eyüp'ün ümit dolu sabrı ile ilgili
ayetler şu şekildedir:
“Kulumuz Eyüp'ü de hatırla
Hani o: "Herhalde şeytan, bana kahredici bir acı ve azab dokundurdu"
diye Rabbine seslenmişti "Ayağını depret İşte yıkanacak ve içecek soğuk (su" diye vahyettik) Katımızdan ona bir rahmet ve temiz akıl sahiplerine bir öğüt olmak
üzere ailesini ve onlarla birlikte bir benzerini de bağışladık "Ve eline
bir deste (sap) al, böylece onunla vur ve andını bozma " Gerçekten, Biz onu
sabredici bulduk O, ne güzel kuldu Çünkü o, (daima
Allah'a) yönelip-dönen biriydi.” (Sad
Suresi, 41-44)
“Böylece onun duasına icabet
ettik Kendisinden o derdi giderdik; ona katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler
için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.”
(Enbiya Suresi, 84)
Celalin Penceresinden
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder