2 Aralık 2012 Pazar

Düşünüp şükrediyor muyuz?


Düşünüp şükrediyor muyuz?

 

Nevşehir'de yaşayan Hacettepe'de çift kol ve çift ayak nakli yapılan ancak yaşamını yitiren Şevket Çandar'ı hatırlarsınız...  öncelikle Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.  O'nun kolsuz, elsiz, ayaksız, bacaksız oluşu bana şunu düşündürdü.

 

İnsanoğlu elsiz, kolsuz, bacaksız, ayaksız da yaşayabiliyor. Hatta kiminin böbrekleri çalışmıyor. Diyalize girerek yaşıyor. Yani insan böbreksiz de yaşayabiliyor.

 

Bir akrabam vardı mide kanseriydi. Midesini aldılar. Yemek borusunu direk bağırsağa bağlamışlar. Demek midesiz de yaşanabiliyormuş. Çanakkale savaşında bir taarruzda sıçrayan bir şarapnel parçası ile gözü akan ve ölene kadar gözsüz yaşayan Gazi İsa dedem gözsüz de yaşanabileceğine kanıttır.

 

Bütün hastalıkları ve bizim gibi engellileri düşünelim. İşitme engelli biri hiç duymadan ve konuşamadan ömür geçiriyor. Yaşamak için kulağa ve dile de ihtiyaç yokmuş. Geçenlerde yüz nakli yapıldı biliyorsunuz. Ama o genç, yüz nakli yapılmadan önce yüzsüz de yaşıyordu.

 

Saçsız da yaşanır, Cinsel organsız da yaşanır, Geçenlerde haberlerde izledim. Akciğerleri çalışmayan bir çocuk, evine alınan bir cihazla nefes alıp veriyordu... Demek ciğersiz de yaşanırmış. Öyle değil mi?

 

Düşününce daha neler neler…

 

Allahu Teala bizi yaratırken vücudumuza yaşamamız için gerekli olmayan neler neler takmış... Hiçbiri olmasaydı yine yaşardık.  Allah'a ne kadar şükür edersek edelim asla hakkını ödeyemeyiz. Bizden istediği sadece ibadet ederek iyi bir kul olmamızdır.

 

Allah bize hiç istemeden herşeyi vermiş. Ben mesela sadece yürüyemiyorum. Fakat gözüm var, kulağım var, dilim, elim, midem, ciğerim, böbreğim… var ve hamdolsun çalışıyor.

 

Bütün bu organlarımızın olmadığını ve bunların bize ameliyatlarla nakil edilebileceğini bir anlık düşünelim. Bunun için belki de dünyanın en zengin insanı olmamız lazımdı.

 

Bize istemeden herşeyi takan Allah'a binlerce yüzbinlerce... hamdolsun.

 

Dünyadaki asıl amacımız Allah'ın rızasını, sevgisini kazanarak cennette ebedi bir gençlik değil mi? İşte engelli olmak, engelli çocuğu olmak, engelli yakını, komşusu olmak ise bu amaca hızlıca ulaştırır. Ama şartı isyan etmeden sabırla ve şükürle...

 

Hastalık ve engelli olmak Allah'tan istenmez. Efendimiz SAV,  Allah'tan her zaman şifa ve afiyet istenmesini istemiştir. Bizim isteğimizle veya hatamızla olmayan, Allah'ın takdiriyle başımıza gelen musibetler, engellilikler, Allah’ım neden milyonlarca insan içinden beni seçtin? sorusunu sordurur.

 

"Allah izin vermeden hiçbir musibet başa gelmez... " (Teğabun suresi, 11) ayeti herşeyin Allah'ın iznine bağlı olduğunu gösterir.

 

Allah'ın milyonlar içinden seçip engelli yaptığı biz engelliler, iyi değerlendirmeliyiz. İsyan etmeden ibadet ederek sabır ve şükürle ömür geçirirsek, ahirette sonsuza kadar gençlikle ve mükemmel bir sağlıkla ebedi mutlu olacağız inşallah.

 

Yoksa hem engelli olup hem de iyilik yapınca toplumun ve Allah’ın sevgisini kazandığımız gibi, hem engelli olup hem de günah işlersek normal insanlara göre daha çok ayıplanırız. Yani demek istediğim:

   Ey engelli kardeşlerim !

 

   Lütfen kendinizi üzmeyiniz, Eğer çok sağlıklı olsak bile madem ki yaşlanacağız, madem ki öleceğiz, bu dünyada yapılan incir çekirdeği kadar bile iyilik veya kötülüğün birgün karşılığı var; o halde verilen bu engele sabredelim, şükredelim ki cennetteki makamımız yükselsin ; sağlıklı bir insanın şükretmesiyle , engelli birinin şükredip kazanacağı sevap çok farklıdır. Çünkü Allah adildir.

 

3 Aralık dünya engelliler gününüz kutlu olsun.


Celal Çelik              Ankara  ( Konya-Ereğli )

 

1 yorum:

  1. Yüreği olupta sevgiye sevgi ile yürümeyenler utansın.Yüreğinize sağlık

    YanıtlaSil