İçimizden geçenleri duyan Rabbimiz var Elhamdülillah
Yüce Allah
Kuran'da: Ey kullarım dua etmeseniz Rabbiniz size ne diye değer versin, (Furkan suresi, 77. ayet) buyuruyor.
Allah
içimizden ettiğimiz, hatta hayal ettiğimiz duaları bile kabul ediyor. Yeterki
biz aciz olduğumuzun farkında olalım ve Allah’ın sonsuz gücüne teslim olup O’na
samimi olalım.
Geçenlerde
öğle namazından önce ezana kadar bir saat uyumak istedim.
Çünkü hergün sabah namazından sonra tekrar
uyumuyor ve iki saat zikir ve salavat okuyorum.
Ertesi günün sabah namazına rahat uyanmak için, Kaylule denen batılıların Fiesta/Siesta
dedikleri ve aslında Efendimizin SAV sünneti
olan kısa uykuyu uyumak istedim.
Efendimiz
SAV bu uykuyu ümmetine de tavsiye etmiştir. Özellikle uzun ve sıcak yaz günlerinde
bu kısa uyku gece ibadeti çok önemlidir.
Babam yatağıma uzattı, battaniye örttü ve oturma
odasına gitti. Fakat öyle bir televizyonun sesini açtı ki, odamın kapısı kapalı
olmasına rağmen uykuya dalamadım.
Uzanıyorum, gözüm kapalı ama içimden sürekli
Allah'a yalvarıyorum. Allah'ım nolur babam sesini kısıp odasının kapısını
kapatsın, diyorum.
Sonra
birden babam televizyonu kıstı ve kapısını örttü, uyumuşum.
Akıllı
telefonuma kurduğum uygulamadaki ezan sesiyle uyandım. Ezandan sonra babamı
çağırdım, ördek lazımlıkla işetirken sebebini sordum.
Birden
aklıma geldi, çocuk şimdi gürültüden uyuyamaz diye...
İçimden
geçen duamı duyup kabul eden Allah'a binlerce hamdolsun...
Neden dua etmiyoruz?
Bir dizi
filmde rastladık. Filmdeki oyuncu telefonda köydeki akrabasına soruyordu; ekinlerin durumu nasıl, yağmur yağdı mı? diye sordu.
Teyze;
evet köye yağdı ama yağmur yağarken
kocasının bahçeye çıkıp şöyle dediğini söyledi: “Hadi yağ, ama git biraz da bizim tarlaya yağ, hadi yağ”. Bunu
izleyince güldük...
Bir de
eski bir filmde gördüğümüz şu replik hatırımıza geldi: Kasabada kahvede
otururken şiddetli yağmur başladığını
gören çiftçi diyor ki: “Bizim köye
de yağsan nolur”
Malesef
dinimizi yanlış tanıyoruz. İnsanın
bu dünyada Allah’ın halifesi
olduğunu ve Allah’ın, herşeyi insanın
emrine verdiğini bilmiyoruz ve Kuran meali de okumuyoruz...
Peygamberimiz
SAV diyor ki:
“Eğer siz Allah'tan
hakkıyla korksaydınız, kendisiyle birlikte cehaletin yeri olmayan ilmi elbette
ki tahsil ederdiniz. Şayet, siz Allah'ı layıkıyla bilmiş olsaydınız,
anlasaydınız, dualarınızla dağlar yerinden oynardı.” (Suyuti, Cami’u’s-Sağir 5:319, Hadis
No:7448)
Evet DUA etmek o kadar önemlidir ki, Cenab-ı Hak Kuran’da şöyle
buyuruyor:
“De ki: "Duanız olmazsa Rabbim size ne diye değer versin ki?
... ” (Furkan suresi, 77. ayet)
Dua ederken herşeyi
Rabbimizden istemeliyiz. Gücü herşeye yeten, sonsuz zengin ve cömert Allah’a
zor hiçbir şey yoktur. Efendimiz SAV:
“Ayakkabınızın bağı bile kopsa,
Allah’tan isteyiniz” buyuruyor.
