Ölümden neden korkmuyorum?
Amerikan
sinemasının ruhlu, şeytanlı korku filmlerinden midir bilmem ama gençken ölüden
ve mezardan çok korkardım. Ölüm, çok soğuk bir kelime.
Düşünsenize
tüm sevdiklerinden, eşinden, çocuklarından, kankandan ayrılıyorsun.
Ama
ölüme çare yok, bütün hayat sahibi canlılara Allah bir ömür tayin etmiştir.
Vadesi dolan her insan ölmektedir ve ölecektir.
Tahkiki iman’a
ulaşma yoluna girdikten sonra Bediüzzaman’ın
Risale-i Nur kitaplarını okumaya
başlamıştım. Orada ölümü o kadar güzel anlatmış ki, ölüm, imanlı müslümanlar için bir nimettir. Diyor ki:
***
“ Ölüm,
sureten göründüğü gibi dehşetli değil. Çok risalelerde gayet kat'î, şeksiz,
şübhesiz bir surette, Kur'an-ı Hakîm'in verdiği nur ile isbat etmişiz ki:
Ehl-i iman için ölüm,
- vazife-i hayat külfetinden bir terhistir;
- hem dünya meydanındaki imtihanda, talim ve talimat olan ubudiyetten (kulluktan) bir paydostur;
- hem öteki âleme gitmiş yüzde doksandokuz ahbab ve akrabasına kavuşmak için bir vesiledir;
- hem hakikî vatanına ve ebedî makam-ı saadetine girmeye bir vasıtadır;
- hem zindan-ı dünyadan bostan-ı cinana (cennet bahçelerine) bir davettir;
- hem Hâlık-ı Rahîm'inin fazlından, kendi hizmetine mukabil ahz-ı ücret etmeye bir nöbettir.
Madem ölümün
mahiyeti hakikat noktasında budur; ona dehşetli bakmak değil, bilakis rahmet ve
saadetin bir mukaddemesi nazarıyla bakmak gerektir.
Hem
ehlullahın bir kısmının ölümden korkmaları, ölümün dehşetinden değildir. Belki
daha fazla hayır kazanacağım diye, vazife-i hayatın idamesinden kazanacakları
hayrat içindir.
Evet ehl-i
iman için ölüm, rahmet kapısıdır.
Ehl-i dalalet
için, zulümat-ı ebediye kuyusudur. “
(25. Lema - Hastalar Risalesi 9. Deva )
***
Eskiden
ölü görünce korkardım. Ama aslında ölüden değil, diriden korkulması gerektiğini
öğrendim. Öyle insanlar tanıdım ki, vefasız, ahlaksız, kaba, küfürbaz, hain,
menfaatçi, yalaka, vs...
Ölü
beden milyon yılda geçse kıpırdayamaz, seni dövemez; konuşmaz, kalbini kırmaz.
Ölüden değil, asıl diriden korkmak gerek.
Ben
ölümden, Bediüzzaman’ın yukarıda saydığı nimetlere kavuşacağım için
korkmuyorum. Çünkü elhamdülillah imanlıyım. Fakat kalpler Allah’ın elinde. Korkum ölümden değil, bu imanımı
kaybetmekten...
O yüzden
her namazımda Peygamber Efendimizin SAV
ettiği duayı çok tekrarlarım: “Ey
kalpleri eviren çeviren Allah’ım! Kalbimi dininde sabit eyle.“
Namazlarımda
Kuran’da geçen Hz Yusuf’un duasını da çok ederim: “Allah’ım müslüman olarak canımı al ve beni salih kullarının arasına
kat“
Salih
kullardan olursam eğer, ölünce kabirdeki berzah
aleminde benden önce ölmüş tüm iyi kullarla görüşebileceğim.
Düşünsenize
Hz Yusuf’un ne kadar güzel olduğunu bizzat göreceğim. İlk insan Hz Adem’le
tanışacağım. Hz Ebubekir, Hz Ömer, Hz Osman, Hz Ali RA ve “Sen olmasaydın,
kainatı yaratmazdım“ hitabının muhatabı biricik Efendimiz Muhammed Mustafa SAV ile görüşeceğim inşallah...
İnsan
ölümden neden korksun ki... Barış Manço orada, Neşet Ertaş orada, Faik dedem,
babannem, anneannem, Celal amcam orada...
Ve
en önemlisi, bütün lezzetlerin fevkinde Cenab-ı Allah’ın cemalini göreceğim. ÖLMEDEN GÖRÜLMÜYOR ARKADAŞLAR.
Bu
yazıdan sonra inşallah toplu intihar vakaları görülmez :)))
Allah
hepimizi kabire imanlı giren salih kullarından eylesin...
Celal Çelik Ankara
( Konya-Ereğli )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder