18 Şubat 2015 Çarşamba

Her Derdin İlacı: SEVGİ


Her Derdin İlacı: SEVGİ


 

Vahşi bir cinayetle Tarsus’ta öldürülen kızımızın haberini TV’lerden hepimiz dehşetle izledik, çok üzüldük, hatta milyonlarca yufka yürekli Türk milleti ağladı ve ağladım.

 


Dehşetli olayı anlatmayacağım. İnşallah şehit olan ÖzgeCAN Aslan kızımızın babası Mehmet abinin dün akşam canlı yayında söylediği sözler bu yazıyı yazdırdı. Diyordu ki:

 

“Efendim söylediğim gibi, kızımı bu hale getiren şahsın ağır bir şekilde cezalandırılmasını istiyorum. Daha önce de yine belirtmiştim, hiçbir insan kötü bir evlat doğurmaz. Şartlar ve koşullar, çevre insanları değiştiriyor. Sevginin topluma yayılabilmesi için bilinç düzeyi yüksek insanların sayılarının artması gerektiğini ben çocuklarıma anlattım. Eğer birilerinin yanlış yaptıkları için sürekli kafalarına vurursanız, sürekli döverseniz, bu iş devam edecek. Şunu yaşıyorum adeta: Hep masallarla büyümüşüzdür. Hep şöyle söyleniyor. Bir varmış, bir yokmuş… Ben de şöyle diyorum: Bir Özge varmış, bir özge yokmuş. Benim felsefemde şu var, bildiğim de şudur ve bunu iki cümle ile dile getireceğim: Sevgi geldi, saygı geldi cihana; biz yarattık dediler. Bizler sevmesini, saymasını öğretmeye geldik cihana. Teşekkür ederim.”

 

Yani sevgi ve saygıyı topluma öğretmezsek daha çok Özgecan’lar ölür, demek istiyor, yüreği yangın yeri Mehmet Aslan abimiz...

 


Yıllar geçtikçe, insan yaşlandıkça sevgiye daha çok ihtiyaç duyuyor. Sevgi bir gıdadır. Aynen yemek gibi...

 

Nasıl ki yemek yemeyen çocuk büyüyemezse, yeterince sevgi gıdasını almayan insanlarda ruhen büyümezler.

 

Sevgi bu dünyanın yaratılış hamurunun mayasıdır. Geçenlerde televizyonda bir sohbette Son Mesnevihan Hayat Nur Artıran hocadan dinlemiştim.

 

Diyor ki: Mevlana’nın oğlu Sultan Veled, iman aşktır, demiş. Deriz ya, imansız kılınan namaz da, oruçta kabul olmaz, yani samimi olarak Allah rızası için yapılmayan ibadetler, aşksız ibadetler kabul olmaz, iman eşittir AŞK’tır, dedi. 

 

Kalbimde öyle bir sevgi var  ki, yaratılan herşeyi seviyorum. Herşeyin güzel tarafını görüyorum. Bana, ama o şöyle şöyle yaptı dediklerinde, kendimce bir bahane buluyor ve yok o yapmaz yanlış duymuşsunuz veya hata yapmış Allah inşallah affeder, diyorum.

 

Bir büyük der ya: “Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen de hayatından lezzet alır.“

 

Bir gün, yüce Peygamberimiz SAV, ashâbı ile bir yere gidiyorlarmış. Birden bazı sahabeler yüzlerini buruşturuyorlar, “Aman efendim” diyorlar. “Oraya bakmayın, mübârek gözleriniz incinmesin.” Gösterilen yerde, bir köpek leşi vardır. Günlerce önce bir köpek ölmüş ve çürüme başlamıştır. Bir yandan gö­rüntü, bir yandan koku, haklı olarak bazı sahabeyi tedirgin et­miştir.

 

Kâinatın Efendisi, arkadaşlarından ayrılıyor ve daha ya­kından o köpek leşini dikkâtle, saygıyla, edeple, temâşâ ediyor. Sonra dönerek “Ama bir sıra gayet muntazam, inci gibi dişleri var” diyor.

 

Resulullah Efendimiz gerek sözleri, gerek hareketleri, gerek giyim kuşamı, gerek yiyip içmesiyle hep güzelliğin, ede­bin, incelik ve zarâfetin simgesi olarak yaşadı. O sâde müs­lümanlar için değil, bütün insanlık âlemi için de eşi bulunmaz, erişilmez bir örnek ve rehber şahsiyet idi.

 

Bendeniz herkesi öyle seviyorum ki gönlümde herkesin oturabileceği bir sandalye vardır. Hayalim burdan, Ankara’dan yanımda sevdiğim insanlarla beraber arabayla çıkıp, mola vere vere güvenle, barış içinde bir umreye gidip gelmektir...

 



Zaten hepimizin bildiği şu hadis üzerinde düşünelim mi? Hadisi internette arayıp bulduğum sitede çok güzel açıklamışlar, aynen kopyalıyorum:

 

Ebu Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resülullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

 

"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız!"