Köylülerimiz gökyüzüne bakıp bakıp, kuru kuru, hadi yağ
diyeceklerine, keşke namaz kılıp gözyaşlarıyla samimi dua ile yağmur isteseler... Çünkü Allah şöyle diyor:
“Ey iman edenler! Sabır ve
namaz ile Allah'tan yardım isteyin. Muhakkak ki Allah sabredenlerle beraberdir.” (Bakara suresi, 153. ayet)
Bakın zamanında ne olmuş:
“Bir yaz günü bahçıvanı Enes -radıyallâhu anh-’e gelerek
yağmur yağmadığından ve bahçenin kuruduğundan yakındı. Hz. Enes su getirterek
abdest alıp namaza durdu. Selâm verdikten sonra bahçıvanına:
- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sordu.
Bahçıvan:
- Göremiyorum, dedi. Enes -radıyallâhu anh- tekrar içeri
girip namaz kıldı. Üçüncü yahut dördüncü kez bahçıvanına:
- Gökyüzünde bir şey görebiliyor musun? diye sorunca adam:
- Kuş kanadı gibi bir bulut görüyorum, dedi. Bunun üzerine
Enes -radıyallâhu anh- namazını ve duâsını sürdürdü. Az sonra adam yanına girdi
ve:
- Gök bulutla kaplandı ve yağmur yağdı, dedi. Hz. Enes:
-Haydi Bişr bin Şegaf’ın gönderdiği ata bin de yağmurun
nerelere kadar yağdığını araştır, dedi.
Bahçivan ata binip etrâfı dolaştığında yağmurun Müseyyerîn
köşkleriyle Gadbân sarayından öteye geçmediğini gördü ki Enes -radıyallâhu
anh-’ın bahçesi de bu sınırlar dâhilindeydi.”
( İbn-i Sa’d, et-Tabakâtü’l-kübrâ, VII, 21-22)
DUA ETMEK İLE İLGİLİ HADİSLER
Sonsuz DUA etme hakkımız varken üç dilek hakkı da ne oluyor ki... Allah kaderi duaya
bağlamıştır. Mesela ayetle sabittir ki, Allah
Hz. Nuh’un duasıyla tufan yaratmıştır.
Fakirinizin de ettiği bir
çok duanın kabul olduğunu gördük hamdolsun. Ama sadece içten, samimi gözyaşıyla ettiğimiz dualarımızı, Allah hemen gerçekleştirdi.
Dua,
Allah’a yalvararak muradını istemektir. Allahü teâlâ, dua edeni sever, dua
etmeyene gazap eder. Dua, gelmiş olan belaları giderir. Gelmemiş olanların da
gelmelerine mani olur.
Allahü
teâlâ, (Bana halis kalb ile dua ediniz! Böyle duaları kabul ederim) buyurdu.
Bunun için, dua etmek, namaz, oruç gibi ibadettir.
Yine (Bana
ibadet yapmak istemeyenleri, zelil ve hakir yapar, Cehenneme atarım) buyuruyor.
(Mümin 60)
Allahü
teâlâ, herşeyi sebep ile yaratmakta, nimetlerini sebeplerin arkasından
göndermektedir. Zararları, dertleri def için ve faydalı şeyleri vermek için de,
dua etmeyi sebep yapmıştır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Dua,
ibadetin aslı ve özüdür. Allah katında duadan makbul bir şey yoktur. Dua 70
türlü kazayı önler. Ömrün bereketini artırır.) [Tirmizi]
(Rabbiniz,
elbette haya ve kerem sahibidir. Kulları ellerini kaldırıp bir şey istedikleri
zaman, onların ellerini boş çevirmekten haya eder.) [Ebu
Davud]
(Dua,
müminin silahıdır.) [İbni Ebiddünya]
(Allahü
teâlâ dua etmeyene gazap eder.) [İbni Mace]
(Dua
belayı önler.) [Deylemi]
Duanın yapılması
mukadderata bağlıdır. Takdirde dua varsa elbette yapılır. Duanın belayı
önlemesi kaza ve kaderdendir. Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kader, tedbir ile, sakınmakla
değişmez. Fakat kabul olan dua, o bela gelirken korur.)
[Şir’a]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder