5 Nisan 2016 Salı

İçimizden geçenleri duyan Rabbimiz var Elhamdülillah


İçimizden geçenleri duyan Rabbimiz var Elhamdülillah

 

Yüce Allah Kuran'da: Ey kullarım dua etmeseniz Rabbiniz size ne diye değer versin, (Furkan suresi, 77. ayet) buyuruyor.

 

Allah içimizden ettiğimiz, hatta hayal ettiğimiz duaları bile kabul ediyor. Yeterki biz aciz olduğumuzun farkında olalım ve Allah’ın sonsuz gücüne teslim olup O’na samimi olalım.

 


Geçenlerde öğle namazından önce ezana kadar bir saat uyumak istedim.

 

Çünkü hergün sabah namazından sonra tekrar uyumuyor ve iki saat zikir ve salavat okuyorum.

 

Ertesi günün sabah namazına rahat uyanmak için, Kaylule denen batılıların Fiesta/Siesta dedikleri ve aslında Efendimizin SAV sünneti olan kısa uykuyu uyumak istedim.

 

Efendimiz SAV bu uykuyu ümmetine de tavsiye etmiştir. Özellikle uzun ve sıcak yaz günlerinde bu kısa uyku gece ibadeti çok önemlidir.

 
Peygamber Efendimiz SAV böyle buyurmuştur.

Babam yatağıma uzattı, battaniye örttü ve oturma odasına gitti. Fakat öyle bir televizyonun sesini açtı ki, odamın kapısı kapalı olmasına rağmen uykuya dalamadım.

 

Uzanıyorum, gözüm kapalı ama içimden sürekli Allah'a yalvarıyorum. Allah'ım nolur babam sesini kısıp odasının kapısını kapatsın, diyorum.

 

Sonra birden babam televizyonu kıstı ve kapısını örttü, uyumuşum.

 

Akıllı telefonuma kurduğum uygulamadaki ezan sesiyle uyandım. Ezandan sonra babamı çağırdım, ördek lazımlıkla işetirken sebebini sordum.

 

Birden aklıma geldi, çocuk şimdi gürültüden uyuyamaz diye...

 

İçimden geçen duamı duyup kabul eden Allah'a binlerce hamdolsun...

 

Neden dua etmiyoruz?

 

Bir dizi filmde rastladık. Filmdeki oyuncu telefonda köydeki akrabasına soruyordu; ekinlerin durumu nasıl, yağmur yağdı mı? diye sordu.

 

Teyze; evet köye yağdı ama yağmur yağarken kocasının bahçeye çıkıp şöyle dediğini söyledi: “Hadi yağ, ama git biraz da bizim tarlaya yağ, hadi yağ”. Bunu izleyince güldük...

 

Bir de eski bir filmde gördüğümüz şu replik hatırımıza geldi: Kasabada kahvede otururken şiddetli yağmur başladığını gören çiftçi diyor ki: “Bizim köye de yağsan nolur”

 

Malesef dinimizi yanlış tanıyoruz. İnsanın bu dünyada Allah’ın halifesi olduğunu ve Allah’ın, herşeyi insanın emrine verdiğini bilmiyoruz ve Kuran meali de okumuyoruz...

 

Peygamberimiz SAV diyor ki:

“Eğer siz Allah'tan hakkıyla korksaydınız, kendisiyle birlikte cehaletin yeri olmayan ilmi elbette ki tahsil ederdiniz.  Şayet, siz Allah'ı layıkıyla bilmiş olsaydınız, anlasaydınız, dualarınızla dağlar yerinden oynardı.” (Suyuti, Camius-Sağir 5:319, Hadis No:7448)

 

Evet DUA etmek o kadar önemlidir ki, Cenab-ı Hak Kuran’da şöyle buyuruyor:

 

“De ki: "Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki? ... ” (Furkan suresi, 77. ayet)

 

Dua ederken herşeyi Rabbimizden istemeliyiz. Gücü herşeye yeten, sonsuz zengin ve cömert Allah’a zor hiçbir şey yoktur. Efendimiz SAV: “Ayakkabınızın bağı bile kopsa, Allah’tan isteyiniz” buyuruyor.