 

(Müslim, îman 93-94. Ayrıca bk.Tirmizî, Et'ime 45, Kıyamet 56; İbni Mace, Mukaddime 9, Edeb 11)

 

Açıklamalar

 

Sevgili Peygamberimiz, İslam'a göre her işin başı ve ahiretin yegane geçer akçesi olan iman ile sevgi arasındaki bağı en çarpıcı biçimde bu hadisinde dile getirmiş bulunmaktadır. Konunun ehemmiyetine binaen yemin ederek söze başlamış ve önce kesin bir gerçeği, imansız cennete girilemeyeceğini haber vermiştir.

 

Sonra da cennete girebilmenin vazgeçilmez şartı olan imanı elde edebilmek için mü'minlerin birbirlerini sevmeleri gerektiğini, aynı kesinlikle ve aynı açıklıkla bildirmiştir: "Birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız!"

 


Bundan şu sonuç çıkmaktadır: İman, nasıl cennete girebilmenin, vazgeçilmez şartı ise, mü'minleri sevmek de tam ve kamil bir imana sahip olabilmenin biricik şartıdır. Mü'min, kendisiyle aynı imanı paylaşan herkesi, ırkına, rengine, yurduna ve diline bakmaksızın sevecek, onlara karşı muhabbet ve sorumluluk duyacaktır. Çünkü imana sınır, yine imanın kendisiyle çizilebilir.

 

Müslümanları, tasa ve kıvançlarını paylaşma, dertlerini dert edinme seviyesinde sevgi ve ilgiye layık bulmanın tabiî sonucu onlarla selamlaşamaz hale gelmemektir. Selam, müslümanlar arasında oluşacak sıcak ilgi ve alakanın mukaddimesidir.

 

Müslümanlar selam ile tanışır, bilişir ve sevişirler. Onları aynı inanç çizgisinde birleştiren, bir anda kalbî duygularla birbirlerine bağlı olduklarını hissettiren sihirli kelime selamdır.

 

Bu hadisten hareketle, büyük muhaddis Tîbî'nin de ifade ettiği gibi, selamı yaymak sevginin sebebi, sevgi imânın kemâlinin ve Allah'ın dînini her şeyin üstünde tutmanın ve onu bütün yeryüzüne hâkim kılmak için var gücüyle çalışmanın sebebidir ki, bu gerçek mü'minliktir.

 

Sevgili Peygamberimiz, sadece tesbit ve teşhis ile kalmaz, mutlaka tedavî yollarını da müslümanlara gösterir. Bu hadîs-i şerîfte de onun böyle bir uygulamasını görmekteyiz. Müslümanlar arası ilişkilerin sevgi düzeyine çıkarılabilmesi için nereden başlanması gerektiğini, "Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi, aranızda selamı yayınız!" sözleriyle ortaya koymuş bulunmaktadır.

 

Artık sonuç belli, vasıta belli, o vasıtayı elde edebilmek için gereken sermaye (sevgi) belli, o sermayeye ulaşmak için atılacak ilk adım da bellidir. Ötesi müslümanlara kalmıştır.

 

Cennet-iman-sevgi-selam irtibatı, konumuz olan sevginin önem ve yerini göstermesi bakımından başkaca hiçbir söze ihtiyaç bırakmayacak kadar açıktır.

 

Hadisten Öğrendiklerimiz

 

1. İmansız cennete girilmez.

2. Birbirlerini sevmeyenler gerçek manada iman etmiş sayılmazlar. Çünkü iman sevgiden doğar, sevgi ile kemal bulur.

3. Selamlaşmak müminler arasındaki sevgi bağlarının kuvvetlenmesine vesîledir.

4. Mü'minlerin birbirlerini sevmemeleri, iman zayıflığının işaretidir.

 

 

Yazıyı bu şarkıyla bitiriyorum...

Allah sizleri sevgisiz bırakmasın...

 

 

Hayat Sevince Sevilince Güzel

Bahar çiçek çiçek gelince güzel
Hayat sevilince sevince güzel
Arılar bal petek verince güzel
Hayat sevilince sevince güzel

Dostluğun temeli ilk harcı sevgi
Her derdin çaresi ilacı sevgi
Gönüller sultanı baştacı sevgi
Hayat sevilince sevince güzel

Sevgiyle gündüz olur geceler
Sevgiyle şiir olur heceler
Mutluluğun yolu sevgiden geçer
Hayat sevilince sevince güzel

Dostluğun temeli ilk harcı sevgi
Her derdin çaresi ilacı sevgi
Gönüller sultanı baştacı sevgi
Hayat sevilince sevince güzel


Güfte : Mehmet Erbulan
Beste : Zekai Tunca

 

Bu şarkıyı Celal Çelik’in hayatından bazı resimler eşliğinde dinleyebilirsiniz:

 


 

 

Celalin Penceresinden

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder