Düşünüp şükrediyor
muyuz?
Nevşehir'de yaşayan
Hacettepe'de çift kol ve çift ayak nakli yapılan ancak yaşamını yitiren Şevket
Çandar'ı hatırlarsınız... öncelikle
Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
O'nun kolsuz, elsiz, ayaksız, bacaksız oluşu bana şunu düşündürdü.
İnsanoğlu elsiz,
kolsuz, bacaksız, ayaksız da yaşayabiliyor. Hatta kiminin böbrekleri
çalışmıyor. Diyalize girerek yaşıyor. Yani insan böbreksiz de yaşayabiliyor.
Bir akrabam vardı
mide kanseriydi. Midesini aldılar. Yemek borusunu direk bağırsağa bağlamışlar.
Demek midesiz de yaşanabiliyormuş. Çanakkale savaşında bir taarruzda sıçrayan
bir şarapnel parçası ile gözü akan ve ölene kadar gözsüz yaşayan Gazi İsa dedem
gözsüz de yaşanabileceğine kanıttır.
Bütün hastalıkları
ve bizim gibi engellileri düşünelim. İşitme engelli biri hiç duymadan ve
konuşamadan ömür geçiriyor. Yaşamak için kulağa ve dile de ihtiyaç yokmuş.
Geçenlerde yüz nakli yapıldı biliyorsunuz. Ama o genç, yüz nakli yapılmadan
önce yüzsüz de yaşıyordu.
Saçsız da yaşanır,
Cinsel organsız da yaşanır, Geçenlerde haberlerde izledim. Akciğerleri
çalışmayan bir çocuk, evine alınan bir cihazla nefes alıp veriyordu... Demek
ciğersiz de yaşanırmış. Öyle değil mi?
Düşününce daha
neler neler…
Allahu Teala bizi
yaratırken vücudumuza yaşamamız için gerekli olmayan neler neler takmış...
Hiçbiri olmasaydı yine yaşardık. Allah'a
ne kadar şükür edersek edelim asla hakkını ödeyemeyiz. Bizden istediği sadece
ibadet ederek iyi bir kul olmamızdır.
Allah bize hiç
istemeden herşeyi vermiş. Ben mesela sadece yürüyemiyorum. Fakat gözüm var,
kulağım var, dilim, elim, midem, ciğerim, böbreğim… var ve hamdolsun çalışıyor.
Bütün bu
organlarımızın olmadığını ve bunların bize ameliyatlarla nakil edilebileceğini
bir anlık düşünelim. Bunun için belki de dünyanın en zengin insanı olmamız
lazımdı.
Bize istemeden
herşeyi takan Allah'a binlerce yüzbinlerce... hamdolsun.
Dünyadaki asıl amacımız Allah'ın rızasını, sevgisini kazanarak cennette
ebedi bir gençlik değil mi? İşte engelli olmak, engelli çocuğu olmak, engelli
yakını, komşusu olmak ise bu amaca hızlıca ulaştırır. Ama şartı
isyan etmeden sabırla ve şükürle...
Hastalık ve engelli olmak Allah'tan istenmez. Efendimiz
SAV, Allah'tan her zaman şifa ve afiyet
istenmesini istemiştir. Bizim isteğimizle veya hatamızla olmayan, Allah'ın
takdiriyle başımıza gelen musibetler, engellilikler, Allah’ım neden milyonlarca
insan içinden beni seçtin? sorusunu sordurur.
"Allah izin vermeden hiçbir musibet başa gelmez...
" (Teğabun suresi, 11) ayeti herşeyin Allah'ın iznine bağlı
olduğunu gösterir.
Allah'ın
milyonlar içinden seçip engelli yaptığı biz engelliler, iyi değerlendirmeliyiz.
İsyan etmeden ibadet ederek sabır ve şükürle ömür geçirirsek, ahirette sonsuza
kadar gençlikle ve mükemmel bir sağlıkla ebedi mutlu olacağız inşallah.
Yoksa hem
engelli olup hem de iyilik yapınca toplumun ve Allah’ın sevgisini kazandığımız
gibi, hem engelli olup hem de günah işlersek normal insanlara göre daha çok
ayıplanırız. Yani demek istediğim:
Ey
engelli kardeşlerim !
Lütfen kendinizi üzmeyiniz, Eğer çok sağlıklı olsak bile madem ki
yaşlanacağız, madem ki öleceğiz, bu dünyada yapılan incir çekirdeği kadar bile
iyilik veya kötülüğün birgün karşılığı var; o halde verilen bu engele
sabredelim, şükredelim ki cennetteki makamımız yükselsin ; sağlıklı bir insanın
şükretmesiyle , engelli birinin şükredip kazanacağı sevap çok farklıdır. Çünkü
Allah adildir.
3 Aralık dünya engelliler gününüz kutlu olsun.
Celal Çelik Ankara ( Konya-Ereğli )
Yüreği olupta sevgiye sevgi ile yürümeyenler utansın.Yüreğinize sağlık
YanıtlaSil