 

Köylülerimiz gökyüzüne bakıp bakıp, kuru kuru, hadi yağ diyeceklerine, keşke namaz kılıp gözyaşlarıyla samimi dua ile yağmur isteseler... Çünkü Allah şöyle diyor:

 

Ey iman edenler! Sabır ve namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir. (Bakara suresi, 153. ayet)

 


Bakın zamanında ne olmuş:

 

“Bir yaz günü bahçıvanı Enes -radıyallâhu anh-’e gelerek yağmur yağmadığından ve bahçenin kuruduğundan yakındı. Hz. Enes su getirterek abdest alıp namaza durdu. Selâm verdikten sonra bahçıvanına:

 

- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sordu. Bahçıvan:

 

- Göremiyorum, dedi. Enes -radıyallâhu anh- tekrar içeri girip namaz kıldı. Üçüncü yahut dördüncü kez bahçıvanına:

 

- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sorunca adam:

 

- Kuş kanadı gibi bir bulut görüyorum, dedi. Bunun üzerine Enes -radıyallâhu anh- namazını ve duâsını sürdürdü. Az sonra adam yanına girdi ve:

 

- Gök bulutla kaplandı ve yağmur yağdı, dedi. Hz. Enes:

 

-Haydi Bişr bin Şegaf’ın gönderdiği ata bin de yağmurun nerelere kadar yağdığını araştır, dedi.

 

Bahçivan ata binip etrâfı dolaştığında yağmurun Müseyyerîn köşkleriyle Gadbân sarayından öteye geçmediğini gördü ki Enes -radıyallâhu anh-’ın bahçesi de bu sınırlar dâhilindeydi.”

 

( İbn-i Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ, VII, 21-22)

 

DUA ETMEK İLE İLGİLİ HADİSLER

 

Sonsuz DUA etme hakkımız varken üç dilek hakkı da ne oluyor ki... Allah kaderi duaya bağlamıştır. Mesela ayetle sabittir ki, Allah Hz. Nuh’un duasıyla tufan yaratmıştır.

 

Fakirinizin de ettiği bir çok duanın kabul olduğunu gördük hamdolsun. Ama sadece içten, samimi gözyaşıyla ettiğimiz dualarımızı,  Allah hemen gerçekleştirdi.

 

Dua, Allah’a yalvararak muradını istemektir. Allahü teâlâ, dua edeni sever, dua etmeyene gazap eder. Dua, gelmiş olan belaları giderir. Gelmemiş olanların da gelmelerine mani olur.

 

Allahü teâlâ, (Bana halis kalb ile dua ediniz! Böyle duaları kabul ederim) buyurdu. Bunun için, dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir.

 

Yine (Bana ibadet yapmak istemeyenleri, zelil ve hakir yapar, Cehenneme atarım) buyuruyor. (Mümin 60)

 

Allahü teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, nimetlerini sebeplerin arkasından göndermektedir. Zararları, dertleri def için ve faydalı şeyleri vermek için de, dua etmeyi sebep yapmıştır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

 

(Dua, ibadetin aslı ve özüdür. Allah katında duadan makbul bir şey yoktur. Dua 70 türlü kazayı önler. Ömrün bereketini artırır.) [Tirmizi]

 

(Rabbiniz, elbette haya ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir şey istedikleri zaman, onların ellerini boş çevirmekten haya eder.) [Ebu Davud]

 

(Dua, müminin silahıdır.) [İbni Ebiddünya]

 

(Allahü teâlâ dua etmeyene gazap eder.) [İbni Mace]

 

(Dua belayı önler.) [Deylemi]

 

Duanın yapılması mukadderata bağlıdır. Takdirde dua varsa elbette yapılır. Duanın belayı önlemesi kaza ve kaderdendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

 

(Kader, tedbir ile, sakınmakla değişmez. Fakat kabul olan dua, o bela gelirken korur.) [Şir’a]

 


Zaten biliyorsunuz kabul edilmeyen dua olmuyor. Peygamberimiz SAV şöyle diyor:

 

(Dua eden, üç şeyden hali değildir: Ya günahı affolur veya hemen hayırlı karşılığını görür, Yahut ahirette mükafatını bulur.) [Deylemi]

 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder